
AB parlamentosu oturdu ve KKTC’nin “Yasadışı Ayrılıkçı Yapı” olduğuna hükmetti.
İyi güzel de böylesi bir konjonktür içinde oluşan yapıda başta ekonomi olmak üzere, kültürel ve sosyal olarak da çok ciddi bir mücadele içinde ayakta kalma savaşı veren ve aynı zamanda AB vatandaşı olan bizler için AB’nin yapabileceği tek şey rapor yazmak olmamalıdır elbette.
Bu yaklaşım AB’nin Kıbrıs’a dair geliştirdiği bakış açısının tek bir perspektiften ele alındığını gösteriyor,ki bu da sağlıklı bir noktaya varılmasının önünde engel teşkil eder. Ayrılıkçı yapı günün koşullarının o günkü şartlarda dayattığı bir siyasi tercih değildi elbette, dolayısıyla bu ayrılıkçı yapıyı kuranlar ve ona hayat verenler, hatta
Yasal devleti terk edip bir fantezinin peşinde koşanlar bizleriz. Nitekim o günden sonra da uluslararası toplumdan kendi kendini izole eden bizler olduk. Sonrası ise hepimizin malumu, Avrupa’da hiçbir siyasi od bu gereksiz ve yeterince enine boyuna düşünülmeden atıĺan adımdan sonra bizleri yok hükmünde değerlendirmişti. Dolayısıyla AB’den bir şey istemeden çok önce bizim yapmamız gerekenler olduğu gerçeği ile artık yüzleşmek zorundayız.
Kuvvetle muhtemel bu rapor ve sonrasında gelişecek süreçte kuzeydeki özellikle mülkiyet hakları için hak arayan Rumlar, taşınmaz mal komisyonunda anlaşma sağlayamaz ve iç hukuk yollarını da tüketip, AİHM’de Türkiye Cumhuriyeti Devletini dava edebilir iken şimdi kimi dava edebilecekler?
Dolayısıyla global politikalar yeni bir denge unsurunu ortaya çıkarmaya yönelik adımlar atılırken ortaya konan resimde Kıbrıs’ın kuzey yarısı “illegal” bir bölge olarak nitelendiriliyor.. Tabiatıyla bu bakış açısının kuvvetli olarak geliştirdiği uluslararası toplumun kanaatini akılcıl politikalarla nötrleştirmemiz gerekiyor.
Şu çok açık ki, Kıbrıs konusunda bir hareketlilik yaşanıyor buradan da anlaşılan o ki görüşmelerin yeniden başlama olasılığı kuvvetle muhtemel. Haliyle Kıbrıs’ın bütününde kimsenin mağdur edilmeyeceği kabul edilebilir, ve aynı oranda sürdürülebilir bir çözümü destekleyenlerin her şeyden önce aradaki kopukluğu ortadan kaldırması gerekiyor.
Kıbrıs’ta herkesin kazanacağı bir çözümün anahtarı ortak akıl yaratarak Adamızda artık inkar edilemez bir gerçeklik haline gelen ve aynı oranda bir ihtiyaç halini ortaya çıkaran çözüme bir an önce ulaşmaktır..