EkonomiKıbrısManşetSiyaset

Bu plansızlık hepimizi tüketiyor

Bu şekilde plansız programsız ve öngörüsüz devam etmemiz halinde  önümüzdeki 2021 Aralık ayına kadar orta ve küçük ölçekli olan birçok  işletmeyi kaybetmekle karşı karşıya kalabiliriz..

Devlet yönetimi içinde siyaset ile makam sahibi olan ve  yönetici kademesinde yer alan öngörü yoksunu, vizyon sahibi olmamış insanların  beceriksizliği ve plansızlığı nedeniyle başlayan  “kamu-özel” ayrışımı bugün iyice hissedilir duruma geldi.

Ve maalesef aynı coğrafya içinde ayakta kalma mücadelesi veren  sektörleri de karşı karşıya getirdi.

Devlet çok üzgünüm ama özel sektör ve emekçisini yok saydı, görmezden geldi. Hatta sadece kamudan ve çalışanından mesulmüş gibi davrandı.

Maalesef bu tek yanlı anlayışın bir sonucu olarak da bugün özel sektör kendi kaderine terk edildi!

Malumunuz olduğu üzere özel sektör uzun zamandır hükümete çağrı yapıyor ve diyor ki; gelin birçok şeyi birlikte planlayalım ve sürdürülebilir bir sistem kurup kendimize hareket alanı yaratalım, zira mevcut şekliyle var olan düzen içinde birer ikişer tükeniyoruz!

Peki bu çağrıyı duyan oldu mu?

Maalesef kimse duymuyor.

Oysa istenen şey sistemdi.

Sistemsizlik hayatımızın her alanına sirayet etmiş durumdadır.

Bu vizyonsuzluk içinde  günü kurtarmaya yönelik el yordamı ile üretilen kararlarla önümüzü görmemiz artık mümkün değildir.

Devleti yönetenlerin de bunun idraki içinde olmalarını çok arzu ederdim.

Lakin görüyorum ve yaşadıklarımızdan anlıyorum ki zerre kadar umurlarında değiliz.

Özellikle ikinci dalga pandemi sürecinde hükümet ortaklarının ve mensuplarının açıklamalarını gördüğüm zaman bunu çok daha iyi anlayabiliyorum.

Ne pandemi ve ortaya çıkardığı sağlık konusu  ne de ekonomi kesinlikle gündemleri değil.

Hane halkının destekleneceği bir katkı veya işletmelerin ayakta kalmak için verdikleri mücadele ilgi alanlarına girmiyor.

Ne emekçi, ne işveren umurlarında değil…

Kiralar, banka borçları ve diğer borçlar  ile iyileştirmeler gündemlerini meşgul dahi etmiyor.

Tek dertleri parti kurultayı ve koltuk kavgası…

Maalesef ne yazık ki, geleneksel siyaset anlayışları dün olduğu gibi bugün de o!

Böyle bir anlayış içinde topluma ne verebilirler?

Bence hiç!

Kimse kusura bakmasın gözümü kapatıp Polyannacılık da yapmayacağım.

Birilerine yaranmak için toz pembe yalaş bulaş vıcık vıcık yağ kokan tablolar da çizmeyeceğim.

Zira her şey aleni ve çirkin bir biçimde yaşanıyor.

Her gün yüzleşiyoruz bu sistemsizlikle.

Yaşamsal öneme haiz aşı konusunda bile kronik hastalar, yaşlı insanlar,öncelikli sektörler dururken bütün bunları planlama yapmak yerine, hatırlı partilileri ve onların tanıdıklarına aşı torpili geçtiler ve aşıladılar.

Hepimizin farkında olduğu gibi kurulan azınlık hükümeti seçim hükümeti niyetine kurulup,sonradan çark etmesi nedeniyle ekonomi yönetimi de olumsuz etkilenmiştir. Dolayısıyla bu çarkları döndürecek sektör ve alanlarda da gerektiği gibi bir planlamaya gidilmediğinden mütevellit  2021 hatta 2022 yılının da kaybetme tehlikemiz vardır.

Bugün öyle anlaşılıyor ki hükümetin ehli ellerde bir ekonomi politikası mevcut değildir. Lakin bunu telafi edecek bir vizyona da sahip olmadıkları anlaşılıyor.

Oysa ki uluslararası ekonomi çevrelerini az biraz takip etseler, uzmanlara kulak verseler ve ortaya çıkan verileri inceleyecek bir sistem kursalar Eylül 2021 den itibaren küresel ölçekte  ekonomide hızlı gelişmeler yaşanacağını ve bu yönde bir hazırlığın yapılması gerektiğini anlayacaklar..

Bunun için yapılması gerekenler bellidir.

Bu kapsamda her şeyden önce işletmelerin ayakta kalabilmeleri için dayanıklılık kapasitelerini artıracak devlet desteğinin  sağlanması gerekir.

Peki var mı böyle bir hazırlık?

Yok..

İşletmeler ayakta kalabilmek için 40 takla atıyor.

Binlerce işyeri kapandı.

On binlerce insan işsiz kaldı.

Peki devlet ne yaptı?

Sadece seyretti!

Fakat gelen tehlikenin farkında bile değiller.

Ya da bilerek ülkeyi birilerinin tekeline bırakmayı hedefliyorlar.

Bir düşünün bakalım, Kuzey Kıbrıs gibi bütçesi sürekli açık veren ve Türkiye ile protokollere dayalı anlaşmalar yaparak ülkeye ancak yarım yamalak yatırım yapabilen bir ülkenin tekele teslim olması sadece ekonomik hayatı değil demokratik yaşamı da risk altına alır.

Kaldı ki bugün içinde bulunduğumuz durumda kendi kendine yetmeyen  bir devlet hazinesinin varlığı gerçekliğinde bu tehlike daha da çok hissedilir.

Yeni dünya düzeni içinde birçok alanda olduğu gibi turizmde de  haliyle  yeni kurallar belirleniyor, örneğin Güney Kıbrıs çift aşıyla, turist kabul edecek, Türkiye aşı şartı olmadan turist kabul etmeye hazırlanıyor, Yunanistan kapalı devre turizm için hazırlıklar yapıyor, bütün bunların getirileri,götürüleri tartışılıyor, bilim kurulları ayrı tartışıyor, ekonomi uzmanları ayrı değerlendirmeler yapıyor..

Peki bizde durum ne?

Kim neyi planlıyor?

Var mı bunu gören, duyan, hissedebilen!

Sanmıyorum..

Hoş bu  şekilde plansız programsız ve öngörüsüz devam etmemiz halinde  önümüzdeki 2021 Aralık ayına kadar orta ve küçük ölçekli olan birçok  işletmeyi kaybetmekle karşı karşıya kalabiliriz..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu