KıbrısManşetSağlık

The Great Reset

Değerli okuyucum, hayattaki bıkkınlık ve bitkinlik sürecin başladıysa hemen anne karnındaki ‘fabrika ayarlarına geri dön’ vaziyetlerine gir. Sen, sen ol ki hayattan zevk alasın. Aksi takdirde kör buzağı topallar ama yine de ekinler baş verir. Sonuç mu? “Durdurun dünyayı. Cehennem garantili bu yaşamdan vazgeçtim, ineceğim” filân demeden keyfinize bakın

Covid 19 sonrası ne mi olacak? Senaryo çok. Önce internet ağı ikiye bölünecekmiş. Bir tarafta Çin (Yahudi Sermayesi), diğer bir tarafta da Derin Amerika’nın (Silah tüccarları) internet ağı karşı karşıya gelecekmiş. Sonrasında da teknoloji üzerinden ticaret savaşları tam gaz yükselecek ve gün sonu önce interneti, sonrasında da tüm elektronik sisteme karşılıklı olarak çökeceklermiş. Arkası nükleer savaş öncesi Solar Sistem’e dalış ve küresel ısınma bir yana, diğer bir taraftan da denizleri ve de toprağı kirletip canlıları zehirleyeceklermiş.

Ve al sana The Great Reset (Büyük Sıfırlama veya Fabrika ayarlarına geri dönme). Sonrası mı? Yeni Dünya Düzeni’ne yolculuk devam edecek ki Covid 19 (ki birçok bilim insanı laboratuvar virisü diyor) sayesinde dönüşüm başladı. Örneğin eğitim teknolojisi sağlayıcıları bu çerçevede beceri geliştirme veya yeni beceriler için eğitimin tümüne yakınını  dijitalleştirilecek. Bir  başka bir deyişle artık insan teması yok. Artık bilgisayar, yapay zekâ ve diğer algoritmalar çerçevesinde debelenip duracağız kuvvetle ihtimâl.

Neyse, “Değişmeyen tek şey değişimdir” demiş ünlü düşünür Herakleitos. Hemfikiriz ama değişim olumlu mu, yoksa olumsuz mu olacak esas mesele burada. Ünlü düşünür ve adamım McGregor; “İnsan ne melektir, ne de şeytandır. Çevresiyle değişir, gelişir ve dönüşür” demişti vakti zamanında. Hemfikiriz. Anne karnından çıkan her birey, çevresindeki değer yargıları, inanç sistemi ve yaşama biçimiyle değişir ve dönüşür. Örneğin New York’un Harlem semtinde doğan bir bebenin, suçluluk oranına uyumlu bir davranış sergilemesi kuvvetle ihtimâldir. İşte, bu değişen ve dönüşen teknolojik ve sanal âlemde herkes, toplum içerisinde etkin bir rol ve statü bulmaya çalışır. Verilen ödünler, yapılan göstermelik saygı duruşları, sahte duygu yansımaları ve varolan mahalle baskısı nedeniyle biz, biz olmaktan çıkar. Hatta bu abuk ince ayarlarımızı çocuklarımızda da uygularız. Düşünün ki her yeni bir cep telefonu aldığımızda ilk işimiz onu kendi isteğimize göre ayarlarını değiştirerek revize etmektir ama sonu yok. Her geçen gün teknoloji değişiyor ve biz de telefonumuzu kendimize benzetmeye çalışıyoruz ve tükenmişlik noktasına geliyoruz. Hele hele bu durum bir alışkanlık halini alırsa yandı gülüm keten helva.

Değerli okuyucum, hayattaki bıkkınlık ve bitkinlik sürecin başladıysa hemen anne karnındaki ‘fabrika ayarlarına geri dön’ vaziyetlerine gir. Sen, sen ol ki hayattan zevk alasın. Aksi takdirde kör buzağı topallar ama yine de ekinler baş verir. Sonuç mu? “Durdurun dünyayı. Cehennem garantili bu yaşamdan vazgeçtim, ineceğim” filân demeden keyfinize bakın.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu