GenelKıbrısManşetToplum

Toplumun sevdiği insan, usta Gazeteci Bilbay Eminoğlu’nun ardından…

Kıbrıs Basın Camiasının ve toplum için önemli değelerinden biri olan Bilbay Eminoğlu vefatının 10. yılında anılıyor

Kıbrıs Türk basınıın duayen isimlerinden gazeteci merhum Bilbay Eminoğlu 3 Kasım 2013 tarihinde aramızdan ayrıldı.

BİLBAY EMİNOĞLU HAKKINDA

Bilbay Eminoğlu 17 Eylül 1938’de Lefke’de doğdu. 1957’de Terra Santa Koleji’nden mezun olarak özel polis “Special Constable” yazıldı.

Gazetecilik mesleğine Bozkurt gazetesinde başladı. Bozkuıt’ta uzun süre çalıştıktan sonra BRT’ye geçti. BRT’de 1984-1999 yılları arasında televizyon haber amirliği görevinde bulunan Eminoğlu, daha sonra  Kıbrıs Gazetesi’nde de haber editörlüğü ve köşe yazarlığı yaptı.

Sürekli basın kartı sahibi olan ve 2010 yılında Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Basın Hizmet Ödülü’ne layık görülen Eminoğlu, 3 Kasım 2013’te, 75 yaşındayken hayata veda etti. Aysel Eminoğlu ile evliydi. Çiftin Özden adında bir oğlu, Özlem adında bir kızı vardır.

2019 yılında Lefkoşa Türk Belediyesi Meclisi’nin aldığı bir kararla Bilbay Eminoğlu’nun adı Kıbrıs Hamitköy’de bir sokağa verilmiştir.

Bilbay Eminoğlu’nun meslek hayatı boyunca kaleme aldığı nostaljik yazıları ve hayatından kesitlerin bulunduğu kitabı “Dillere Destan Kıbrıs”ı Eminoğlu’nun ailesi 2017 yılında tamamlayıp Deniz Gürgöze’nin editörlüğünde yayımladı.

TOPLUMUN SEVDİĞİ İSİM USTA GAZETECİ BİLBAY EMİNOĞLU’NUN ARDINDAN…

“İZ BIRAKANLAR-BİLBAY EMİNOĞLU”

Gülten Özyakup Sezgin’ 7 Kasım 2022 yılında “İZ BIRAKANLAR” yazısında Bilbay Eminoğlu’nu anlattı.

Kıbrıs Türk basınına 50 yılı aşkın süre hizmet veren, gazetecilik mesleğinin duayenlerinden ve Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği kurucularından usta bir isim…

Makarios’un başlarına ödül koyduğu gazetecilerden…

Çeşitli yayın organlarında her mevkide görev yapan, kibarlığı ve dürüstlüğünün yanında, çalışkanlığıyla da yeni nesillere örnek gazeteci olan Eminoğlu, çevre sorunlarına duyarlı, insan haklarına tutkun Kıbrıs’a aşık ama en önemlisi başkent Lefkoşa’ya sevdalı bir kişiydi.

1960’lı yıllarda Bozkurt Gazetesi’nde “foto Bilbay” olarak ün yapan Eminoğlu, iyi gazeteci olmanın formülünün “bayram tatili yapmamak, saate bakmamak, ekmek parasına razı olmak, gece uyurken kalkabileceğini göze almak” gibi şartlarla açıklıyordu.

Mücadele yıllarında bulunup tutuklanmaları için Makarios’un başlarına ödül koyduğu gazetecilerden biri olan Bilbay Eminoğlu, ölümün soğukluğunu hissettiği onlarca olay yaşadı.

1974’te şehitlerin fotoğraflarını çekmek gibi zor bir görevi üstlenen Eminoğlu, etrafındaki onlarca gazetecinin Bilbay ağabeyiydi.

Rüyalarını gazetecilik süslediği için Kemal Aşık ve Arif Terzioğlu’nun TAK’ta çalışması için yaptığı teklifleri, Enformasyon Dairesi’nden gelen talepleri reddeden Eminoğlu, 1960’tan itibaren Bozkurt gazetesinde çalışmaya başladı.

