KıbrısManşetSiyaset

“Yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü”

Derdim, tekrar edeceğim ama “madem ki vatan hainiydim, neden 22 ayımı aldınız?” sorusunun kafamı kurcalıyor olmasıdır!

Madem ki vatan hainiyim, neden askerlik yaptırdınız?

Birden aklıma bu geldi!

Evet siyasi duruşum sizden farklı olabilir hatta Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili düşüncelerim size çok uzak da gelebilir!

Ve bu nedenle “vatan haini” diyebilirsiniz de, neden 22 ay askerlik yaptırdınız?

-*-*-

Vatan haininden asker olur ama televizyoncu ya da gazeteci mi olmaz?

İlginç!

-*-*-

Yani askerlik anılarım hayatımdaki en mutlu anılarda en başta gelendir.

Komutanlarımı da asker arkadaşlarımı da hala sık sayılan bir şekilde görürüm, ziyaret ederim, buluşurum…

Her buluşmamız saatlerce kahkahadır.

-*-*-

Sağlık nedenleri ile zorunlu askerlik yapılmamasını anlarım ama parayla askerlik kafama hep takılmıştır.

-*-*-

Mesela merak ediyorum, ben askerdeyken savaş çıksa ne yapacaktınız?

Bir hoşsunuz vallahi!

Hain ve takım komutanı!

Teğmen Serhat İncirli!

4’üncü Tabur, 1’nci Bölük, 2’nci Piyade Takım Komutanı!

Allah Allah!

“Oğlum dikkat edin bu ite, haindir” mi diyecektiniz?

-*-*-

Yani diyorum, ayıptır sorması ama aşırı milliyetçi olmanın ilk şartı acaba askerlik yapmamak mı?

Hadi diyelim ki ilk şart değil ama “askerlik yapmamış olmak”, çok sık milliyetçi konuşmalar yapmanın bir sebebi olur mu?

Bu mudur sizin değerlendirme kriteriniz?

-*-*-

Ne güzel!

Suçlama hazır; “Bizim gibi düşünmüyor, bu haindir! Askere alabilirsiniz ama iş vermeyin sakın!”

Ne akıllıca!

-*-*-

Komutanlara bakıyorum, yıldızlarına, rütbelerine…

Hepsine saygım sonsuz…

İşlerini yapıyorlar…

Şimdi de törenler falan var…

Resepsiyon veriliyor…

Bazı gazeteci arkadaşlar da davetliler arasında…

Ve siyasiler…

Ama milliyetçi siyasiler en başta…

-*-*-

Hayatımda davet edilmedim, bir ara davet edilir gibi oldum ama “meşhur vatana ihanet” engel oldu; yine vazgeçtiler!

Bu vatan hanidir!

Neden?

Kıbrıs sorunu çözülsün istiyor!

Davet etmeyin!

-*-*-

Çok da tın; ki bu da ayrı bir mesele!

Ne yapayım sizin davetlerinizi; bir de takım elbise giy falan, bu sıcakta!

Oh şortum kıçımda, masmavi deniz da önümde!

Sıcak mı var?

Cup sudayım!

-*-*-

Yok, sakın yanlış anlamayın; “Serhat, davet edilmedi diye kıskandı” falana getirmeyin…

Gerçekten düşündükçe kafayı yiyorum, benim derdim, neden askere alınmış olmamla alakalıdır…

Keşke, “bu haindir, askerlik yapamaz” deseydiniz!

Veya, bazı çok kahramanlara hatta en kahramanlara tanıdığınız “bedelli askerlik” hakkını, hainlere de bir şekilde tanısaydınız?

-*-*-

Yoksa hain olmamak için birinci şartınız, “bedelli yap, ama çocukluktan bir fotoğraf paylaş tamamdır” şartı mı?

Veya hain olmamak için, ömrünün yarısını Sovyet Ordusu’na adayıp, öteki yarısında “dönüp” TMT danışmanı mı olmalı insan?

-*-*-

Askerlik vatan borcudur değil mi?

Evet!

Askerlik, görevlerin en onurlusudur değil mi?

Evet!

Öyle mi inanıyorsunuz?

Eğer öyle biliyor ve buna inanıyorsanız, o zaman vatan borcunun en onurlusunu “para karşılığı” satmak nedir?

Bedelli askerlik o değil midir? (Sizin kafa yapınıza göre…)

-*-*-

Askerliğini “bedelli” olarak yapmış olan tüm kardeşlerimden özür dilerim!

Sakın yanlış anlaşılmasın!

Derdim onlar değildir!

Derdim, tekrar edeceğim ama “madem ki vatan hainiydim, neden 22 ayımı aldınız?” sorusunun kafamı kurcalıyor olmasıdır!

-*-*-

Efendiler, hanım efendiler; lütfen vazgeçin…

Herkes sizin gibi düşünmek zorunda değildir…

Herkes sizin kulunuz, köleniz, masgaranız da değildir…

Yeter artık!

-*-*-

Daha önce defalarca yazdım, son kez de yazmak isterim; ailemde, dedelerimden başlayıp, babama, amcama, dayılarıma, eniştelerime; hatta anneme ve halalarıma kadar onlarca kişinin gerçek anlamıyla askerlik sürelerinin toplamı 200 yılı aşkındır…

Ailemde, bu ülkeden tek kuruşluk haksız gelir, arsa, mal, mülk, ganimet alan veya talep eden olmamıştır…

-*-*-

Bir yanda emeğimiz; öte yanda maaşımız…

Alnımız açık…

Göğsümüz dik…

Bu toprakları vatan bildik, ektik ve de biçtik…

Öğretmen olduk, asker olduk, komutan olduk…

Ve aynı zamanda şehit…

Bana ayrıca en çok koyan da iki şehit eniştemin çocuklarına bu toprakların vatan olamamasıdır!

İki halamın kocaları şehittir…

Ve onların toplam yedi çocuklarının dördü Avustralya’ya göç etmiştir…

-*-*-

Ve yazının sonunda Neyzen Tevfik’ten iki dörtlük paylaşalım:

-*-*-

“Bî-namaz deyip beni Hak’dan uzak gören, / Sığmaz senin hayâline mihrâb ü mübrem. / Sen sade beş vakitte ararsın Allah’ını, / Ben her zaman onunla emîn ol beraberim…”

-*-*-

“Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden, / Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü. / Kara bir kinle taassub pusudan çıktı yine, / Yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu