DünyaFutbolManşetSpor

Futbolda performansın şifreleri

Oyun okuma mı? Geçiniz! İstediğiniz kadar oyunu roman gibi okumaya çalışın. En önce en az rakip kadar temel motorik özellikleriniz müsabakaya yeterli değilse, hemencecik orda cezayı keserler

Peşinen söyleyelim; Futbolda bloklar arası yoktur. Futbol artık tek blok oynanır. Ön libero filan da yoktur. Anca gömülü veya geriye yaslanmış orta saha oyuncuları vardır. 4-2-3-1 de sistem değil, sisteme giden yolda amaca hizmet edecek bir diziliş veya kurgudur. Sistem mi? Soldan atak yerken sağdan hücum başlatma operasyonu ve/veya topala oynama yüzdesini yüksek tutma veya topun yanında rakip takımdan her zaman bir fazla oyuncuyla topa pres yapma bir sistemdir mesela.

Başka? Oyun zekâsıyla bir bakışta kırk metre boyunda ve de tek blok oynayan takımının tüm alanlarına hâkim, her daim topun yanında rakipten bir fazla oyuncu bulunduran, azami riskle tüm savunma ve hücum prensiplerini merkeze başarıyla yansıtan, rakibine saygı duyan ve onu çok iyi analiz eden, özellikle uçta rakibi ısıran, boğan ve ritmini düşüren, topla oynama yüzdesini yüksek tutan, yan top temposunu çok iyi ayarlayan, enerjisini özellikle ikinci devrede de aynı tempoda kalmak için ekonomik kullanan, doğru koşular yaptıran, boş alanları çok iyi dolduran, şut tercihlerinde başarılı, sürekli olarak dikine oynamayı kollayan, demeçleriyle rakibin motivasyonunu düşüren, yıldız oyuncuyu yönetmede başarılı ve de son olarak da hakemlere ayarlı ve de etkili raconlar kesebilen bir teknik insan görmek isteriz. Böyle olunca zaten Jorge Jesus oluyorsunuz.

Oyun okuma mı? Geçiniz! İstediğiniz kadar oyunu roman gibi okumaya çalışın. En önce en az rakip kadar temel motorik özellikleriniz müsabakaya yeterli değilse, hemencecik orda cezayı keserler. E grup veya takım taktiği mi? E olacak o kadar. Onu artık kahvedeki Mehmet Efendi veya Con bile bilir. O yüzden futboldan anlarım geyiğini geçiniz a dostlar.

Neyse, teknik direktör Guus Hiddink verdiği bir demeçte; “Herkesin bir kapasitesi vardır ve onu dikkate almak zorundasınız. Tabi ki oyuncuları geliştirmeye çalışırım. Ama o da bir yere kadardır. Eğer öğrenmeye açıksa elimden geleni yaparım. Ama sınırları belliyse, o sınırlar içerisinde hareket ederim” demiş. İlgili satırları okurken bizim ligimiz aklıma geldi ister istemez. WM Kurgusu/Dizilişi (sistem değil) yerini 90’lı yılların başından itibaren bildik 3-5-2’ye bıraktı. Millet futbolu ‘dörtlü alan savunması’ ile oynarken gerek medyanın, gerekse camiaların kanun hükmündeki kararname şeklindeki tabuları sayesinde eşleşmeli savunmadan bir türlü vazgeçemedik sonrasında (ki büyük kulüpler artık üçlü alan yapmakta).

Alan savunması ile ilgili yorumlar sayesinde de futbolcu dostlar ve teknik adamlar konu ile ilgili öğrenilmiş yetersizliği veya öğretilmiş çaresizliği sapına kadar yaşadılar ama yavaş yavaş dörtlü alan’a geçtik. Süleyman Demirel bir konuşmasında “Üç ayda kabak bile yetişmez” demişti. Hemfikiriz! Gün gelecek dörtlü alan savunması önünde istediğimiz dizilişi uygulayacağız. Tabi isterseniz tek forvetli Diamond Sistem’i, isterseniz de Total Sistem’e dayalı tek bloklu bir kurguyu seçersiniz.

Bunun yanında hücumda ve buna karşılık top kaybı esnasında alınacak savunma pozisyonu için bireysel, grup ve takım taktiği şart. Tabiî bu senaryo için fiziksel, bilişsel ve duyuşsal hazırlılık da şart. Hele hele fiziksel hazırlığınız yoksa, yüksek devirli bir rakip size hemen perişan eder.

E başka neye ihtiyaç var? Güçlü ve sürer lobici bir yönetimin sağlayacağı nakit cinsinden duygusal anlar var’ olmalı. İşte, futbolda performansın şifreleri özetle böyle. Ötesi mi? Ötesi gevezelik.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu