GenelKıbrısManşet

Hayat bildiği gibi gelir

İşte, bu değişen ve dönüşen teknolojik ve sanal âlemde herkes, toplum içerisinde etkin bir rol ve statü bulmaya çalışır. Verilen ödünler, yapılan göstermelik saygı duruşları, sahte duygu yansımaları ve var olan mahalle baskısı nedeniyle biz, biz olmaktan çıkar

“Değişmeyen tek şey değişimdir” demişti ünlü düşünür Herakleitos. Hemfikiriz ama değişim olumlu mu, yoksa olumsuz mu olacak esas mesele burada. “Ya şimdi?” merkezli birçok sorunumuz var eskiye dair. Neler mi? Özetle şöyle: *Eskiden kapı-pencere açık uyurduk, ya şimdi? *Eskiden nüfusumuz 150 bin’di, ya şimdi? *Eskiden yakıt, elektrik, su ve diğer faturalar cep yakmazdı, ya şimdi? *Eskiden yasemin kokulu bir Lefkoşamız vardı, ya şimdi? *Eskiden kredi kartı borcumuz yoktu, ya şimdi? *Eskiden bankada üç-beş kuruş mevduatımız vardı, ya şimdi?

*Eskiden güvenli sokaklarımız vardı, ya şimdi? *Eskiden kapı komşumuzu tanırdık, ya şimdi? *Eskiden bir kahvenin kırk yıllık hatırı vardı, ya şimdi? *Eskiden büyüklerin elleri öpülürdü, ya şimdi? *Eskiden her evde ulaşaımda kullanılan bir bisiklet vardı, ya şimdi? *Eskiden medya dördüncü güçtü, ya şimdi? *Eskiden Bilbay Eminoğlu Oyna GG’nin kalecisiydi, ya şimdi? *Eskiden Okan Karademir skorer bir basketbolcuydu, ya şimdi? *Eski FIFA’lı Coşkun Kutay Buba Juventus yanında bir de İspanya milli maçını yönetmişti, ya şimdi? *Eskiden Gönyeli namağlup şampiyon olurdu, ya şimdi? *Eskiden asistan kardeşimiz Gökhan Kocaçınar Oğul da sütten çıkmış bir ak kaşıktı, ya şimdi? Şimdi’ler artık değişti bildik üz’re. Durum özetle böyle sayın seyirciler.

Sezen Aksu’un da dediği gibi; “Gelsin, hayat bildiği gibi gelsin” mi? Kısmet. Neyse, Ünlü düşünür adamımız McGregor; “İnsan ne melektir, ne de şeytandır. Çevresiyle değişir, gelişir ve dönüşür” demişti vakti zamanında. Anne karnından çıkan her birey, çevresindeki değer yargıları, inanç sistemi ve yaşama biçimiyle değişir ve dönüşür. Örneğin New York’un Harlem semtinde doğan bir bebenin, suçluluk oranına uyumlu bir davranış sergilemesi kuvvetle ihtimâldir.

İşte, bu değişen ve dönüşen teknolojik ve sanal âlemde herkes, toplum içerisinde etkin bir rol ve statü bulmaya çalışır. Verilen ödünler, yapılan göstermelik saygı duruşları, sahte duygu yansımaları ve var olan mahalle baskısı nedeniyle biz, biz olmaktan çıkar.

Özetle değerli okuyucum, hayattaki bıkkınlık ve bitkinlik sürecin başladıysa hemen anne karnındaki ‘fabrika ayarlarına geri dön’ vaziyetlerine gir. Sen, sen ol ki hayattan zevk alasın. Unutma, hiç kimse seni üzemez, sen istemedikçe. Kendine değer ve önem ver. Kendini de, telefonunu da sessize al. Egzersiz ve sağlıklı beslenmeyi de ihmâl etme. Kaliteli zaman geçirmeye bak ve de hayata direnme zira hayat bidiği gibi gelir. Keyfinizce.

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu