ManşetSağlıkYaşam

Şizofreni

Şizofreni kişinin ruh halinde, duygularında ve düşüncelerinde değişimler ve bunların davranışlara yansıması olarak tanımlanabilir. Şizofreni hastaları başkaları tarafından yönlendirildiklerini düşünürler

Şizofreni kişinin ruh halinde, duygularında ve düşüncelerinde değişimler ve bunların davranışlara yansıması olarak tanımlanabilir. Şizofreni hastaları başkaları tarafından yönlendirildiklerini düşünürler. Kafalarının içindeki kendine ait olmayan sesler tarafından yönetildikleri, duygularının ve düşüncelerinin denetlendiğini düşünür ve hissederler. Bu durumlara sanrı denilmektedir.

Şizofreni, hayat boyu süren ama doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen karmaşık bir beyin hastalığıdır. Genetik yatkınlık ile bilişsel ve çevresel birtakım faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Şizofreni hastaları gerçeklerle bağlarını kaybetmiş gibi görünebilir. Olmayan sesler duyabilir ve başkalarının onlara zarar vermeye çalıştığını düşünebilirler. Şizofreni, kişiden kişiye ve türden türe farklılık gösterebilir. Kimi hastalar tamamen içe kapanırken diğerleri daha hareketli ve sosyal olabilir.

Şizofreniye neyin neden olduğu bilinmemektedir, ancak araştırmacılar genetik, beyin kimyası ve çevrenin bir kombinasyonunun hastalığın gelişmesine katkıda bulunduğunu düşünmektedir. Şizofreni hastalığı belirtileri her hastada farklılık gösterir. Hastalık öncesi prodrom dediğimiz dönemde silik belirtiler göstererek sinsice başlayabileceği gibi ani olarak da ortaya çıkabilir. Hastalık öncesi belirtiler sıklıkla içine kapanma, arkadaşlarından ve aktivitelerden uzaklaşma, konuşmada azalma, eksantrik uğraşlar gibi olabilir. Hastalığın alevlendiği dönemde sanrılar, halüsinasyonlar veya düzensiz konuşma görülen şizofreni hastalarında en sık izlenen belirti kişinin hasta olduğunu düşünmemesi ve iç görünüşünün olmamasıdır.

Bunların dışında diğer şizofreni belirtileri ise sanrılar gerçekliğe dayanmayan yanlış inançlar, halüsinasyonlar genellikle var olmayan şeyleri görmeyi veya duymayı içerir. Düzensiz düşünme (konuşma). Etkili iletişim bozulabilir ve sorulara verilen cevaplar kısmen veya tamamen ilgisiz olabilir. Semptomlar zaman içinde tip ve ciddiyet olarak değişebilir. Bazı semptomlar ise her zaman mevcut olabilir. Erkeklerde şizofreni semptomları tipik olarak 20’li yaşların başından ortalarında başlar. Kadınlarda semptomlar tipik olarak 20’li yaşların sonlarında başlar. Çocuklara ve 45 yaşından büyük kişilerde ise şizofreni teşhisi nadirdir.

Şizofreni, hayat boyu süren ama doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen bir hastalıktır. Kesin bir tedavisi olmasada kullanılan ilaç tedavileri hastalığı gerilemekte ve kişinin normal bir hayat sürmesine yardımcı olmaktadır. Şizofrenide ilaç tedavisine ek olarak psikoterapi alınması da gerekir. Psikoterapi, kişilerin hastalıklar ve hastalığın günlük hayattaki etkileriyle başa çıkmasını kolaylaştırır. Kişilerin hastalıklarını ve kendilerini tanımasına yardımcı olur, böylece hastalığın verdiği sinyalleri değerlendirmesini sağlayarak olası bir nüksetmesini önlemeyi amaçlar. Düzenli olarak psikoterapi gören kişilerin genel tedavisi ve işlevsellikleri de daha olumlu sonuçlar doğurur.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu