GenelKıbrısManşetSiyaset

Sol Hareket, Kumarhane ve gece klüpleri eğitimden daha öncelikli

Sol Hareket Eğitim Sekreteri Nuray Özgeçen yaptığı yazılı açıklamada, yüz yüze eğitim ve önümüzdeki akademik yıl ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. 

Sol Hareket Eğitim Sekreteri Nuray Özgeçen açıklamada, eğitim yılında yaşanma ihtimali olan sıkıntılarla ilgili soru işaretlerinin gün geçtikçe büyüdüğünü; Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun okulların yüz yüze eğitime açılması için gerekli çalışmaların yapıldığını belirtirken öğretmen sendikalarının verdiği bilgilerin kaygı verici olduğunu savundu. 

Sendikalar tarafından yapılan açıklamada, öğretmen, alt yapı, yönetici eksikliklerinin giderilmediği ve olası sıkıntıda karşı bir B planı hazırlanmadığını savunduklarına işaret eden Özgeçen, “Çocuk ve gençlerin sağlıklı kişilik geliştirmeleri için elzem olan yüz yüze eğitimin bir şart olduğu artık kabul edilmelidir” dedi.  

Kumarhane, gece kulüpleri ve bet ofisler açıkken, yüz yüze eğitime geçilmemesinin tam bir utanç olduğunu ifade eden Özgeçen, “Dünya genelinde, gelişmiş ülkelerin çoğunluğu, ‘okullar en son kapanan, ilk açılan kurumlar olmalıdır’ anlayışını benimsemiştirler. Kıbrıs’ın kuzeyinde tam tersi gerçekleşmiş ve uzunca bir süre öğrenciler ve öğretmenler okul ortamlarından koparılıp izole ortamlarda ‘eğitim’ in devamına zorlanmıştırlar” dedi. 

Sol Hareket Eğitim Sekreteri Nuray Özgeçen’in yapmış olduğu açıklamanın tamamı şu şekilde: 

“Önümüzdeki akademik yıl yaklaştıkça eğitimde yaşanma ihtimali olan sıkıntılarla ilgili soru işaretlerimiz de büyüyor. Milli Eğitim ve Kültür Bakanı Olgun Amcaoğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada okulların yüz yüze eğitime sağlıklı, kesintisiz olarak açılması için gerekli çalışmaların yapıldığını belirtmişti. Ancak, KTOEÖS, KTÖS ve KTTB’nin geçtiğimiz gün gerçekleştirmiş olduğu ortak basın toplantısında verdikleri bilgiler son derece kaygı vericiydi. Yapılan açıklamada, ilgili bakanlığın, okulları pandemi dönemindeki gereklilikler göz ardı edilerek, öğretmen, alt yapı, yönetici eksiklikleri giderilmeden, yüz yüze eğitimde yaşanacak olası sıkıntıda bir B planı düşünülmeden ve ayrıca öğrencilerin sosyal ve psikolojik eksikliklerinin telafisi göz önünde bulundurulmadan, müfredat değişikliğine gidilmeden açmayı planladığı belirtildi ve eğitimde yeniden kayıplar yaşanmaması için sadece okulların değil toplum hayatının da düzenlenmesinin gerekliliği vurgulandı. 

Bilindiği gibi pandemi dönemlerinde kayıpların yaşanacağı gerçeği mevcutken yaşanan kaybın nerden olacağı neyin öncellendiğine göre belirlenmektedir. 

Eğitimde kaybedecek bir yıla daha tahammülümüz yoktur. Tüm eğitim paydaşları bu anlamdaki sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmeli, toplum eğitimde yaşanacak kayıpların telafisinin mümkün olmadığı konusunda bilinçlendirilmeli, bu yolla çocuk ve gençlerin sağlıklı kişilik geliştirmeleri için elzem olan yüz yüze eğitimin bir şart olduğu artık kabul edilmelidir.  

Kıbrıs’ın kuzeyinde bugüne kadar izlenen sermaye odaklı politikalar, en temel hak olan eğitimin kesintiye uğramasına, kumarhane ve gece klüplerinin eğitimden daha öncelikli tutulmasına neden olmuştur. Kumarhaneler, gece klüpleri ve bet ofisler açıkken okullarımızın kapalı tutulması tam bir utançtır.  

Yetkililerin cevaplaması gereken bir takım sorular vardır. Kaybedilen yılların, ekonomik maliyeti hesaplanmış mıdır? Okulları kapatmanın, işcügünün niteliği üzerinde yaratacağı etkiler ön görülmüş müdür? Okulları yaklaşık iki yıl kapalı tutmanın bedelini kaç yıl ödeyeceğimiz bilinmekte midir? Eğitim ile sağlık düzeyi arasındaki ilişkiyi açıklayan projeksiyonlar incelenmiş midir? Malesef cevaplanması gereken birçok soru daha vardır. 

Dünya genelinde, gelişmiş ülkelerin çoğunluğu, ‘okullar en son kapanan, ilk açılan kurumlar olmalıdır’ anlayışını benimsemiştirler. Kıbrıs’ın kuzeyinde tam tersi gerçekleşmiş ve uzunca bir süre öğrenciler ve öğretmenler okul ortamlarından koparılıp izole ortamlarda ‘eğitim’ in devamına zorlanmıştırlar. Bunun bedelini uzunca bir süre ödemeye devam edeceğiz. 

Belirsizlik ve plansızlıklarla dolu iki yılın tekrarının yeniden yaşanması kabul edilebilir değildir. Bu nedenle eğitime, genç ve çocuklara yani bugüne ve geleceğe dair kaygısı olan herkesin, önümüzdeki akademik yılda yüz yüze eğitimin gerçek anlamda öncelikli olarak ele alınması için yetkililere gerekli baskıyı yapması şarttır. Artık bunu kabul etmemiz lazım. Eğitimden vazgeçemeyiz.” 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu