GenelManşetTürkiye

TC Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı

TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Birliği Ortak Zirvesi’nin sonuç bildirisine ilişkin, “Gerçekten çok fazla eylem noktası içeren, bugüne kadar hiç söylenmemiş, yerleşimcileri terörist olarak tanımlayan, hatta jeostrateji üreten bir metin var burada.” dedi.

Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, sorularını yanıtladı.

Filistin’e yönelik İsrail’in saldırılarını ele aldıkları 8’inci Olağanüstü İslam Zirvesi’ni başarıyla tamamladıklarını ifade eden Erdoğan, zirveyi İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Birliği’nin ortak düzenlediklerini hatırlatarak, “Bu vesileyle de Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nın müşterek çalışmasının bugün değerlendirmesini de 25-26 ülke ele aldık.” dedi.

Erdoğan, on yıllardır işgal ve baskı altında var olma mücadelesi veren Filistin’de 36 gündür tarifi imkansız bir zulüm yaşandığını, Gazze’de masum sivillerin, ayrım göz etmeyen ağır bombardıman altında hayatlarını kaybettiğini, kendi topraklarında ayrıca göçe zorlandığını kaydederek, şöyle devam etti:

“İsrail, hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, cami, kilise ayırt ekmeksizin hatta hasta, ölü taşıyan ambulanslara varıncaya kadar, mülteci kamplarını hedef almak suretiyle bütün dünyanın gözleri önünde savaş suçu işliyor. Batı ülkeleri, yaşanan tüm vahşeti sadece tribünden seyrediyor. Bütün bunlar karşısında vicdan sahibi olanların, sessiz kalması mümkün değil. Bu anlayışla ilk günden beri Gazze’deki katliamı dünyaya duyurma, Filistin davasının sesi olma gayretinde oldum. Bunları gerek ziyaretler vasıtasıyla gerek telefon diplomasisiyle yürütme gayreti içindeyim. Bunu yaparken sivilleri hedef alan saldırıları hiçbir şekilde tasvip etmediğimizi ve bütün bunları gerek yazılı gerek görsel medya çalışmalarıyla da ifade ettik. 7 Ekim’den bu yana diplomasi ve diyalog kulvarlarını kullanarak insani ateşkesin tesisi için yoğun çaba sarf ettik. Temaslarımızda, ateşkes sağlanmasının, çatışmaların sona erdirilmesinin ve insani yardımların Gazze’ye kesintisiz şekilde ulaştırılmasının önemine vurgu yaptım.”

“İslam dünyasının tek vücut, tek ses olması şarttır”

Erdoğan, şimdiye kadar 10 uçak dolusu, yaklaşık 230 ton insani yardım malzemesini, Gazze’ye ulaştırılmak üzere Mısır’a gönderdiklerini belirterek, “Sahra hastaneleri, tıbbi ve diğer yardım malzemeleriyle dolu 50 konteyner taşıyan büyük bir gemimiz dün sabah Mısır’a hareket etti ve büyük ihtimalle de yarın sabah bunlar El Ariş’e ulaşmış olacak. Gemimizin El Ariş Limanı’na ulaşması şu anda bütün gayretlerimizin neticesiyle, 660 ton malzeme yüklü.” bilgisini verdi.

Uluslararası toplumun yaşanan katliamlar karşısında artık icraat üretmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerle bulundu:

“Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin bir kez daha işlevsiz kaldığını görüyoruz. 27 Ekim’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda ateşkes ve engelsiz insani yardım çağrısı yapan kararın, 121 üye ülkenin ‘evet’ oyuyla kabul edilmesi umut vericidir. Uluslararası camianın geniş çoğunluğunun yaklaşımını yansıtan bu kararı önemli buluyorum, değerli buluyorum. Kararın hayata geçirilmesi sürecinde, İslam dünyasının tek vücut, tek ses olması şarttır.”

Zirvede bu konulara dikkati çektiğini ifade eden Erdoğan, kuruluş nedeni Filistin davası olan İslam İşbirliği Teşkilatına büyük sorumluluklar düştüğünün de altını çizdiğini söyledi.

Gerek zirve toplantısında gerek mevkidaşlarıyla yaptığı ikili görüşmelerde, Filistin meselesi çözülmeden normalleşme adımlarının sonuçsuz kalacağını dile getirdiğini aktaran Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bölgemiz, ancak 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin devletinin vücut bulmasıyla kalıcı barışa kavuşabilir. Bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine işaret ettim. Gerek Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile yaptığım görüşmede, ki düşüncelerimiz mutabık, gerek Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo ile yaptığım görüşmede bunları ele aldık. Gerekse Mısır Devlet Başkanı Sayın Sisi ile yaptığım görüşmede yine bunları görüştük. Mısır Devlet Başkanı’nın özellikle Refah Kapısı’nı bütün olumsuzluklara rağmen işletmesi, burayı devreye sokması çok büyük önem arz ediyor. Bu konuda da şu ana kadar yaptığı gayretler takdire şayandır. Kendileriyle de irtibatlarımızı gerek Dışişleri Bakanlarımız gerek İstihbarat Başkanımız, onlar sürdürüyorlar ve biz de sürekli irtibat halinde kalacağımızın teyidini yaptık. Türkiye olarak, varılacak bir çözümün uygulanması aşamasında garantör sıfatıyla sorumluluk almaya hazır olduğumuzu tekrar dile getirdik. İslam İşbirliği Teşkilatındaki dostlarımızla koordinasyon halinde, daha fazla kanın akmaması için üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz.”

Zirvede alınan kararların hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, “Türkiye olarak bu sürecin takipçisi olacağız.” dedi.

“Riyad’a ortak ses verip, ortak çözümler üretmek için geldik”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin İİT ve Arap Birliği Ortak Zirvesi’nin sonuç bildirisinin ortaya çıkmasında Türkiye’nin tavrına ve diğer ülkelere yönelik bir ikna sürecinin yaşanıp yaşanmadığına ilişkin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, öncelikle Riyad’a, Filistin’de yaşanan katliama karşı ortak ses verip, ortak çözümler üretmek için geldiklerini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bir gün önce de orada olduğunu ve İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliğinin Dışişleri Bakanları ile toplantı yaptığını anlatan Erdoğan, “Bu toplantılarda, sonuç bildirgesinin bütün çerçevesini çizdiler.” dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatının geleneğinde genelde “kınamak” bulunduğunu, devletlerin, çeşitli nedenlerle çok fazla aksiyona girmediklerini belirten Erdoğan, “Ama geçen Olağanüstü İcra Komitesi Toplantısı’ndan itibaren bizim kafamız ne yapılması gerektiği konusunda netti ve son gelişmelerin detaylı bir biçimde sonuç bildirgesine eklenmesini talep ettik ve kabul ettirdik.” diye konuştu.

 “Bu argümanlar üzerine bu ağır maddeleri kabul ettiler”

Ülkelerin sonuç bildirgesi için hazırlıklarının bulunduğunu aktaran Erdoğan, “Yaptığımız toplantılarda herkes bu metinlerini tekrar gözden geçirdi. Hemen hemen icrayla ilgili bütün teklifler bizden geldi. Böylelikle zirveye gitmeden önce planladığımız konuların hepsinin nihai metne konulması sağlandı. Gerçekten çok fazla eylem noktası içeren, bugüne kadar hiç söylenmemiş, yerleşimcileri terörist olarak tanımlayan, hatta jeostrateji üreten bir metin var burada.” diye konuştu.

Erdoğan, zirve sonuç bildirisine ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu:

“İlk defa İsrail’in nükleer silahlarından hareketle bölgede Nükleer Silahlardan Arındırılma Konferansı’nı teklif ediyoruz. Yani olayın hem taktik kısmı var hem stratejik kısmı var. İkisi iyi bağlandı birbirine. Özellikle yardım nasıl götürülecek konusunda daha da ileriye gidildi, ‘ablukayı kırma’ diye bir ifade konuldu mesela. Diplomatik tanımlamanın önüne çok giderek eyleme yönelik bir tanımlanma getirildi. Üye ülkeler ilk önce bize, ‘Ya bunların bir kısmı yapılmazsa niye yazıyoruz biz’ dediler. Biz de hep şunu söyledik; ortaya söylemin çıkması lazım ki arkasından eylem gelsin. Bir şey yapmak isteyen bir ülke olursa, bu metnin referans noktası olması lazım. Daha da önemlisi, Batı şunu görsün, Filistin’den dolayı onlarla bizim aramızdaki mesafe giderek açılıyor ve bu da onun göstergesi. Bu argümanlar üzerine bu ağır maddeleri kabul ettiler.”

İranlıların “Oturdular, konuştular, dağıldılar.” şeklinde bir atasözü olduğunu, bunu kendisinin de sıklıkla söylediğini anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu bildiri, oturulup, konuşulup, dağılınan bir zeminde oluşan bir bildiri olmadı. Tam aksine, eyleme geçirilmesi gereken başlıklar var. Hele hele o işgalci yerleşimcilerle ilgili, onları terörist olarak ilan etmek ki, o çok çok önemli. Bir de tabii o ablukayı kırma, yarma hareketi burada büyük bir önem arz ediyor. Nükleer silahlardan arındırma meselesi de çok çok önemli ve bu orada gerek İsrail gerekse İsrail’in arkasında olanları da bir yerde deşifre ediyor. Mesela Macron şu anda değişik açıklamalar yapmaya başladı. Ama sen baştan hemen gittin, ziyaret ettin ve her türlü desteği verecek havasında gözüktün. Ama bu defa buralardaki ölümlerin, katliamın boyutunun çok çok ileri olduğunu söylemek suretiyle, ona karşı o da bir eylem politikası geliştirmenin havasına girdi. Şimdi burada özellikle gerek İslam İşbirliği Teşkilatı ile Arap Ligi’nin bir araya gelerek bu adımı atmış olması büyük önem arz ediyor çünkü iki teşkilatın tarihinde ilk kez böyle bir toplantı gerçekleşti.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu