DünyaGenelKıbrısManşetSiyaset

Sol Hareket: Sömürü ve eşitsizliğe dayalı kapitalist sistemin varlığı dünya barışı için en büyük tehdittir 

Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan, 1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde yaptığı yazılı açıklamada, kalıcı barışın kapitalizmin yok edilmesi ile mümkün olduğuna dikkat çekerek, sömürü ve eşitsizliğe dayalı kapitalist sistemin varlığının dünya barışı için en büyük tehdit olmaya devam ettiğini vurguladı. 

Sol Hareket Genel Sekreteri Abdullah Korkmazhan, 1 Eylül Dünya Barış Günü çerçevesinde yaptığı yazılı açıklamada, kalıcı barışın kapitalizmin yok edilmesi ile mümkün olduğuna dikkat çekerek, sömürü ve eşitsizliğe dayalı kapitalist sistemin varlığının dünya barışı için en büyük tehdit olmaya devam ettiğini vurguladı. 

Sol Hareket tarafından yapılan açıklamanın devamı şu şekilde: 

“1939 yılının 1 Eylül günü Adolf Hitler liderliğindeki Nazi Almanyası Polonya’yı işgal ederek 2. Dünya Paylaşım Savaşı’nı başlattı. Savaş boyunca milyonlarca insan emperyalist ve faşist politikalar sonucu katledildi. Sosyalistlerin faşizme karşı insanlığın kurtuluşu ve barış için en önde savaştığı 2. Dünya Paylaşım savaşı, faşizmin yenilgisi ile sonuçlandı. Batı tarih anlatısının görmezden gelme, unutturma çabaları devam etse de kızıl ordunun, komünistlerin, sosyalistlerin ödediği büyük bedeller ve ortaya konan büyük mücadele faşizmin yenilgiye uğratılmasında belirleyici oldu. Faşizme karşı mücadelede hayatlarını kaybeden başta işçilerin, işçi sınıfı önderlerinin ve tüm halkların anısı önünde saygı ile eğiliyoruz. 

Faşizmin yenilgisini, emperyalist kapitalist sistemin dünya ve insanlığa karşı işlediği yeni suçlar izledi. Savaşlar, sömürü biçimlerinin farklı biçimlerde devam etmesi, kalıcı barışı olanaklı kılmadı. Bugün hala işçiler ve dünya halkları eşi görülmemiş bir sefalet ve yoksulluk içerisindedir. Kapitalizm, yaşamın her alanında insanlık tarihinin gördüğü en kuralsız, en acımasız ve en yoğun sömürü ve yıkımı bizlere dayatıyor. Emeğin, insanın ve ekolojinin acımasız sömürüsü, sınırları aşan savaşlar, sınırsız silahlanma, ırkçılık ve milliyetçilik, cinsiyet eşitsizliği, her tür insani ilişki ve değerlerin alınıp satılan birer metaya dönüştürülmesi, özgür düşüncenin gelişiminin engellenmesi, yoksulluk ve sınıflar arası uçurumun derinleşmesi ve dünya üzerindeki yaşamın yok olma tehlikesi ile karşı karşıyayız. 

Dünya ve insanlık, bugüne kadarki ikilemlerin ötesinde, yaşam ya da yok oluş gibi önemli bir ikilem ile karşı karşıyadır. Küresel ölçekte kapitalizmin neden olduğu ekolojik felaketler ve yaşanan Corona virüs salgını dünya ve insanlığın karşı karşıya bulunduğu bu ikilemi bir kez daha ortaya koymuştur.  

Kapitalizm bir krizler sistemidir. Başka bir deyişle kriz kapitalizmde yapısaldır. Kapitalizm var olduğu sürece, daha ölümcül virüsler, salgınlar, ekolojik felaketler, savaşlar yaşamaya devam edeceğiz. İnsanlık ve dünya ya eşitlikçi, dayanışmacı sosyalist bir dünya, ya da sömürü, korku, ölüm ve yok oluş ikilemi ile karşı karşıyadır. 

Sosyalizm, yüzlerce yıldır sömürü, sefalet, yoksulluk, savaşlar, ırkçılık, baskı ve şiddet içerisinde yaşama zorunda bırakılan halkların, işçilerin, emekçilerin, kadınların, ekolojinin ve tüm ezilenlerin yegâne kurtuluş yoludur. Sosyalizm, hiç olmadığı kadar gerekli ve mümkündür.  

Dünya işçi sınıfı ve tüm ezilenlerin safında, eşit, özgür, adil, çağdaş, anti-kapitalist, sosyalist bir dünya ve Kıbrıs için mücadeleyi kararlı bir şekilde yürüteceğiz.” 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu