KıbrısManşetSiyaset

Dibe doğru hızlı gidiş!

Tabii ki bir tek sebebim var; KKTC’de yapılan açıklamaların “özellikle ekonomik anlamda” ne kadar gereksiz ve “havaya sıkılma” şeklinde olduğunu aktarabilmek için... -*-*-

Bu salgın bu sene bitmez!

Görüntü öyle!

İngiltere, “açıldık, asla bir daha kapanmayız, Haziran sonu bu iş biter” dedi; şimdi yeni bir varyant nedeniyle “gecikme olacak bu kesin” deniyor…

Dünkü The Guardian gazetesinin manşetinde bu haber vardı…

-*-*-

Bu arada Türkiye’de durumun “iyiye gittiği” haberleri var ama bunun da garantisi olmadığı gibi, resmi açıklamalar güvenilirliğini o kadar yitirdi ki, kimse ne olacağını bilemiyor.

-*-*-

Şimdilik olayı en iyi yöneten İspanya gibi duruyor…

Güney Kıbrıs, Portekiz ve Malta’nın da “fena gitmediği” kaydediliyor ama Hindistan, Brezilya, Türkiye, Amerika ve hatta Japonya çok ciddi sıkıntı yaşıyor…

-*-*-

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, salgını en başarılı şekilde yönetmeyi başaran ülkelerin en başında Yeni Zelanda geliyor ama yine The Guardian’ın haber yorumuna göre, “sınırlarını kapalı tutmayı ne kadar daha başaracak?”

-*-*-

Bunları neden örnekliyorum?

Tabii ki bir tek sebebim var; KKTC’de yapılan açıklamaların “özellikle ekonomik anlamda” ne kadar gereksiz ve “havaya sıkılma” şeklinde olduğunu aktarabilmek için…

-*-*-

Dünya’da hala ciddi bir belirsizlik söz konusudur…

Ve bu belirsizlik, KKTC’de daha vahim sonuçlar doğurabilecek potansiyele sahiptir…

-*-*-

Neden mi?

Türkiye bir süre hem de uzunca bir süre daha açılmaz veya açılamazsa; Güney Kıbrıs ise bize doğru olan kapılarına “açmazsa”; sıkıntının ne olduğunu veya olacağını anlatmama bilmem gerek olur mu?

-*-*-

“Gelsin Ankaralı kurtarsın bizi” diyeceğim ama o da dizilerde oluyor daha çok!

Bilmem anlatabildim mi?

-*-*-

Kısacası, “şöyle açılacağız, böyle açılacağız, şunu yapacağız, turizmde adım atacağız, iki aşı, üç PCR kurtaracağız” gibi söylemler; ne yazık ki “dışa bağımlılık” aşılamadığı sürece, boşuna sarf edilmiş tahminlerdir!

-*-*-

Kendi hesabımızı yapamıyoruz!

Bize ait “uluslararası kapımız” yok…

Dünya’nın en iyi havaalanını yapmamız; Mesarya’nın ova yollarında her çiftçiye bir adet Formula 1 otomobili hediye etmemiz gibi bir şeydir!

-*-*-

İyi niyetle çalıştığından emin olduğum Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu diyor ki, “İlk izlenimler, Haziran açılımı için gayet olumlu”…

THY’nin İngiltere’ye uçuşları durdurması mı?

Durdurmak zorunda kalması mı?

Maraş açılımları nedeniyle Rum Yönetimi’nin “geçişlerdeki” mızırlık dozajını yükseltmesi mi?

-*-*-

KKTC’ye Türkiye’den veya Türkiye üzerinden turist gelecekse; şu andaki salgın koşulları 15 gün sonrasında ortadan kalkacak diye mi hesaplıyoruz?

Eğer böyle bir hesaplama yapan varsa, “ya Allah’la doğrudan teması var, bir şeyler biliyor ya da hiç bir şey bilmiyor” demektir; üzgünüm!

-*-*-

Kısacası sevgili dostlar; oturup çok ciddi şekilde hesaplamak lazım…

“Daha önce de defalarca yazdık, uyardık” demek gibi bir salaklığa girecek değilim ama “her hangi bir ekonomik plan yapma yeteneği veya yetkisi olmayan KKTC’nin şu anda ‘laf üretmek’ dışında ‘elleri yüce Allah’a açıp dua etmek ve beklemek!’ dışında hiç bir şey ortaya koyabilmesi mümkün değildir.

-*-*-

Ya da, siyasi çözüm!

Evet, siyasi çözüm…

Toptan mümkün değildir de, Kudret Özersay ağzını yırtacak; ne olur dinleyin…

Adım adım, parça parça bir şeyler yapmak lazım…

Kapılar açılmalı, kontrollü de olsa geçişler başlamalı mesela…

-*-*-

Salgın tüm Dünya’da hala devam ediyor…

Bir takım “bitiş” tarihleri havada dolaşıyor ama en etkili ve de en yetkili bilim insanları dahi kesin bir şey söyleyemiyor…

-*-*-

Ve özel durumumuzdan ötürü, bütün Dünya’da, haliyle en sıkıntılı ekonomilerden biri de KKTC’ninki oluyor…

Dizi filmle, miktarı yıllardır net olarak açıklanamayan, daha çok propagandik görüntü teşkil eden maddi yardım veya katkılarla, çullisine yönetim şekliyle, UBP’deki genel başkanlık kavgasıyla, YDP’deki parçalanmışlıkla, belirsizlikle ve de hepsinden tehlikelisi bir yandan hamaset öte yandan münaffıklıkla bu iş yürümeyecek!

-*-*-

Çok ciddi bir şekilde, kimseyi dışlamadan, en iyi ben bilirim, ben yaparım demeden, herkesi dinleyerek, oturup konuşmak lazım…

“Para” veya “Sermaye” getirecek konular belirlenmeli; oraya odaklanılmalı ve asla o kaynaklar kaybedilmemeli…

Aksi takdirde, gidişat dibe doğru çakılma yönündedir!

Diğer Haberler

Başa dön tuşu