Gençlik yıllarında, motosikletiyle adanın neresinde olay varsa oraya giden Eminoğlu, ilk çektiği fotoğrafı da hep hatırlıyordu. Yenicami İlkokulu’ndaki resim sergisinin fotoğrafı için “Hiçbir şey ifade etmiyordu ama ertesi gün Bozkurt gazetesindeki fotoğrafın altında ‘Foto Bilbay’ kelimelerini görmek bana dünyayı unutturdu” demişti.

Tekin Yüksel, Osman Türkay, Ahmet Tolgay gibi kişilerle birlikte çalışan Bilbay Eminoğlu, 1974’te Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerindeki katliamları da haberci olarak izledi.

Toplu mezarlar açılırken oradaydı

Köylerin boşaldığı haberini alarak gittiğinde çektiği fotoğrafları ertesi gün “3 köyün halkı meydanda yok” diye sekiz sütuna manşet yaptıklarını ve ertesi gün katliam fotoğrafları çektiğini bir söyleşisinde anlatan Eminoğlu, “Toplu mezarlar açılırken oradaydım. Gün boyu kaldım. Dehşet verici yüzlerce fotoğraf çektim. Bunları Türkiye’ye ve dünyaya gönderdik” demişti.

Gazeteci Bilbay Eminoğlu, 15 Temmuz 1974 darbesi sırasında Makarios’un görev yaptığı Cumhurbaşkanlığı sarayı yanarken fotoğraf çekmiş; Yiğitler Burcu’ndan sürünerek inip eski Rus tankını görüntülemişti.

Kıbrıs Türk Gazeteciler Cemiyeti’nin ve Gazeteciler Birliği’nin kurucuları arasında yer alan, asbaşkanlık, genel sekreterlik gibi görevlerde bulunan Bilbay Eminoğlu, 1984’te çalışmaya başladığı BRTK’dan 1999’da emekli oldu ve bir süre de sözleşmeli çalıştı. Meslek hayatında birçok ülkeyi gezme fırsatı bulan Bilbay Eminoğlu’nun en ilginç bulduğu haberlerinden biri de 1960’lı yıllarda Kaymaklı’da Nuray adlı bir kızın bir gece yatıp sabah kalkınca Türkçeyi unutması ve sadece İngilizce konuşmaya başlamasıydı. Bunu her fırsatta anlatırdı.

Bilbay Eminoğlu, Akıncılar’da hasta bir bebeği hastaneye yetiştiren ve daha sonra bebeğe adının verildiğini öğrendiğini söylerken, bunun ne kadar onur ve vicdani rahatlık veren bir şey olabileceğini de anılarında hep dile getiriyordu.

Ödülleri çok fazla
Eminoğlu’nun yüzden fazla ödülü, 50’den fazla da basın kartı bulunmaktaydı.

Kıbrıs Türk basınının ilk profesyonel fotoğraf muhabiri, ülkemizin ilk magazin habercisi, serigrafi baskıyı ilk olarak Kıbrıs’ta buluşturan isim olan Eminoğlu, modern gazete baskıcılığını körükleyen kişi, yazılı medya ve özel reklamcılığın gelişmesine öncü olan bir isim. Kıbrıs’ın ilk kabin amirlerinden Eminoğlu, Kıbrıs Türk sinema tarihinde yabancı filmlerin ilk Türkçe altyazı tekniğini uyguladı.

“BİLBAY EMİNOĞLU İŞİNDE MÜKEMMELİYETÇİYDİ”

Akademisyen, gazeteci-yazar Ali Baturay Bilbay Eminoğlu’nu şu sözlerle anlattı:

