KıbrısManşetSiyaset

Aklın yolu her zaman birdir

Aşağıda okuyacağınız makaleyi de kaleme alan Sayın Derviş Kemal Deniz'dir.  Şimdi lütfen 2 dakikanızı ayırın ve Sayın Derviş Kemal Deniz’in Kıbrıs sorununu nasıl özetlediğine, ve temel sorunları nasıl ortaya koyduğuna bir bakın

Derviş Kemal Deniz’i çok uzun zamandır tanıyorum. Ülkemizin önemli değerlerinden biri.  Beyefendi kişiliği insani yönü, donanımı ve herhangi bir konuya karşı objektif yaklaşımını her zaman takdir ettim..

Derviş Bey’in sosyal medya paylaşımlarını da  zaman zaman ilgi ile okur. Ve her satırından kendimce notlar alır, üzerinde düşünürüm..

Konulara olan hakimiyeti, duygulardan arınmış düşünceleri ve ortaya koyduğu alternatifler çok kıymetlidir.

Derviş Bey’in en önemli özelliği bir konu hakkında  yorum yaparken sadece eleştiri düzeyinde bunu yapmaz, aynı zamanda o konunun çözüm yollarını da  ortaya koyar, çıkış yoluna işaret eder.

Aşağıda okuyacağınız makaleyi de kaleme alan Sayın Derviş Kemal Deniz’dir.

Şimdi lütfen 2 dakikanızı ayırın ve Sayın Derviş Kemal Deniz’in Kıbrıs sorununu nasıl özetlediğine, ve temel sorunları nasıl ortaya koyduğuna bir bakın.

“Kıbrıs sorunun başlama nedeni Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının iki topluma ortaklaşa verdiği  egemenlik haklarının kullanımına dayalıdır.

Kıbrıs anayasasında belirtilen “egemenlik” kavramı toplumlara değil Kıbrıs Cumhuriyetine verilmiş olan egemenlik  idi.

Bu da egemenliğin ayrı ayrı toplumlar tarafından kullanılamayacağını ve her toplumun diğer toplumun rızası ile hareket etmesi gerektiği zorunluluğunu ortaya koymaktadır.

Egemenliğin bölünemez ve ortak olmasını gerektiren sebep Türkiye ve Yunanistan’ın garantör oldukları  Kıbrıs Cumhuriyetinin bozulup, Kıbrıslı Rumların ENOSİS Kıbrıslı Türklerin de TAKSİM hayallerini ortadan kaldırmaktı.

Buna bağlı olarak Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının (1)inci ve (2) inci maddeleri egemenlik ve iki toplumluluk kavramını açıkça ortaya koymaktadır.

Kıbrıs Anayasasının (1) inci Maddesi :

Kıbrıs Devleti, bu Anayasa gereğince, Cumhurbaşkanı Kıbrıs Elen Cemaati tarafından seçilen  bir “Elen” ve Cumhurbaşkanı Muavini Kıbrıs Türk Cemaati tarafından seçilen bir “Türk” olan, başkanlık rejimine sahip “bağımsız” ve “egemen” bir “cumhuriyettir”.

Bu madde ile anlatılan ve uluslararası diplomaside kabul gören esas şudur :

Kıbrıs Cumhuriyetini iki cemaat (toplum) oluşturmaktadır. İki cemaat Kıbrıs Cumhuriyetinin eşit sahipleridir.  İki topluma  ayrı ayrı egemenlik hakkı verilmemiştir. Egemenlik Kıbrıs Cumhuriyetine verilmiştir. Kıbrıs Türk Cemaati ve Kıbrıs Elen cemaati bu egemenliği ortaklaşa kullanma hakkına sahiptirler.

Buna ilave olarak

Anayasanın (2)inci Madddesi “Bu Anayasa maksatları bakımından :

(1) Elen cemaati, Elen aslından ve ana dili Elence olan veya Yunan kültür ananelerini paylaşan veya Elen-Ortodoks Kilisesine mensup bulunan bütün Cumhuriyet vatandaşlarını içine alır.

(2) Türk Cemaati, Türk aslından ve ana dili Türkçe olan veya Türk kültür ananeleri paylaşan veya Müslüman olan bütün Cumhuriyet vatandaşlarını içine alır.”  İfadesine yer vermektedir.

Bu Madde ile anlatılmak istenen esas şudur :

Kıbrıs Cumhuriyetini oluşturan halk “Kıbrıs vatandaşı” olmasına rağmen Kıbrıs Cumhuriyetini oluşturan iki ayrı cemaat vardır ve bu cemaatlerin üyeleri milli ve dini kimlik olarak belirlenmiştir.

Kıbrıslı Rumlar 1963 Aralıktan itibaren Anayasanın bu maddesi yokmuş gibi davranmakta ve dünyaya Kıbrıs’ta sadece bir millet olduğunu söylemektedirler.

Her iki maddeye bakıldığında gerek Kıbrıslı Türklerin gerekse Kıbrıslı Rumların Anayasasının maddelerini farklı ve yanlış değerlemelerinin etkileri ile bugünkü duruma gelinmiş bulunmaktadır.

Her iki taraf da büyük yanlışlar içerisindedir.

Ne egemenlik bölünebilir ne de Kıbrıs sadece Kıbrıslı Rumlar tarafından yönetilir.

Ancak :

Egemenliğin bölünmesi demek ve bunu talep etmek çözümsüzlüğün devamı demektir.

Çözümsüzlüğün devamı da gelecek nesillerin gelecekleri ile ilgili umutsuzluğa kapılmalarına yol açacaktır.

Bugün yaşadığımız budur.

Gençlik dünyadan izole, muhtaç ve  karar almakta zorlanan bu statükodan çıkmanın yollarını aramakta ve beklemektedir.

Gerçekten çözüme inanıyorsak Kıbrıs Cumhuriyetindeki egemenlik haklarının Rumlarla birlikte kullanılmasını talep etmemiz gerekir.

Rumları korkutan esas da budur.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu