Ülkede çözülmeyi bekleyen birçok sorun varken yeni hükümetin, toplumun düşüncesini ifade etmesi önüne yeni engeller koyma girişimi kabul edilemezdir..
Koalisyon hükümetinin dayatmaya çalıştığı yasalara karşı CTP’nin meclisten verdiği mücadelenin süreç içinde ne kadar etkisi olacak bunu hep birlikte göreceğiz. Ve fakat bunun ötesinde yapılması gerekenler var.
Zira 40 yıldır izlenen bu siyasi anlayış biçimi bize hep aynı döngüyü yaşatıyor.
Nitekim Kıbrıs’ta önümüzde duran ve yaşamsal öneme haiz bir sorun var.
Bu sorunla birlikte Kıbrıs’ın kuzey yarısında hüküm süren ve Kıbrıslı Türkleri her gün biraz daha gerileten bir anlayış söz konusu.
Dolayısıyla her iki sahada da amansız bir mücadele verme ihtiyacı hasıl oluyor..
Lakin şunu da önümüze koymak durumundayız ki; bugün Kıbrıslı Türkleri temsil eden siyasi kanat olan Cumhuriyet Meclisindeki yapı meşruiyetini sorgulatmaktadır. Muhalefetin Meclis meşrudur iddiasının aksine, Mecliste oluşan yapı bu iddiayı çürütmektedir. Haliyle verilecek mücadelenin Yapılacak eylemlerin Meclis dışında da örgütlenerek uluslararası toplumun dikkatini çekecek nitelikte hayat bulması gerekiyor.
Kıbrıs’ın kuzey yarısında ekonomik sebeplerle yaşamı olumsuz etkileyen bir konjonktür var. Bununla birlikte Kıbrıslı Türklerin demokrasi anlayışını ve özgürlüklerini bloke etmeye yönelen bir anlayış gelişti. Bu anlayışın ısrarla reform adı altında kamufle edilerek hayata geçirilmesini bekleyenlerin olduğu da sır değil. Nitekim insanlar geçim derdindeyken, her gün zamlar altında ezilirken ülkeyi yönetenlerin hayatı iyileştirmek, alım gücünü korumak için uğraşmak yerine hoşnutsuzsun, soğuksun gibi yasa çıkarmak üzerinde yoğunlaşan bir hükümetin bu ülkeye bir katkı sağlayacağına zerre kadar inanmıyorum.
Asıl konu şu ki eğer bu yasa tasarıları geçerse ki umarım hükümet bu hataya düşmez, ülkede nefes alamayacak duruma geleceğiz. Hükümetin bu yönde bir geri adım atmasını sağlayacak eylemleri sokakta “ eğlenmeye geldik, çok eğleniyoruz” tarzındaki bir anlayışla geri püskürtmek mümkün değildir.