“Lefkoşa’da gençliğinde foto Bilbay olarak bilinirdi. Gazetecilik yapar, Lefkoşa’yı motosikletle dolaşır, herkes onu tanırdı. Çok iyi bir hafızaya sahipti, çok sevilirdi. Elbette tüm bunları kaleme almaya başladığında ortaya büyük bir zenginlik çıktı. Kitapta da görüyorsunuz gerek teşkilatta gerekse de gazetecilik yıllarından şahit olduğu olaylardan derlediği pek çok hikayesi var. İngilizce ve Rumcası çok iyiydi. Çok daha başka bir iş tercihi yapabilecek donanıma sahipti. Böyle çok teklifler aldı. Ancak Bilbay abi her zaman gazetecilik yapmayı, çok daha zahmetli çalışarak, daha az kazanmayı tercih etti.”
Ben de Bilbay abi yazmadan önce Araplara Rum kızlarının da satıldığını bilmiyordum. Bazı kişileri gidip bularak, bu konularla ilgili konuşturmuştu. İnsanları gider, arar bulur sonra onları konuşmaya da ikna ederdi. Böylece ortaya çok güzel çalışmalar çıkardı. Bizlere de adım adım tüm süreçleri anlatırdı. Bazen bir yazı için bir hafta uğraştığı olurdu. Elbette yaşadıklarının tümünü anlatması mümkün olmazdı ama derleyerek ortaya çok güzel hikayeler çıkarırdı.”
Bilbay abi iyi bir arşivciydi. Bir olay oldu mu gider gazeteleri karıştırır, önceden de nasıl benzer bir olayın yaşanmış olduğunu bize hatırlatırdı. Lefkoşa’da yaşanana büyük sel felaketi günlerinde de yine aynısını yapmış, yıllar önce nasıl benzer bir sel felaketinin yaşandığını hatırlatmıştı. Bunun gibi pek çok olay yaşıyoruz. Ben bir dönem köşe yazısı yazmayı bırakmıştım. Sürekli kendimi tekrarladığımı düşünüyordum. Bazen sürekli aynı şeyleri yazıyorum gibi geliyor. Belki okurlarımız hayatın akışı içinde bunu çok fark etmiyor ama benim gibi yılardır bu mesleği yapana meslektaşlarımın, bunu hissettiğine eminim. Bazen yazdıklarımla ilgili başlık bulmakta dahi zorlanıyorum çünkü yıllardır aynı sorunlarla mücadele ediyoruz. İleri gidemiyoruz hatta geçmişi özlüyoruz. Bilbay abi de sıklıkla bize bunu hatırlatırdı.”

Yazdığı bir yazıda bir harf eksik çıkmıştı. Bunun sonucunda da ortaya küfür çıkmıştı. Yaprak dolmasını anlatırken yazdığı eksik bir harften dolayı bu olay yaşanmıştı, ama o çok üzülmüştü. Hiç unutmuyorum hatta ağlanacak bir şey mi diyeceksiniz ama ağlamıştı da. Bu aramızda zamanla espri konusuna dönüşmüştü. Hala da gazetede aramızda şakasını yaparız. Bunu ilk fark eden, arayan Sadrazam komutan olmuştu. Bu dolmanın tarifini bana da versenize demişti. Böyle çok fazla anımız var tabii. İlk başta çok üzülse de sonra kendi kendiyle dalga geçmesini de bilirdi. Ama hatalarını tekrarlamamamız için bize daima telkinde bulunurdu.”

“TOPLUMDAKİ YERİ DOLDURULACAK GİBİ DEĞİL”

Gazeteci–Yazar Ahmet Tolgay, “meslektaşım” ve ‘ağabeyim’ dediği Bilbay Eminoğlu’nun vefatının ardından için şu sözleri kullandı:

“Bilbay Eminoğlu’nu 1953 yılında ailemle Baf Kasabası’ndan Lefkoşa’ya geldiğimde, Samanbahçe’de tanıdım. 50 yıl boyunca bağımız hiç kopmadı.
Aslında kaybettiğimiz bir birey değil, 50 yıllık medyamızın modern tarihidir.
Bilbay Eminoğlu’nun 1960’lı yılların başında Bozkurt Gazetesi’nde göreve başladığı günler, basınımızın medya konumuna gelmesinde önemli adımlar atıldığı günlerdi.
Yenilikçi bir basın anlayışıyla yayına giren Bozkurt Gazetesi o güne kadar basınımızda denenmiş teknolojilerini denemeye başlamıştı.
Bilbay Eminoğlu gibi mesleğe tutkulu genç gazeteciler bu yenilikçi yayını uygulayabilmek için gecelerini gündüzlerine katıyordu.
Renkli baskılar, ilk magazin dergileri de bugünlerde basılmaya başlamıştı. Bu çabalar gazete okuyucu sayısında patlama yaratmıştı.
Bozkurt, zamanının en yüksek tirajlı gazetesiydi ve gazetenin bu konuma gelmesinde Bilbay Eminoğlu gibi gazetecilerin katkısı büyüktü.
Bilbay Eminoğlu, Bozkurt’un kapatılmasından sonra ekmeğini aynı meslekten kazanmayı sürdürdü.
Radyo ve televizyon haberciliğinde kendini gösterdi.

BRT’den emekli olduktan sonra Kıbrıs Gazetesi’nde gece editörlüğü yaptı. Genç neslin gazete okuyucuları onu köşe yazarı olarak tanıdı.
Köşe yazarlığında, özelikle nostaljik yazılar konusunda ekoldü. Toplumun ve ülkenin geçmişine ilişkin bilgileri kendine has üslubuyla anlatırdı.
Bilbay Eminoğlu’nun toplumdaki yeri doldurulacak gibi değil.”

“AĞLAMAYI BİLEN ADAM; BİLBAY EMİNOĞLU”

Yeni Düzen Gazetesi yazarı Tümay Tuğvan “aile büyüğümüz gibiydi” dediği Bilbay Eminoğlu’nun vefatının ardından köşe yazısında şu cümlelere yer verdi;

Hayata gözlerinizi yumduğunuzda, geriye bırakabileceğiniz en değerli miras, kuşkusuz sizin için iki çift güzel söz söyleyecek insanların varlığıdır.
Bilbay abimiz için eminim iki çiftten fazlasını söyleyecek yüzlerce insan var.
***
Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nda işe başladığım 1998 yılında, Televizyon Haber Amiri idi Bilbay Eminoğlu.
BRT binasının izbe bir köşesinde, küçücük bir odanın girişine sıkışmış masasında, önünde yarım yamalak çalışan bilgisayarıyla oturuşu bugün hâlâ gözümün önünde.
Hepimize ‘kızım’ ya da ‘oğlum’ diye seslenirdi.
Amir-çalışan ilişkisi değildi bizlerle kurduğu, daha çok ‘tecrübelerinden yararlanabileceğimiz bir büyüğümüz’ gibiydi o.
Bulduğu her fırsatta bir sandalye çekip yanımıza yanaşır, eski hikayeler anlatırdı.
Dile kolay, 53 yıllık bir meslek hayatı…
Adanın en acılı günlerine, en acılı olaylarına tanıklık etmiş; çektiği fotoğraflar, yazdığı yazılarla o dönemi kayıt altına almış önemli bir gazeteciydi.
Ve biz gençlere anlatacak yığınla anısı, aktaracak yığınla tecrübesi vardı.
Bir de başını aşağıya doğru eğip, kalın kaşlarının altından, muzip bir gülümsemeyle bakışı vardı bizlere.
Anlardık, yine komik bir şeyler geçiyordu aklından.
Güldürmeyi, neşelendirmeyi severdi bizi.
Baktı ki biraz gergin bir ortam var, hemen gelir, espri yapmaya başlardı.
Ya da bazen önündeki kağıttan bir uçak yapar, üzerine esprili bir şeyler karalar, havalandırırdı oturduğu yerden.
Mümkün müydü bu şartlar altında gülümsememek?
Sinirlendiğini de pek hatırlamıyorum.
Sakin bir kişiliği vardı.
Her kim biraz öfkelense, hemen yanına koşar, öfkesini dindirmeye çalışırdı.
Birileri kavga mı etti, gider onları uzlaştırmaya uğraşırdı.
Ama Bilbay abimizin en güzel yanı neydi biliyor musunuz?
Ağlayabiliyordu.
Çok değil, sadece birkaç yıl birlikte çalışma fırsatımız oldu.
BRT’den ayrılıp Kıbrıs Gazetesi’nde çalışmaya başlamıştı sonraları.
Ve bu kısacık sürede, birkaç kez ağladığına şahit olmuştum.
Hassas bir kalbi vardı, üzüntüsünü saklamayı beceremez, gözünün yaşına karıştırır, dışarıya vururdu hemencecik.
Ağlayan kaç tane amiriniz oldu sizin?
Bizim bir tane vardı.
İşte tam da bu sebeple amir gibi değil de, bir aile büyüğümüz gibiydi bize.
O’nu kaybetmek çok acı.
Hem ailesine hem de meslektaşlarına, kocaman bir boşluk bıraktı Bilbay abimiz.
Ama paha biçilemez değerde bir de miras!
Şu anda her neredeysen, orada çok mutlu ol sevgili Bilbay Eminoğlu.
Seni hiç unutmayacağız!

 

 

 

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu