Hükümetin istifası hiç istifa gibi değil

Azınlık hükümeti istifa etti, fakat yeni bir hükümet kuruluncaya kadar görevine devam edecek.. Bu koşullarda belirlenecek erken seçim tarihine kadar yeni bir hükümet kurulur mu?  Yani nisap sorunu yaşamayan  yeterli çoğunluğa ulaşacak bir model çıkar mı?  Elbette çıkar.

UBP-CTP ve ya da  UBP-HP ile bu mümkün… Lakin Meclisin bugünkü konjonktürü buna pek zemin oluşturmuyor.

Dolayısıyla akla mantığa uygun olan makul bir süre içinde Meclise yeni bir iradenin girmesidir.. Fakat burada sıkıntı bu sürenin nasıl işleyeceğidir. Zira mevcut hükümet kamu kaynakları üzerinden partililerine, destekçilerine menfaat sağlamaya devam ediyor.

Seçim rantı için atamaları durmuyor, vatandaşlık vermeye devam ediliyor.

Dolayısıyla böyle bir hükümetle belirlenecek seçim tarihine kadar devam etmek ciddi bir yanlış olur muhalefet adına.

Peki ne yapılabilir?

Prosedür gereği Cumhurbaşkanı ivedilikle mevcut aritmetik içinde Meclisteki siyasi partilerle görüştükten sonra hükümeti kimin nasıl kuracağına kanaat getirmesi gerekiyor. Ha bu aritmetikte yeni bir koalisyon ortaya çıkmayacağına kanaat getirirse de uzatmadan olabilecek en erken zamanda seçime gidilmesini sağlamalıdır.

Ve fakat o gün gelene kadar da istifa etmiş bir hükümetin ülkeyi yönetmesinde yaşanacak sıkıntıları da göz ardı etmemelidir Sayın Cumhurbaşkanı..

Burada ortak bir aklın ürünü olarak mevcut meclis içinde geniş tabanlı bir hükümet ya da dışarıdan geniş tabana yayılacak bir aristokrat hükümetin oluşturulması gerekiyor. Ki halkın da bu yönde bir oluşuma büyük destek vereceğini söylemek mümkündür. Sayın Cumhurbaşkanı Salı günü, yani bugün  Mecliste bulunan parti temsilcileri ve bağımsız milletvekilleri  ile hükümet kurma çalışmaları konusunda görüşmelere başlayacağını duyurdu. Bu görüşmelerin akıbeti ne olur şu anda kestirmek güç. Fakat erken bir seçime gidilecek olması  de artık kaçınılmaz görünüyor. Dolayısıyla ne olacaksa bir an evvel olmalı ve bu süreç ivedilikle ilerlemelidir. Aksi işin içinde başka hesaplar olduğu izlenimi geçerlilik kazanacaktır.

Buna mahal vermemek için Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın makamının gerektirdiği tarafsızlık ilkesine sahip çıkması gerekirken, muhalefetin de sürecin suiistimal edilmemesi için elinden gelenin fazlasını ortaya koyarak, daha aktif ve kararlı bir duruş sergileyerek hukuki yolları zorlaması toplumsal bir ihtiyaç haline geliyor.