KıbrısManşetSiyaset

İki ayrı devlet siyasetine destek yok

Kıbrıs Türk tarafının Türkiye destekli yeni siyaset diye ortaya attığı bu model uluslararası toplumdan destek bulmamıştır...

Avrupa Birliği ülkelerinin liderlerini bir araya getiren Avrupa Konseyi zirvesinin sonuç bildirgesinde Kıbrıs’ta çözüm modeli olarak bir kez daha iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayanan bir federal çözüm modeline destek verilirken, Maraş konusundaki hassasiyet de dikkat çekti.

Bu arada Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı görüşmede, Kıbrıs Türk tarafının yapıcı tutumunu sürdüreceğini ve güven yaratıcı önlemlere açık olduklarını Guterres’e bildirdi.

Peki Cenevre’den bu yana ne değişti?

Öyle ya Sayın Tatar Cenevre’de buna olumlu yanıt vermemişti.

Şimdi ne oldu?

O günden bugüne diplomasi devam etti.

Nitekim Cenevre’de masayı devirme  teşebbüsü sonrası hızlı değişen dengeler hiç beklenmedik bir anda Brüksel’de şimdilik istenilen raya girilmesini sağladı.. Şimdi en azından bunu biliyoruz. Önceden buna karşı da reddeden bir duruşu vardı Kıbrıslı Türk liderin.

Bununla birlikte öyle anlaşılıyor ki ikinci bir gayri resmi toplantı için tarafların ortak bir zemin

üzerinde mutabakatı söz konusu değil.

Yani şu an için böyle bir zemin yok.

Bunda kuşku yok ki en büyük etken Türkiye’nin çizdiği rotayı eksiksik izleyen Kıbrıs Türk liderliğinin tavrıdır. Bu tavırla  Rum tarafının eli daha da güçlendirmiş olup uzlaşmaz taraf görüntüsünü de üzerimize yıkmıştır.

Lakin şunu da biliyoruz ki Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üç garantöründen biri olan Türkiye destekli Kıbrıs Türk liderliği tarafından dillendiren Kıbrıs’ta iki eşit egemen devlet talebi bütünüyle çökmüştür.

Kıbrıs Türk tarafının Türkiye destekli yeni siyaset diye ortaya attığı bu model uluslararası toplumdan destek bulmamıştır.

Nitekim ABD, İngiltere, Rusya  ve Avrupa ülkelerinden de BM parametreleri çerçevesinde federasyon vurgusu yapılmıştır.

Kısacası uluslararası camia federasyon zeminini işaret etmiştir.

Von der Leyen, “AB olarak (Kıbrıs’ta) iki devletli bir çözümü asla kabul etmeyeceğiz. Bu yöndeki mesaj gönderildi. Sayın Cumhurbaşkanı’na (Erdoğan) bizzat kendim söyledim. Şimdi olumlu bir sinyal gönderme kararı kendisine kalmış durumda.” dedi.

Peki Türkiye Cumhurbaşkanı bunu reddeder ve bu yönde bir yaklaşım göstermezse ne olur?

AB yaptırımları konuşmaya başlar. AİHM davaları peş peşe gelir. Türkiye’nin Kıbrıs’ta bulunma gerekçesi meşruiyetini yitirir ve konu uluslararası hukukun dahil olacağı bir sürece evrilir.

Peki Kıbrıslı Türkler ne yapacak?

Daha da yalnız olarak çok daha ciddi ve büyük açmazlarla karşı karşıya kalacağız.

Kuzey Kıbrıs’ta yaşananlar normal bir sürecin sonuçları değildir.  Bunu bugün bilmeyen yoktur. Kuzey Kıbrıs Türkiye’nin sistemli bir şekilde uyguladığı ve buradaki otoritenin işbirliğinde hayata geçirilen nüfus politikasıyla ülkenin demografik yapısı değiştirilirken, Kıbrıslı Türklerin iradesi de etkisiz kılınıyor.. Dolayısıyla mevcut yapının korunmasına yönelik siyasal islam ve aşırı milliyetçilik akımının etkisi altında  geliştirilen politikaların devamı halinde Kıbrıslı Türklerin mevcudiyeti ciddi bir tehlike altında kalacaktır.

Cumhurbaşkanı Tatar ısrarla BM’nin Kıbrıs konusunu çok iyi bildiğini ve anladığını söylüyor. Sayın Tatar’ın atıfta bulunduğu BM ise ısrarla Kıbrıs’ta tek çözüm formülünün federasyon olduğunu söylüyor.  Allah aşkına bunda anlaşılmayacak bir şey var mı?

BM ve uluslararası toplum kararlılıkla buna vurgu yapıyor. Kıbrıs’ta iki egemen devlet formülünü reddediyor, ve federasyonu zemin olarak ortaya koyuyor. Bu kadar net.

Cumhurbaşkanı Tatar Brüksel’de BM Genel Sekreteri Antonıo Guterres ile yaptığı  görüşme sonrası ”Türkiye ve Kıbrıslı Türklere yapılan tarihi hatalar var. Ama biz mücadelemize devam ediyoruz..Doğruyu bulabilmek için, Kıbrıs’ta iki eşit egemen devletten bahsetmemiz gerekmektedir” diyor..

Fakat bu görüş sadece fikir sahibi Türkiye tarafından destekleniyor.

Ötesi yok.

Ve olmayacak da..

Öyle anlaşılıyor ki bunu bir tek SayınTatar ve onun gibi düşünenler anlamıyor. Daha doğrusu bu ısrarın sahiplerinin kişisel çıkarlarının böyle bir durumda zarar göreceğini hesap ediyorlar ve maalesef ısrarla bunu anlamamakta direniyorlar..

Peki bu kimin işine yarıyor?

En başta mevcut pozisyonlarını korumak isteyenlerin.. Rum tarafı zaten buna dünden razı

Kaybedecekleri hiçbir şey yok.

Uluslararası camianın tanıdığı ve işbirliği yaptığı tek Kıbrıs’ın meşru devletinin sahibi olmaya devam edecekler..

Türkiye ise mevcut durumun kalıcılaşması yönünde adımlar atıyor. İngiltere ve Yunanistan için hava hoş.. Geriye ne kalıyor?

Daha da yalnızlaşan Kıbrıslı Türkler.

Yani sürecin kaybedenleri…

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu