KıbrısManşetSağlık

2021’de Pandoranın kutusu açılacak ve tüm insanlıktan özür dilemek zorunda kalacaklar

Bakın arkadaşlar bu DSÖ’nün sicili o kadar kötü ki, daha önceki yazılarımda da söylediğim bu örgüt ayni yanlışları 2005 yılı kuş gribi salgınında ve 2009 domuz gribi paniğinde de yaptı

PCR testlerinin mucidi olan Nobel ödüllü KARY MULLİS bakın 1990 ‘larda ne diyor: “İnsanlar kim gerçekte iyi bilim adamı, kim değil ayırt edemiyor, bu yüzyılın en temel sorunu bu, çünkü bilimden anlamayan insanlar bilime hükmediyor ve finanse ediyor’ ’aslında bu açıklamalar bugünlerde CORONA VİRÜSÜ NEDEN YAŞADIĞIMIZIN DA CEVABI DEĞİL Mİ SİZCE? Diyerek yazıma başlamak istiyorum ve devam ediyorum;

Dr. John Ioannidis dünyaca tanınmış bir epidemiyolog ve DSÖ bu bilim adamının çalışmasını kabul etmek zorunda kaldığını biliyor musunuz? Hayır, bilmiyorsunuz çünkü bunlar servis edilmiyor. Birçok analizler yaptı ve sonuç olarak bu virüsün ölümcüllüğü 70 yaşın altında ONBİNDE BEŞ, 70 yaşın üstünde ise BİNDE ÜÇ ile YEDİ arasında değişiyor ve DSÖ’ne bunu ispat edip kabul ettirdi… Ben tüm yazılarımda dediğim gibi bu virüsün ancak ve ancak şiddetli bir influenza gibi öldürücülüğü olabilir. (1957-58 de olan Asya gribi gibi ki 2 milyon insan öldü, 1968-69 Hong Kong gribi gibi ki 1 milyon insan öldü)evet bu ölüm sayılarını da ne ile artırabildiler sahte ve uyduruk PCR testleri ile yani gerçek anlamda orada insanı hasta edebilen aktif bir virüsün olup olmadığını belirleyemeyen bir test ile bütün insanlığı bir korku sarmalı içine aldılar ve YENİ NORMAL budur. ‘İşte sizin yeni normaliniz, bundan sonra sizleri biz aynen aç, kapa düğmesi olan bir kumanda gibi hayatlarınızı yöneteceğiz, yani yoksulluk ve sefalet koşullarına bundan böyle alışacaksınız’ dediler…

Şöyle bir milenyumun başlarına gidelim yani 2000’li yıllara, aslında her şey o zamanlarda başladı, nasıl mı? Milenyumun başlarından beridir hiçbir gerçekliğe göre yaşamadık, çünkü bize sosyal medyalar verildi, değişik bir takım gündemler dijital olarak hayatımıza girdi, kredi kartlarımız ortaya çıktı, nakitle alışveriş daha aza indi, evet bunların yaratmış olduğu pozitif şeyler tabi ki oldu ama birçok şeyi GDO (genetiği değiştirilmiş organizma)’lu poşetin içine attığımızı farkında bile olmadık, hastalıklar daha kronik hale geldi, milyonlarca insan depresif hale geldi hatta şimdiki zamanda daha da depresif hale gelindi, DEPRESYON İLAÇLARINDA PATLAMALAR yaşandı ve halen daha hızla artmaya devam ediyor. Yani bu yüzyılın başlarından itibaren bu sanal gerçekliğin içerisine daha da fazla düştük, yalnızlaşmaya, temassız yaşamaya yani bir anlamda İZOLE HALDE BİR YAŞAMIN içerisindeyiz, bir düşünün gerçekten de o durumda değil miyiz sevgili arkadaşlarım…

