KıbrısManşetSiyaset

İşler iyi gitmiyor..

Azınlık hükümeti ortada duran sorunlara çözümler üretemiyor. Muhalefet konuşmaktan fazlasını yapmıyor

Elbette çok ciddi bir sorun ekonomideki daralma.

Bu bütün kesimleri haliyle olumsuz etkiliyor.

TL’nin istikrarsızlığı ve sürekli değer kaybetmesi Kıbrıs’ın Kuzeyini daha da çaresiz bırakıyor.

Türkiye’nin siyasi konjonktürüne bağlı oluşan istikrarsızlık beraberinde kırılgan bir yapıyı getirdi. Bunun en büyük nedenlerinden biri de dışa tümüyle bağımlı olmaktır… Bu da Türkiye’nin üretime dayalı değil de  tüketime dayalı bir ekonomi yönetimi ve programı uygulamasına zemin yaratmıştır..

Bilinen realite şudur ki, siyaset ve ekonomi ayrı kulvarlarda gibi gözükse de aslında birbiriyle ilişkilidir. Dolayısıyla siyaset ve ekonomi ayrılmaz bir bütündür..

Peki Kuzey Kıbrıs bunun tam neresinde?

Elbette en olumsuz etkilenen yerinde..

Malum kullandığımız para biriminin TL olması yanında Türkiye’ye siyasi anlamda da tam bağımlı olması, üretim ekonomisi yerine tüketim toplumu yaratılması, varolan kısıtlı kaynakların doğru kullanılmaması yanı sıra piyasanın TL üzerinden değil Sterlin, Euro ve Dolar yoğunluklu bir ekonomik yaşamı içselleştirmesi haliyle durumu daha da kötü bir hale sokuyor..

Peki devletin ekonomi politikasını  yönetenler ne yapıyor?

Açıkçası hiçbir şey.

Zira devletin ekonomi politikası yoktur.

Hal böyle olunca ekonomi yönetimi de yoktur.

Sadece günübirlik palyatif adımlarla günü kurtarmaya çalışıyorlar.

Bu siyasi yaklaşım doğal olarak halka güven vermiyor.

Ve bu güvensizlik  ekonomiyi de büyük ölçüde etkisi altına alıyor.

İşte tam da bu nedenle siyasetin her gün bir yalan üzerinden halka mesaj vermek yerine tüm açıklığı ve gerçekliği  ile ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu  halka ve iş çevrelerine, kamu/özel ayrımı yapmaksızın tüm emekçilere anlayabilecekleri şekilde izah edip  çözüm alternatiflerini ortaya koymaları gerekir.

Ve fakat gerçekçi.

Yalana dolana başvurmadan.

Şimdi yaptıkları gibi insanları kandırmadan.

Altı boş ifadeler kullanmadan çözüm odaklı gerçekçi yöntemleri ortaya koymalıdırlar..

Şimdi bizim ülkemizin gerçekleri nedir?

Üretime dayalı bir ekonomi yok.

Bu bizi dışa bağımlı bir ekonomik yapıya götürdü.

Haliyle TL kullanımı bizi yoruyor.

Enflasyon ve yüksek faiz oranları belimizi büküyor..

Pandemi koşulları mevcut koşulları daha da ağırlaştırıyor.

Ülkede kullanılan para birimi TL.

Fakat TL kazanıp döviz kuru üzerinden ekonomik yaşam tesis edilmiş bizim ülkemizde..

Bu da neresinden bakarsanız bakın yaşam koşullarını olabilecek en olumsuz şekilde etkilemektedir.

Lakin buna rağmen ülkemizin yönetiminde bu anlamda sorumluluk alan kişilerin  ekonomi ve maliye yönetimlerinden somut bir plan program bugüne kadar  duymadım.

Bugün hepimiz her alanda pandemi sürecini dikkate alarak yaşantılarımıza  devam ediyoruz.

Bu gerçek doğrultusunda ekonomik yaşamı şekillendirmek zorundayız. Turizmi, yüksek öğretimi, inşaat sektörünü, gıda sektörünü, bunlara bağlı yüzlerce iş kolunu, küçük esnafı ve daha birçok iş kolunu buna göre planlamalıyız.

Daralan ekonomi herkesin hissettiği bir gerçek.

Özellikle özel sektörün olumsuz etkilendiği bu durumdan banka kredilerini ödemekte gecikme yaşaması kuvvetle muhtemel olan kişilerin bu  sıkıntılarının nasıl aşılacağı konusunda da devletin tedbirler alması gerekmektedir.

Devlet ciddiyeti her şeyden önce bunu gerektirir.

Bu yapılmadığı takdirde özel sektörde mağduriyetler yaşanması kaçınılmazdır.

Sokak çok öfkelidir.

Her gün Meclisin ve Başbakanlığın önünde bu sürecin mağdur ettiği sektörlerin eylemlerine tanıklık ediyoruz.

Azınlık hükümeti ortada duran sorunlara çözümler üretemiyor. Muhalefet konuşmaktan fazlasını yapmıyor.

Ne acıdır ki halkın oy verip vekalet verdiği tek tek seçtiği makamlar, halkın karşısına çıkmaktan kaçınıyorlar, bunun yerine Meclisin arka kapısından sıvışıp gitmeyi doğru bir yol olarak görüyorlar..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu