ÇevreKıbrısManşet

Çevre Mühendisleri Odası’ndan Dünya Çevre Günü açıklaması

Çevre Mühendisleri Odası, ülkede çevre konusundaki umursamazlığı ve vurdumduymazlığı ortadan kaldırmak için bir dizi öneride bulundu.

Çevre Mühendisleri Odası, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.

Yönetim Kurulu adına Başkan Sibel Paralik imzasıyla yayımlanan “Bu umursamazlık ve vurdumduymazlık neden?” konulu açıklamada, dünyadaki uygulamaların aksine Kıbrıs’ta “çevrenin hiç bir önem arz etmediği faaliyetlere ve uygulamalara tanık olunduğu” savunuldu.

Açıklamada, ivedi çözüm gerektiren ve elzem olan hiçbir çevresel konunun Meclis’te gündeme alınmadığı  ve Türkiye ile imzalanan protokolde bu konulara hiçbir bütçe ayrılmadığı da vurgulandı.

Açıklamada, “Ülkemizde mevcut uygulamaların değiştirilmesi, çevre konusunda hem vatandaş hem yönetici hem bürokrat seviyesindeki bu umursamazlığı ve vurdumduymazlığı ortadan kaldırmak ancak çevre konularında eğitimin ve öğretimin ülkemiz özelinde etkinleştirilmesi, bütçelerin ve ekonomik protokollerin yeşillendirilmesi, teşviklendirilecek yeşil yatırımların önceliklendirilerek önünün açılması ile gerçekleşebilir.” denildi.

Çevre Mühendisleri Odası’ndan yapılan açıklama şöyle:

“Bugün 1972 de Birleşmiş Milletler Stokholm Konferansı’nda ÇEVRE için başlatılmış global bir kampanyanın 50. Yılı. Amaç ise çevre ile ilgili bilgi ve bilinci artırmak ve çevresel konularda aksiyon alınmasını desteklemek.

Her sene 100’den fazla ülkede ve farklı tema ile kutlanmakta olan Dünya Çevre günü bu sene İsveç’te ve “Doğa” teması ile kutlanıyor. Hem Dünya’daki doğal yaşamı, hem de insan gelişimini destekleyen başlıca altyapıların doğada var olması konusu işleniyor.

Dünya’da çevre konularında artan hassasiyetler, yasal düzenlemeleri, yeni aksiyon planlarını, yeni gelişen kavramları da birlikte getiriyor. “Avrupa Yeşil Düzeni”, ormanların ve denizlerin kirletilmesinin, iklim değişikliğinin, yok olan habitatların ve yok olan canlı türlerinin önüne geçmek için 2019 yılından beridir kabul görmüş bir kavramdır. AB’de, ekonomik büyümenin kaynak kullanımından ayrıldığı, kaynak kullanımında en üst verimliliğin amaçlandığı ve tekrar kullanımın etkinleştirildiği rekabetçi bir ekonomi yaratmak isteyen yeni bir büyüme stratejisidir.

Bu bağlamda, yeşil finans ve yeşil yatırımlar ön plana çıkarken, iklim değişikliği ile mücadele, sürdürülebilir yatırımlar, zararlı sübvansiyonların kaldırılması konularında uygulamalar yapıldı.

Bizim toplumumuzda ise ne yazık ki çevrenin hiç bir önem arz etmediği faaliyetlere ve uygulamalara tanık olduk. Öyle ki; iş araçlarının pervasızca kaplumbağa yumurtlama alanlarında kazı çalışması yapmasını, arabalardan atılan ambalaj şişelerini, dere yataklarına savrulan ölü hayvanları ve dökülen çeşitli inşaat atıklarını izledik, birikmiş ve çürümüş çöp kokularını duyduk, atık sudan kirlenen denilerimize girmeye çekindik, yanan ormanlarımızı, birçok çevresel ve kültürel değerimizin hunharca katledilmesini izledik!

Bunlarla birlikte, toplumumuzdaki ivedi çözüm gerektiren ve elzem olan hiçbir çevresel konunun mecliste gündeme alınmadığı gibi, Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan ekonomik pakette bu konulara hiçbir bütçe ayrılmadığını da üzülerek gördük. Ülkemizde mevcut uygulamaların değiştirilmesi, çevre konusunda hem vatandaş hem yönetici hem bürokrat seviyesindeki bu umursamazlığı ve vurdumduymazlığı ortadan kaldırmak ancak çevre konularında eğitimin ve öğretimin ülkemiz özelinde etkinleştirilmesi, bütçelerin ve ekonomik protokollerin yeşillendirilmesi, teşviklendirilecek yeşil yatırımların önceliklendirilerek önünün açılması ile gerçekleşebilir. Ayrıca toplumumuzun sağlıklı bir şekilde sürdürülebilirliğini sağlayabilmek adına çevresel hususlar ve riskler gözetilerek kısa, orta ve uzun vadeli planlar yapılmalı ve bu kapsamda, çevresel seferberlik başlatılarak her alanda çevreyi gözetmeliyiz. “

Diğer Haberler

Başa dön tuşu