KıbrısManşetSağlıkSiyaset

Hükümetin pandemi ve ekonomi paradoksu..

Hükümetin Sağlık Bakanlığı uhdesinde oluşturulan Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesinin tavsiyeleri  doğrultusunda kapanma süresini uzatma kararı üretmesi doğru ve yerinde bir karardır.

Kapanma süresinin uzaması haliyle reel sektör, esnaf, işçi ve nihayetinde dar gelirli aileler  açısından oldukça sıkıntılı bir süreci de beraberinde getirdi. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz koşulların dayattığı iktisadi olumsuzluklar birçok iş kolunda insanları olumsuz etkilemektedir. Bu olumsuz gidişatı bir nebze azaltmak adına hükümetin gerekli çabayı ortaya koyması ise elzemdir.

Bunun için de her şeyden önce devletin kısıtlı kaynaklarının adil bir şekilde paylaşımını öngören planlamayı derhal hayata geçirmekle yükümlü olduğunu belirtmek isterim..

Kapanma sürecinin uzman kişiler tarafından hazırlanan  bilimsel veriler gerçekliği kapsamında uzatılması elbette doğru olandır.

Bunu asla tartışmam.

Zira burada söz konusu olan halkın sağlığıdır.

Ve sağlık her şeyin üstündedir.

Dolayısıyla hükümetin Sağlık Bakanlığı uhdesinde oluşturulan Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesinin tavsiyeleri  doğrultusunda kapanma süresini uzatma kararı üretmesi doğru ve yerinde bir karardır.

Lakin bu süre zarfında doğabilecek ekonomik mağduriyetleri de en aza indirmek hükümetin sorumluluğundadır.

Malum bazı bölgeler de 3, bazı bölgelerde de ise  2 haftadır ticari faaliyet yürüten birçok işletme kapalıdır. Bu işletmelerin ticari ilişkileri kapsamında  yerine getirmeleri gereken yükümlülükleri vardır. Aynı zaman da aynı işletmelerin devlete karşı yerine getirmekle mükellef oldukları yükümlülükleri de vardır.

Ve elbette bunun yanında hizmet aldıkları çalışanlarına karşı da sorumlulukları bulunmaktadır..

Bugün ise içinde bulunduğumuz durum herkesin malumu.. Dolayısıyla faaliyetlerine zorunlu olarak ara vermek zorunda kalan ve veyahut işyerlerini kapatmak zorunda bırakılan işletme sahipleri ve çalışanlarından hiçbir şey olmamış gibi yükümlülüklerini yerine getirmesini bekleyemezsiniz. Devleti yönetenler buna seyirci kalamaz, kalmamalıdır.

Kaldı ki bugün eğer hükümet edenler bu durumu görmezden gelerek gerekli yasal düzenlemeyi gerektirecek önlemleri almakta geç kalırlarsa ya da hiç önlem almazlarsa  birçok işletme iflasa sürüklenecek.

Türkiye de yakın tarihte konkordato diye tanımlanan bir uygulama vardı..Buna göre işletmeler iflas oncesi ticari borçlarını alacaklılarla oturup mahkeme aracılığı ile  vadeye yayıyorlar.

Yani bu ne demektir?

Borçlu alacaklı tarafa borcumu ödeyeceğim borcumun arkasındayım ama sizin istediğiniz sürede ödemem mümkün değil diyor.

Bizim ülkemizde böyle bir durum yok.

Dolayısıyla birçok işletme içinde bulunduğumuz durumdan büyük hasarlar alıp çıkmakla karşı karşıya kalabilir.

Zira finansal kaynakları bundan mütevellit tükenen şirketler bu durumda işletme sahibinin veya sahiplerinin şirketlerine  para yatırması gerekiyor ki kayıp geçen haftalar şirketin mali yükümlülüklerine ekstradan bir yük bindirmesin.. Yani böyle bir durumda birçok işletme eğer o da finansal yeterlilikleri tatmin edici boyutta ise ya da banka kredisine ulaşacak durumda ise yeni baştan bir sermaye ortaya koymak zorunda olacaklar.

Bu da ne anlama geliyor?

İlgili işletmenin sahibi veya da ortaklarının yeni mali yükümlülük altına girmeleri anlamına geliyor ki bu da içinde bulunduğumuz pandemi koşullarında çok kolay bir şey değildir.

Gelin şöyle bir empati yapalım.

Bugün bir işletmeniz var, bu işletmenin çalışanları mevcut. Ve tabii ki sahibi olduğunuz işletmenin hem ticari ilişkileri içinde yerine getirmeniz  gereken sorumlulukları baki  hem de devlete karşı yerine getirmek zorunda olduğunuz ayrı ayrı yükümlülükleriniz var.. Lakin bu işletmeyi pandemi nedeniyle hükümetin aldığı karar sonrası zorunlu olarak kapatmak durumunda kaldınız. Dolayısıyla hiçbir ticari eyleminiz yok..

Fakat devlet ve yasal yükümlülükler sizden finansa dayalı sorumluluklarınızı yerine getirmenizi bekliyor.

Bu nasıl mümkün olacak?

Ticari faaliyet yapmadığınız günleri/haftaları ne zaman telafi edeceksiniz?  Ve ticari ilişkilerden doğan yükümlülüklerinizi borç/ para ilişkilerinizi nasıl yürüteceksiniz?

Kaldı ki bu durumda ki bir piyasada hemen  bir onceki gelirlere dönmenin imkan ve ihtimalinin de ortadan kalktığı bir dönemin içindeyiz..

Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman şöyle bir gerçekle yüzleşiyoruz.

Öncelikle hükümetin bu süreci birden çok etkiyi dikkate alarak yönetmesi gerekiyor ki şu

ana kadar bu başarılmış değil..

Bundandır ki maalesef bugün ülkemizde  yaratılan koşullarda ekonomik kaygılar sağlığın önüne geçmiştir.

Bu da içinde bulunduğumuz öldürücü salgın döneminin hepimiz adına en tehlikeli yanıdır.

Ve tabii ki aşı.

Bir miktar aşının Türkiye ve AB üzerinden tedariki sağlanıyor. Fakat maalesef bu yetersiz kalıyor.  Normale yakın dönüşün tek alternatifi aşı olduğuna göre bizim en kısa süre içinde aşıyı yeterli miktarda tedarik edip randımanlı ve süratli aşı kampanyalarına ihtiyacımız vardır.

Sürekli mutasyona uğrayan virüsün karşısında direncimizi artırmanın başka bir yolu yoktur.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu