Annita Dimitriu: Türkiye’nin tehdit ve eylemleri sadece Güney’i ilgilendirmiyor

Fileleftheros’un haberine göre, sözde “belediye” bu akşamki etkinliğe katılımı sağlamak için dün Güney Kıbrıs’ta bulunan Yunan Belediyeler Birliği heyeti eşliğinde Rum Meclis Başkanı Annita Dimitriu’yu ziyaret etti.

Annita Dimitriu, Türkiye’nin faaliyetleri nedeniyle “çok zor bir dönem geçirdiklerini” kaydederek, sözde “anti işgal” etkinliğine Yunan yetkililerin katılıyor olmasının Yunanistan’ın fiili desteğini sembolize ettiğini söyledi.
Dimitriu, konuklarına, özellikle kapalı Maraş’ta yoğunlaşan faaliyetleri göğüslemek için uluslararası düzeyde gerçekleştirdiği temasları anlattı. Uluslararası toplumun, “Türkiye’nin tehdit ve eylemlerinin yalnız Güney Kıbrıs’ı ilgilendiren bir konu olmadığını, gerginliği artırdığını ve Doğu Akdeniz bölgesinde barış, istikrar ve güvenlik sağlama çabalarını tehdit ettiğini sarih olarak anlaması” için birlik ve koordinasyonun şart olduğunu da söyledi.
Yunan Belediyeler Birliği adına konuşan heyet başkanı, Rum yönetimi ile Yunanistan arasındaki “kardeşlik bağlarına” vurgu yaparak, “Bütün Yunanistan her zaman Kıbrıs halkının yanındadır” dedi.
Gazete, Annita Dimitriu’nun Letonya Meclis Başkanı İnara Murnietse ile Maraş konusunu görüşerek, Türkiye’yi şikâyet ettiğini yazdı. Letonya’nın Güney Kıbrıs’ın kaygılarını paylaştığını belirten gazete, muhatabının da Kıbrıs’taki tarafların yapıcı ruh sergilemesi, Türkiye’nin de müzakereleri BM çerçevesi içine çekmesi gerektiği görüşünü ortaya koyduğunu yazdı.

“BALKAN ÜLKELERİ MARAŞ KONUSUNDA TÜRKİYE’NİN YANINDA DURMADI”
Fileleftheros, AB’nin bir belgesinde kapalı Maraş’taki faaliyetleri kınama ve yapılanların geri alınmasıyla ilgili kararını, üye olmayan ülkelerle de istişare ettikten sonra aldığına dikkat çekilerek, özellikle Türkiye ile ilişkileri yüksek düzeyde olan Balkan ülkelerinin Maraş konusunda Türkiye’yi takip etmeyip, AB kararına uyduğuna işaret edildiğini yazdı.
Gazete, ilgili AB belgesini kaynak göstererek, Sırbistan, Arnavutluk, Karadağ ve Kuzey Makedonya’nın bu konuda Türkiye’nin yanında değil, karşısında durduğunu kaydetti.

“TÜRKİYE MÜZAKERELERİN SÜRATLE BAŞLAMASI İÇİN GEREĞİNİ YAPMALI”
Gazeteye göre, KKTC’de kalan eski malı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran Andreas Orfanidis isimli akademisyenin “Türkiye’nin Kopenhag kriterlerine uymadığı, AİHM kararlarını yerine getirmediği” iddiasıyla “Türkiye’den kararlara uymasını istemesi” talebinde bulunduğu bir mektubu Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen’e gönderdi.
Leyen adına Orfanidis’e cevap veren Komisyon İdari Birim Başkan Yardımcısı Marzec Katarzyna, Türkiye’nin Kıbrıs müzakerelerinin süratle yeniden başlaması için gereğini yapması gerektiğini kaydetti. Marzec “Brüksel, Türk makamlarından AİHM’in bağlayıcı nitelikli hukuki kararları doğrultusunda ilerlemesini bekliyor” ifadesini kullandı.

İNGİLTERELİ RUMLARDAN RAAB’A MEKTUP
Aynı gazete İngiltere’de yaşayan ve “İngiltereli Kıbrıslılar Konseyi” adı altında örgütlü Rumların, İngiltere’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “baskı yapması ve Maraş’ın herhangi bir yerini yerleşime açmanın uluslararası hukuk tahtında yasadışı olduğunu hatırlatması” talebiyle İngiltere Dışişleri Bakanı Dominic Raab’a mektup gönderdiğini yazdı.
Habere göre, 4 Ağustos 2021 tarihli mektupta ayrıca “garantörler olmadan, siyasi eşitliğe sahip işleyebilir iki bölgeli iki toplumlu federasyon istiyoruz. Bu, Türk hükümetinin ve Kıbrıs Türk tarafının iki devletli çözüm tezini iptal eder” iddiasına da yer verildi.

AKEL VE EDEK
AKEL’in de Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Maraş’la ilgili son açıklamasını eleştirdiği bir bildiri yayımlayarak, iki devletli çözüm yaklaşımının “vatan ve halk için felaket olduğu”, kapalı Maraş’ın yerleşime açılmasının da “ yeni emrivakiler yaratarak, bütün çözüm perspektiflerini öldürdüğü” iddiasını ortaya koydu.
Bildiride, uluslararası toplum “etkin tepki göstermeye”, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis de diyaloğun yeniden başlaması için inisiyatif almaya çağrıldı.
EDEK de Erdoğan’ın Maraş’la ilgili açıklamasının Türk politikasının göstergesi olduğu görüşünü ortaya koyarak, “siyasi ve ekonomik önlemler alınmasının şart, Rum yönetiminin bunu yapmaya muktedir olduğu” öne sürüldü.
Açıklamada “Kıbrıs Cumhuriyeti geciktiği, durağan tavır ve korku gösterdiği sürece Türkiye projelerinin uygulanmasına o kadar zaman tanır” denildi.