Tüm bunları adım adım 20 yılda bizlerin zihinlerine enjekte ettiler ve 2020 yılına gelindiğinde bir bakın etrafınıza, bizler artık sosyal medyalar olmadan, dijital yaşamlar olmadan yapamamaya başladık, adeta tüm benliğimizi ele geçirdiler. Tüm dünyadaki ülkelere bakarsak 2000’li yıllardan itibaren her yerde, caddelerde, sokaklarda insanları kontrol eden kameralar konulmaya başlandı, her anımız daha fazla kontrol edilmeye başlandı, hatta düşüncelerimize kadar bile bir süre sonra inilmeye başlandı. Ancak GDO (genetiği değiştirilmiş organizma)dan çok daha büyük bir tehlike ile karşı karşıyayız, nedir o bilir misiniz GDİ(genetiği değiştirilmiş insan)yaratılmaya başlanıyor. Normalde biz insanlar organik varlıklarız, toprakla, doğa ile daha fazla iç içe olduğumuzda kendi varlığımızı kendi bilincimizin daha fazla farkına varabiliyoruz, biz insanlar sosyal canlılarız ama bizleri şuan o sosyallik elementinden yani insanı insan yapan özeliklerinden çıkardılar yani şu an aslında GDİ kitleleri ortaya çıkmış durumda, önce vücudumuza aldığımız gıdalardan başladılar, sentetik olarak hayatımıza giren plastikler yıllar geçtikçe çoğalmaya başladı. Farkında mısın ama artık yaşadığımız günleri bile farkında değiliz, hipnotize olmuş bir gerçekliğin içerisinde sürüklenip gidiyoruz…

Yaratılan korku şovunun baş aktörü olan DSÖ bakın geçenlerde nasıl bir açıklama yapıyor; “BU SALGIN ÇOK ŞİDDETLİYDİ TÜM DÜNYAYI ETKİLEDİ, FAKAT EN BÜYÜĞÜ DEĞİLDİ, BU BİR UYARI ALARIMIYDI DAHA BÜYÜK SALGIN OLABİLİR.”

Yani acaba, bir virüsler laboratuvarı mı var DSÖ’nün de kapılarını mı açtı ve insanlığı salgınlarla tehdit mi ediyor diye düşünmeden edemiyorum. Âmâ dediğim gibi DSÖ ve bunun gibi küreselcilerin ele geçirdiği ve finanse ettiği bu örgütler 2000 yılından beridir bu tür felaket senaryolarını hep canlı tutmuşlar hep uyarılar yapmaya bir felaketin geleceğini her yerde her platformda, medyada reklamlar vererek yapmaya devam etmişler. Fakat burada görmemiz gereken bir nokta var, evet bu uyarılar gerçekleşiyor ama acaba bu uyarıların gerçekleşmesinin sebebi o uyarıların gerçek olması mı yoksa onlar kendi gerçeklerini mi yaratıyor, insanlığın içine gireceği realiteleri mi söylüyorlar, yani olayı hazırlıyorlar ve sonucu bizlere söylüyorlar, tıpkı şimdi yaptıkları gibi…

Bakın arkadaşlar bu DSÖ’nün sicili o kadar kötü ki, daha önceki yazılarımda da söylediğim bu örgüt ayni yanlışları 2005 yılı kuş gribi salgınında ve 2009 domuz gribi paniğinde de yaptı. DSÖ en son kabul etti biliyor musunuz, söyleyeyim; PCR testlerinin yanlış sonuç verebileceğini kabul etti.

Aşıların kısa, orta ve uzun vadedeki ki daha kısa vadedeki etkilerinin ne olacağını bile bilmiyorken bununla ilgili hiçbir bilimsel makaleler yayınlanmamışken bazı bilim insanları bu aşıyı yapmalısınız diyor, gerçi son 10 ayda akla mantığa sığmayan öyle şeyler söylediler ki ben şaşırmıyorum zaten, gerçekten akademik dünyamız bile çok çok kötü durumda. Peki, ben şimdi soruyorum bu aşıyı yapın diyen uzmanlara; Bu aşıları üreten firmadaki bilim insanları diyor ki bu aşıları olsanız bile yeniden bu virüse enfekte olabilirsiniz, o zaman ben bu aşıyı neden olayım ki diye sormam ve sorgulamam gerekmez mi, yani ortalama IQ ‘su 90 ve üzeri olan herkes bu soruyu sormalı bence. Aslında tüm bunlar bize modern tıbbın ve ilaç sektörünün nasıl çalıştığını açıkça gösteriyor, bir eczacı olarak size söyleyebilirim ki ilaç sektörünün en sevdiği cümle ‘bu ilacı ömür boyu kullanacaksınız’dır. Artık hayatlarımızın içinde çok sayıda sentetik ilaçlar ve aşılar girmiş durumda. Bu planın hazırlayıcıları her şeyimizi ele geçirdiklerini göremiyor musunuz, sağlığımızı tamamen ele geçirdiler, yediğimiz gıdalara kadar her şey onların elinde değil mi zaten…

Sonuca gelecek olursak; DSÖ hatırlayın 0cak 2020 yılında ne demişti; “Bu virüsün insandan insana bulaştığını bilmiyoruz, tespit edemedik”, hâlbuki virüs 2019 Kasım ayından beri tüm dünyaya yayılmaya başlamıştı bile ve o dönemde Avrupa Hastalık Önleme Merkezi’nin içinde ve ayni zamanda Merkel’in pandemideki baş danışmanı Prof. C.DROSTEN, daha henüz PCR testinin Sars-cov2 virüsünü tespit edeceğine dair yayını yayınlanmadan yani 23 Ocak 2020 tarihinden önce bu yayını hemen DSÖ’ne gönderdi. DSÖ bu testi hemen protokol olarak öne aldı aldı ve kabul etti. Yani bu testin gerçek anlamı ile denetimi yapılmadan, tam olarak standart test protokolü denilen bir protokol var ki artı eksi yüzde birlik hata segmentine uyuyor mu buna bakılması gerekirken bu yapılmadı. Hâlbuki bu testin mucidi bu test için 1990’da ne demişti. “PCR testleri hücre içerisindeki aktif bir virüsün hastalık yapıp yapmadığını tespit edemez.” Peki, DR John Ioannidis daha geçenlere bu PCR testlerinin  %25 yanlış sonuç verdiğini hatta asemptomatik olan kişilerde %80 civarında yanlış sonuç verdiği ispat etmiş, Covid-19 hastalığı 70 yaş altında 10 binde 5 insanı öldürür, 70 yaş üstünde de binde 3-7 insanı öldürdüğünü kanıtlamış ve DSÖ’ne kabul ettirmiş. Ama hala daha DSÖ uzmanları ne diyor, sürekli test edin, kontrol edin ve izole edin, yani tam bir kontrol mekanizması yaratmışlar ama bu sisteme ters düşecek şeyler söylemeye kalkarsanız ki birçok bilim insanını ve onlar gibi düşünenleri komplocu etiketi ile etiketliyorlar. Benim gördüğüm bu pandemi en başından beri BİLİMSEL BİR SAHTEKÂRLIKTIR… Zaten şuan ABD, ALMANYA ve daha birçok ülkede bu durumla ilgili mahkemeler başlamış durumda ve tüm gerçekler i 2021 yılında ortaya çıkacaktır bunu hepimiz yaşayıp göreceğiz. Bu oyun bozulacak başaramayacaklar ve tüm insanlıktan ve özür dilemek zorunda kalacaklar. Bakın sevgili arkadaşlarım bu söylediklerimin hepsi 2021 yılında tek tek ortaya çıkacaktır, bunlar bir komplo teorisi değildir, bunlar hakikatin aynasıdır, gerçek anlamda sorgulamayı bilenler için, sadece itaat etmeyenler için ve gerçeklere kör kalmayanlar için, tüm bu anlattıklarım açık seçik ortada duran gerçeklerdir. UNUTMAYIN BAĞIŞILIK SİSTEMİNİZ SİZİ HER VİRÜSTEN KORUR ONA İYİ BAKIN…

Diğer Haberler

Başa dön tuşu