EkonomiKıbrısManşetSağlıkSiyaset

Zor zamanlardan geçiyoruz

Her ne kadar da Devlet para politikalarına yön vermiyor olsa da  bazı tedbirler alınabilirdi belki ama kendi enstrümanları olan bir yapı olmamız hasebiyle durum daha da zorlaşıyor. Nitekim Türkiye'ye  bağlı  gelişen para politikalarının Türkiye’de de sıkıntı yarattığı sır değil

Aslında günlerdir çıkan vakalar gösteriyordu bir yükselmenin eşiğinde olduğumuzu. Nitekim de öyle oldu. Hoş hekimlerimiz de aylar önce uyarmıştı, grip mevsimi ile durum daha kritik olacak diye.

Halkın tedbirsizliği ve umursamaz yaklaşımına devletin denetleme zafiyeti de eklenince vaka sayılarındaki rekor artışlar sürpriz değil.

Fakat burada esas merak  ettiğim, bu sayılardan yaş, meslek, bulaş mekânı gibi unsurların ayrıntılı bilgisidir.

Zira bunlar ortaya çıkarılmazsa pandemi ile mücadelede yetersiz kalacağız.

Umarım bu bilgiler yetkililerin elinde var ve bu bilgiler ışığında önlemler alınır..

Hoş halk bu konunun ne denli önemli ve yaşamsal  olduğunu unutmuşa benziyor.

Maske, mesafe bütünüyle ortadan kalktı.

Adapass kontrolü birçok yerde  yapılmıyor.

Aşıdan ısrarla kaçınanlar için de teşvik edici bir çaba yeterince ortaya konmuyor.

Kaldı ki daha sonbahar günlerini yaşıyoruz.

Kış kapıda, ilk ve orta dereceli okullarımız üniversitelerimiz yüz yüze eğitim yapıyor.

Okullarımızı açık tutmak durumundayız.

Aynı şekilde ekonominin çarklarını da döndürmek zorundayız.

Bu nedenlerle kimse aklından kapanmayı geçirmesin.  Dolayısıyla hepimizin çok çok dikkat etmesi gereken bir dönemin içindeyiz. Ve ekonomi..

Malum  TL değer kaybettikçe zamlar da kaçınılmaz oluyor. Bu bir yerde zam değil aslında dövize göre fiyat ayarlaması.

Tabi ki bu durumdan fırsat kollayanlar yok değil. Lakin düz mantıkta bile bunun nedenlerine yüzeysel olarak bakarsak petrol ve gaz tamamen dolara endeksli olduğundan mütevellit TL’nin değer kaybı nedeniyle koşullar daha çok ağırlaşıyor.

Kısacası  işimiz çok zor..

Her ne kadar da Devlet para politikalarına yön vermiyor olsa da  bazı tedbirler alınabilirdi belki ama kendi enstrümanları olan bir yapı olmamız hasebiyle durum daha da zorlaşıyor. Nitekim Türkiye’ye  bağlı  gelişen para politikalarının Türkiye’de de sıkıntı yarattığı sır değil.

Daha önce de defaatle yazdım.

Ekonomi konusu toplumsaldır.

Ve bu soruna hep birlikte çareler üretmemiz gerekiyor. Bugün ülkenin yönetiminde ağırlıkla UBP var. DP küçük ortak.

Yarın da bu olabilir. Başka bir siyasi parti hükümet koltuklarını doldurabilir.. Ya da yine koalisyonlar olabilir. Hoş önümüzdeki dönem de,yani erken seçim sonrası da kuvvetle muhtemel yeniden koalisyon dönemi olacak.

Dolayısıyla , önümüzdeki 4 yıl için herkes şapkasını önüne koymalıdır. Kişisel ihtiraslar, karalamalar, ben egoları, biyat düzeni bir tarafa bırakılacak. Liyakat, sadece halka dönük olan yüzler, samimiyet, çözüm odaklı plan ve projeler üretilecek.

Partili partisiz hepimiz şunu artık tüm çıplaklığı ile görebiliyoruz.” Kıbrıs Türk Halkının”  bütün bu gelişmelerden sonra yerle bir olduğudur. Alım gücünü kaybederek fakirleşiyoruz ve bunun  ağır sendromunun çok yakın zamanda daha fazla gün yüzüne  çıkıp, sosyal patlamalara sebebiyet vereceği anlaşılmaktadır.. Bağımlı kılınan ekonomi, değerlendirilmeyen lokomotif sektörler, yalnızlaştırılan dar gelirli halk, güven kaybı yaşayan toplum ve daha sayılabilecek birçok faktör var önümüzde..

İşte şimdi halka güven verecek toplumsal mutabakatın esas alınacağı  ve en az bir dönem birlikte hareket edebilecek adımların atıldığı toplumsal hareket alanı yaratılması gereken zamanlardan geçiyoruz.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu