KıbrısManşetSiyasetTürkiye

Tünelin ucundaki ışık tamam mı?

Belli ki Anamur’dan gelen suyun törenleri hiç bitmeyecek. Zira öyle anlaşılıyor ki bunun sürekli hatırlatılması gerektiğine inanıyorlar

Anamur’dan Kıbrıs’a deniz altından boru döşeyerek su taşınması elbette çok önemli bir icraattır. Su hayattır ve son derece kıymetlidir.

Bunu da takdir etmemek mümkün değildir.

Dolayısıyla bu icraata ön ayak olan Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve bizzat katkı koyan herkese teşekkür ederiz.

Lakin son  2 yıldır aynı konu üzerinden düzenlenen kaçıncı törendir bu hatırlamıyorum.

Belli ki Anamur’dan gelen suyun törenleri hiç bitmeyecek. Zira öyle anlaşılıyor ki bunun sürekli hatırlatılması gerektiğine inanıyorlar.

Neyse biz o malum törene gelelim.

Türkiye Cumhuriyeti Başkan Yardımcısı Sayın Fuat Oktay Kıbrıs Türk toplumu adına, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ve şükranlarını sunuyor, İletim tüneli ışık bilmem nesi töreninde..  Bunu da KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar ve Başbakanı Sayın Ersan Saner’in bulunduğu bir ortamda yapıyor. Hatta onlara atama birer kaymakam /vali muamelesi yapıyor. Belli ki onlar bundan rahatsızlık duymuyor ,utanmıyor, sıkılmıyor  az biraz onuru incinen falan da olmuyor. Nihayetinde elleri mahkum.

Her şeyin bir bedeli var..

Hele gökten zembil indirir gibi sizi makam sahibi yapmışlarsa..

Ömür yeter mi bu bedeli ödemeye?

Yetmez!

Ha bu yalakalık olur, koşulsuz biat etme olur, kendi insanına ihanet etme olur, değerlerini, kültürünü silmek olur ve bu bedel her şekilde ödenir.. Nitekim ödenecek.

Lakin sadece kendileri ödemeyecek bu bedeli.

Halkı da bu bedeli ödetmeye zorlayacaklar.

Elbette onların yüzünün bile kızarmadığı bu duruma bizler onlar adına bir kez daha utandık.. Sayın Oktay bu ülkeye yapılan hizmetlerin, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan vasıtası ile yapıldığına özellikle vurgu yapmaya özen gösterdi.. Sahne kuruldu 47 yıldır oynanan tiyatro yine önümüze kondu.

Sonu bir türlü gelmeyen vaatler yine ortaya atıldı.Türkiye iç politikasına Kıbrıs yine malzeme  yapıldı.Elbette kim neye inanmak istiyorsa inansın. Nihayetinde herkesin düşüncesine saygım var. karşıt görüşlerde de olsak bu saygıyı asla yitirmem.

Dolayısıyla körlerin sağırların birbirini ağırlaması bittiyse ülke gerçeklerine dönelim.

Güney Kıbrıs’ta günlük pozitif vaka sayılarının azaldığını verilerden görebiliyoruz. Hatta bu oranın 10 kat azaldığı anlaşılıyor. Neredeyse iki basamaklı bir sayıya gerilediğini de görebiliyoruz.Lakin Başbakan Saner “güneyde vaka sayılarının yüksek seyrettiğini ve bu nedenle sınır kapılarının şimdilik açılmayacağını söylüyor. Neye dayanarak?

Belli ki bu düşüncesi bilime dayanmıyor.

Zira bilimsel hesaplamalara göre oranların %0,16’lara gerilediği, aşılama açısından Mayıs sonunda güneydeki nüfusun %65’inin aşılanmış olacağı bir dönemde bunu söylüyor Sayın Saner.

Bilimsel verileri görmeyen, görmek istemeyen  bir hükümet ve başbakan!

El yordamı ile karar alan bir yapı.

Bu yapıya hayat verenlerin halk zerre kadar umrunda değil..

Ekonomik olarak yitirilen fırsatlar, boşa geçen zaman ve zarar gören esnaf..

Bu ülkede 4 ekmek bir fanta için hapse girmeyi göze alan aç insanlar var…Sedat Peker ifşalarına yeni iddialarla devam ediyor.  Kıbrıs’ı Türkiye’nin kalın bağırsağı yaptılar uyuşturucu ve kara para merkezi haline getirdiler diyor.. Böyle bir merkezin çözümle uluslararası hukuka dahil olmasını isterler mi?

Limanların uluslararası denetime tabi olmasını kabul ederler mi?

Elbette hayır..

Bunun yerine mevcut düzeni korumak için her yola başvuruyorlar.

Adada bir çözüm istemiyorlar.

Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukuka müdahil olmasından ödleri kopuyor.

Lakin gel gelelim tünelin ucundaki ışık görünme safsatası sarhoşluğunda hepsi!

Çok çok üzgünüm ama böylesi bir yapı içinde ve böylesi bir anlayışın hüküm sürdüğü bu sistemsizlik içinde bu  canım coğrafyada birer ikişer yok olup gideceğiz.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu