Umutları ve inancı tükenmiş bir ülkede, seçimin insanlar üzerinde çok da heyecan yaratacağına inanmıyorum. Zaten mevcut düzende yaşadığımız ülke tamamen uçurumun eşiğine sürüklenmiş bir görüntü çizmektedir; insanların umutları yok olmuştur. Bizleri yönetenlerin hiçbir şey umurlarında değildir. Ülkenin geleceği adına hiçbir gaileleri de yok.
Böyle bir ülkede yaşamanın insan üzerinde ne kadar olumsuz etki yarattığını çok net bir şekilde görebiliyoruz. Bunca olumsuz etki yaşadığımız bu düzen içinde bizi boğan, umutlarımızın tükenmesine ve gelecek kaygısı çekerek yaşamamıza neden olmaktadır. Sistemin herhangi bir kurumundan veya hizmetinden faydalanma talebinde bulunmamız halinde sistem artık cevap veremez duruma gelmiştir.
Peki, sizi yönetenlerin bu durum gaile çektikleri veya umursadıkları bir durum mudur? Kesinlikle değildir.
Tabii bu kötü işleyişin yarattığı düzen, tüm kurumlar üzerinde olumsuz etki yarattığı gibi sosyal düzende de kötü etki yaratıp hepimizi etkilemektedir. Birileri sistemden nemalanarak saltanat içerisinde yaşarken bir çok insan da yokluk, sefalet ve umutsuzluk içerisinde yuvarlanıp gidiyor ve öngörülemez bir gelecek kaygısı içerisinde yaşamaya zorunlu kılınıyor. Dedim ya her kurum kuruluş ve sosyal yaşam içerisinde insanlar bu düzenden olumsuz etkilenirken sporun da bu olumsuzluktan nasibini aldığını söylemek açık ve aşikar olandır.
Bugün sporumuzun yönetimi ile ilgili Spor Dairesi’nin varlığı ile yokluğu tartışılır durumdadır. Şans oyunlarından elde edilen gelirlerin, hangi yollarla nerelere harcandığı şeffaf ve net bir şekilde bilinmez bir haldedir. Sporu yöneten kim diye sorarsanız kimsenin bu konuda net bilgisinin olmadığını da çok rahatlıkla söyleyebiliriz.
Spor Bakanlığı var olduğu dönemde spora olan yatırımları çok net bir şekilde görebilirdik. Ancak bu gün gelinen noktaya baktığımızda yok olmakla karşı karşıya kaldığını rahatlıkla öngörebiliriz.
Bu kadar geniş kapsama sahip sporumuzu yöneten bir tek daire vardır; Spor Dairesi. Onun da hiç bir etkinliği kalmadığını görüyoruz.
Bugün dünyada öncü olan bir numaralı spor futboldur. Şüphesiz bu durum ülkemizde de böyledir. Ancak futbolun kalitesi tartışılır duruma gelmiştir. Hepimiz çok net bir şekilde görebiliyoruz ki kulüplerimiz ekonomik kriz içerisindedir. Birkaç kulübün başkanlarının yarattığı gelir kaynakları hariç, önemli ölçüde kulüplerimizin tamamen özverili yöneticilerin çabaları ile ayakta durdukları bilinmektedir.
Bu noktada devlet nerede? Spor eşit şartlarda tartışıldığı zaman anlam kazanır. Futbolcuların geçmiş yıllara oranla daha isteksiz ve hevessiz olduğunu görmekteyiz. Futbolcular arasında da adaletsiz bir ortam yaratıldığını görüyoruz.
Bazı kişilerin futbol üzerinden elde ettikleri avantaj, futbolumuzu uzun süredir olumsuz şekilde etkiliyor. Bugün futbolumuzun geldiği noktaya baktığımızda ise 5-6 yıl önce oynanan futbolun çok gerisinde olduğunu rahatlıkla görebiliyoruz. O nedenle futbol sahalarına gittiğim zaman ki bu yıl üç karşılaşma izledim ve üçünden de keyif zevk ve heyecan duymadım. Ülkenin genel durumuyla alakalı sporu değerlendirdiğimizde tamamen ülke şartlarına uygun bir şekilde ülkemizin sporunu da olumsuzluklar içerisinde ve keyif alınmadan yapılan bir faaliyet haline gelmiştir. Bu noktada ülkeyi yönetenlerin, hiçbir kurum ve kuruluşun kıllarını bile kıpırdatmadıkları, bu ülkenin gençliği ne olacak; bu ülkenin başarılı gençleri hangi noktada bu ülkeyi temsil edecek; bu ülkenin sporuna emek veren gerek sporcu gerek yöneticilerin gelecekte spordan herhangi bir şekilde ileriye dönük hedef ve düşüncelerinin olmadığını çok net söyleyebilirim.
Kısacası sevgili okurlarım belki uzun bir aradan sonra bu satırları yazmaya başladım ama gerçekten içim titreyerek geçmişin özlemi içerisinde ve bugün sporun geldiği noktayı izlerken büyük derin üzüntü içerisinde olduğumu belirtmek istiyorum. Umarım ve arzu ederim, önümüzdeki on yıllarda ülkenin gerek ekonomik, gerek kültürel, gerek adalet ve demokrasi açısından ve gerekse sporumuzun ileriye taşınması bakımından olumlu günleri gençlerimizin görmesidir.
