KıbrısManşetSiyasetToplum

Tokatlıoğlu: Toplumdaki ve siyasetteki çürümeden kurtulmanın yegane yolu mücadeleyi bırakmamak

Halkın Partisi (HP) MYO Üyesi Ahmet Tokatlıoğlu, geçtiğimiz hafta Halkın Partisi’nin de duruşmasında yer aldığı Adıyaman’da görülen İsias Davası’yla ilgili olarak açıklamalarda bulunarak, “Bizim için orada olmak çok zordu ama ailelerin yargılananların pişkinliğini bariz yalanlarını dinlemesi çok daha zordu.

Adıyamandaki dava süreci, acıların yeniden yaşanmasına, yaraların açılmasına neden oldu. Orada bulunan insanlarla birlikte tüm Kıbrıs Türk halkının dayanışma içerisinde hareket etmesi herkese moral ve cesaret verdi. Umuyorum bu sürecin sonunda yaşanan felaketin tüm sorunluları olası kast kapsamında hüküm giyer ve cezalarını en ağır şekilde çekerler” dedi.

“MECLİSTEKİ MUHALEFETTEN DAHA İYİ MUHALEFET YAPIYORUZ”
8. Yaşını kutlayan Halkın Partisi’nin şu andaki çalışmaları ve bugüne kadar yaşanan süreci değerlendiren Tokatlıoğlu “Bizim için çok olumlu bir geceydi. Coşkulu bir kalabalık vardı. Halkın Partisi Parti Meclisi gayri meşru hükümetle bir yere varılamayacağını düşünerek aldığı kararla sine-i millete gitmişti. Şu anda tamamen halkın içerisindeyiz. Meclisteki muhalefetten daha iyi bir muhalefet yaptığımızı düşünüyorum. Halkın Partisinin son dönemde göstermiş olduğu gayretler ve ülke gündemini belirleyen hareketliliği halkın takdirini toplamaktadır” şeklinde konuştu.

“VATANDAŞ BİZE ANAHTAR PARTİ GÖREVİNİ VERMİŞTİ”
Halkın Partisi’nin hükümet olduğu dönemle ilgili kendisine yöneltilen soruyu da yanıtlayan Tokatlıoğlu “Keşke diyerek siyasette bir yere varılamaz. Bize o dönem bir anahtar parti rolü verildi halkımız tarafından ve biz de bu görevden kaçamazdık. O dönem partimizin tutarlı siyasi duruşundan dolayı bazı sıkıntılar yaşandı. Hala bize dörtlü koalisyondan çıkmamızla ilgili eleştiriler yapılıyor, şimdiki tecrübemiz olsa belki hükümetten ayrılmayabilirdik, siyaseten doğru bildiklerimizin hayata geçirilmesi için farklı mücadele yolu tercih edebilirdik, bunun öz eleştirisini zaten kendimiz de yapıyoruz” dedi.

“HİÇ BİR SİYASİ PARTİ TEK BAŞINA İKTİDARA GELEMEZ”
Bu yapıyla hiç bir partinin tek başına iktidara gelemeyeceğini söyleyen Ahmet Tokatlıoğlu “Şu andaki siyasi konjonktürde hiç bir parti tek başına iktidara gelebilecek gibi gözükmüyor. Seçim sisteminin değişmesi gerekiyor, karma oyun kaldırılması gerekiyor. Bunun üzerinde çalışılması lazım” şeklinde konuştu.

“HALKIN PARTİSİ GÖNÜLDEN KATKI KOYAN İNSANLARDAN OLUŞUYOR”
Halkın Partisi’nin şu andaki pozisyonunu da değerlendiren Tokatlıoğlu “Seçimlerden sonra herhangi bir anket ya da kamuoyu çalışması yaptırmadık. Köy gezilerimizdeki, insanlarla temas ettiğimizde havayı koklayabiliyoruz. Ama sahaya inmiş, iyi muhalefet yapan bir Halkın Partisi’nin artık bunun meyvelerini toplayabileceğini görüyoruz. Daha iyi şekilde örgütlenmiş durumdayız. Gönülden katkı koyan insanların içeride olması bizim için çok daha iyi” dedi.

“TOPLUMDAKİ VE SİYASETTEKİ ÇÜRÜMEDEN KURTULMANIN YEGANE YOLU MÜCADELEYİ BIRAKMAMAK”
Siyasetin iyice yozlaştığını, toplumda da bir çürüme yaşandığını belirten Ahmet Tokatlıoğlu “Ülkedeki toplumsal ve siyasal çürümenin yaşandığı bir dönemdeyiz. Sine-i millet kararı alınırken de bu tespitlerimizi paylaşmıştık. Halkın Partisi’nin kuruluş döneminde de benzer süreçler yaşandığı için bizim partiyi kurma amacımız buydu. İnsanların normalleşen gündemlerden bıktığını, siyasetten uzaklaştığını görüyoruz. Bu çürümeden kurtulmanın yegane yolu siyasetten geçer. Siyasi mücadeleyi bırakırsak memleketi elden kaybederiz. Düşen siyasetin kalitesini yükseltmemiz gerekiyor. Elimizi taşın altına koymak zorundayız. Sadece bireysel olarak kendi geleceğimizi kurtaralım deme lüksümüz yoktur, toplumsal olarak bir mücadele vermeliyiz” şeklinde konuştu.

“BÜYÜK SİYASİ KRİZLERE SEBEP OLABİLİR”
Bir avukatın İtalya’da tutuklanmasıyla tekrar gündeme gelen Rum mallarının satışıyla ilgili açıklamalarda bulunan Ahmet Tokatlıoğlu “Halkın Partisi olarak biz yabancılara mal satışlarında bir an önce düzenlemeye gidilmesi gerektiği çağrısını bundan 8 ay önce de yapmıştık.

Ekim ayında Kıbrıs Rum basınında ve uluslararası basın kaynaklarında da KKTC’de yabancılara taşınmaz mal satışlarının gündeme gelmesiyle birlikte Kıbrıs Rum tarafının bu konuda belirli tedbirler üzerine çalıştıklarını ve tedbir niteliğinde adımlar atacaklarını açıkladıklarını biliyoruz. İtalya’da yaşanan tutuklamanın da bununla ilgili olduğunu düşünüyoruz ama tabii ki daha net bir açıklama yapılmadı. Eğer iddialar doğruysa ve yüze yakın kişiyle ilgili tutuklama emri alındıysa bu konunun giderek büyüyeceği ve bireysel bir dava kapsamından ziyade Kıbrıs’ta taraflar arasında siyasi bir krize dönüşmesi kuvvetle muhtemeldir. Özellikle Kıbrıs sorununa ilişkin liderler arasında hiçbir temas ve diyaloğun olmadığı bir süreçte bu sorunların ortaya çıkmış olması sürpriz değildir. Barış ve çözüm süreçlerinde taraflar arasında diyaloğun sürekli ayakta tutulması, bu gibi krizlerin önüne geçilmesinin de anahtarıdır” dedi.

“ASKIYA ALINAN KARAR AKTİF EDİLMİŞ GİBİ GÖZÜKÜYOR”
Geçmiş dönemde de bu tarz sorunlar yaşandığını söyleyen Ahmet Tokatlıoğlu “Genel Başkanımız Kudret Özersay o yıllarda müzakere heyetindeydi. Bu konuyla ilgili BM ve AB nezdinde başvurularda ve uyarılarda bulunulmuştu. Bunun üzerine çıkarılan tutuklama emirleri askıya alınmıştı. Ama şu anda tekrar aktif hale geldiği görülüyor” dedi.

“ÇÖZÜMDEN ÖNCE İŞBİRLİĞİ MODELİ TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİNDE ÖN PLANA ÇIKTI”
Programda son olarak Kıbrıs meselesine de değinen Ahmet Tokatlıoğlu sözlerini “Halkın Partisi olarak Kıbrıs’ta kademeli çözüm modeli olarak ortaya koyduğumuz İşbirliği Formülünün giderek önplana çıktığını görüyoruz.

7 Aralık tarihinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Miçotakis arasında gerçekleşen ve Türk-Yunan ilişkilerinde yakınlaşma dönemi olarak nitelendirilen süreçte Türkiye ile Yunanistan arasında yıllardır süregelen egemenlik tartışmalarının rafa kaldırıldığı, ilişkilerin iyileştirilmesi hedefiyle turizm, ticaret, güven artırıcı önlemler ve kültürel konularda işbirliği adımlarının atılacağı antlaşmalar imzalandığına şahitlik ettik. Aynı yaklaşımın genelde Doğu Akdeniz politikaları, özelde ise Kıbrıs meselesinde de gösterilmesi gerektiğini söylüyoruz. “Anı yakalama” prensibiyle hareket edilmesi ve taraflar arasında ilişkilerin sürdürülebilir kılınması açısından “karşılıklı bağımlılık” oluşturma niteliği taşıyacak ve ilk etapta enerji politikaları, doğal gaz, ticaret, turizm, yasadışı ve düzensiz göç ile mücadele, terörizm ve kara paranın önlenmesi, gençler arasında işbirliği ve diyalog platformlarının oluşturulacağı alanlar ile işbirliği faaliyetleri geliştirilebilir ve tüm bunların kurumsal bir yapıya kavuşturulması sağlanabilir. Ekonomik ve Sosyal başlıklarla başlayacak işbirliği süreçlerinin zamanla siyasi entegrasyon sürecine evrilmesi kaçınılmazdır. Kıbrıs konusunda kapsamlı bir çözüme ulaşmanın yegane yolu evrimsel bir süreç ile mümkün olabilir. Bu konuları ilerleyen dönemlerde çok daha detaylı konuşacağız” diyerek bitirdi.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu