Meşhur hikâyedir; ‘Öğrencinin biri okuluna bisikletiyle gelir. Ders çıkışı bir bakar ki bisikletinin yerinde yeller esiyor. Öğrenci ağlamaklı bir şekilde evine yürüyerek döner. Ertesi sabah geldiğinde bir bakıyor ki bisikleti park ettiği yerde aynen duruyor ve üzerinde küçük bir notçuk asılı; “Acil ihtiyacım vardı, bisikletini geri getirdim ama çıkışına yetişemedim. Hem özür dilerim, hem de teşekkür ederim” diyordu birisi.
Öğrencimiz memnun olacağına sinir olmuş ve ertesi günü okula geldiğinde bisikletini oradaki park yerine asma kilitle kilitlemiş. Keyifli bir şekilde derse girmiş ama dönüşte durum yine vahim! Var olan kilide ekstra bir kilit daha ve yine küçük bir notçuk; “Acil durumda kullanamayacaksam, kusura bakma, sen de kullanamayacaksın” yazıyormuş. ,
İşte, kıssadan hisse sporumuzun önemli bir nakit girdisi olan ‘müşterek bahis’ gelirinin kırpa kırpa kuşa çevrilmesi konusu üzerinde bir notçuk daha var; “Kusura bakma. Spordan elde edilen gelirin sadece ‘bir kısmı’ spora verilecektir. Dünya kadar memur maaş bekliyor” diyordu küçük bir notçukta.
Neyse, öncelikle tüm Spor Fonu’yla sadece sporcular fonlanmalıdır. Ve gelir bu işin doğrusu tüm spor federasyonlarımızın güncel lisans kayıt programına geçmesi ve aktif ve de güncel sporcu, antrenör ve hakem sayılarının belirlenmesidir. Tabiî içteki ve dıştaki reel müsabaka değerleri de önemli. Gerçi alınan kaynak da insan altyapısına değil, jübile arifesindeki sporculara yatırılıyor ya, o da başka bir meşhur hikâye. Hikâye çok bizde. Devam.
