KıbrısManşetToplum

Kıbrıs Vakıflar İdaresi “Sultan II. Abdülhamit Devri Kıbrıs Haritaları” adlı çalışmayı yayımladı

Kıbrıs Vakfılar İdaresi (KVİ), geçmişe ışık tutan “Sultan II. Abdülhamit Devri Kıbrıs Haritaları” adlı çalışmayı yayımladı

Kıbrıs Vakfılar İdaresi (KVİ), geçmişe ışık tutan “Sultan II. Abdülhamit Devri Kıbrıs Haritaları” adlı çalışmayı yayımladı.

Kıbrıs Vakıflar İdaresi’nden yapılan yazılı açıklamaya göre, “Sultan II. Abdülhamit Devri Kıbrıs Haritaları” adlı çalışmayı yayımlayan KVİ, konuyla ilgili haritaları ve değerlendirme kitabını Kıbrıs Türk halkının bilgisine sundu.

Prof. Dr. Soyalp Tamçelik ve Mustafa Kemal Kasapoğlu’nun yayına hazırladığı haritalarla ve değerlendirme kitabıyla Kıbrıs Türk kültür tarihine bir eser daha kazandırıldı.

Açıklamada, 1878 yılında yapılan ve ilk kez ortaya çıkartılan Kıbrıs haritalarının çeşitli boyutlardaki 27 haritanın birleştirilmesiyle 15 bağımsız haritanın elde edildiğini ve bunların değerlendirilmesiyle ilgili kitabın yayımlandığı belirtildi.

Tamamı el yapımı olan bu haritaların Kıbrıs’ın İngiltere’ye devredildiği 1878’de çizildiğinin anlaşıldığı kaydedilen açıklamada, haritaların gerçeğe birebir uygun olmasının, bu haritaların bilimsel değerini artırdığı ifade edildi.

Bu yönüyle haritaların fetihten sonra yapılmış en ayrıntılı ve bilimsel ölçütlere uygun en iyi haritalar olduğunun gösterildiği kaydedilen açıklamada, çizilen su yolları, bentler, askerî binalar, deniz ve karayolları, doğal limanlar, yeraltı zenginlikleri, istihkam mevkileri ve imar faaliyetlerinin resmedildiği belirtildi.

Bu haritalarda köprü ve resmi daireler, askerî yapıların konumları, yerleşim merkezleri ve Lefkoşa surlar içi bölgesinin ayrıntılı çizimlerinin bulunduğu kaydedilen açıklamada, başta Lefkoşa olmak üzere kent dokusunun niteliği, yerleşim birimlerinin, pazar yerlerinin, mezarlıkların, dinî mekânların, tarıma uygun arazilerin, ticarî, mülkî ve idarî kurumların güne konumunun belirtildiği vurgulandı.

Bu haritalardan coğrafyacıların yanı sıra tarihçiler, mimarlar, şehir planlamacıları, yerel yöneticiler, mülkî-idarî amirler, sosyal bilimciler, öğretmenler, akademisyenler, turist rehberleri vb. meslek gruplarının istifade edebileceği ifade edilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Buna göre çalışmada tespit edilenler şu şekilde sıralanabilir: Sultan II. Abdülhamit’in Kıbrıs haritalarıyla Gaydura, Kalopsida ve Prasyo köylerindeki evlerin ve mandıraların durumu tespit edilmiş, hayvancılık, ziraat ve üretim kültürüne ilişkin verilere ulaşılabilmiş, Kalopsida Ovası’nın bitki örtüsünün zengin olduğu görülmüş, buna ek olarak Kanlı Dere’nin bu ovayı sulayıp tarıma elverişli kıldığı, köylerin birbiriyle ve diğer kaza merkezleriyle yol bağlantısının olduğu, Ada’da canlı bir iktisadî ünitenin var olduğu, Lefkoşa’da surlar içinde kurulan Buğday ve Un Pazarı’ndan, buğday, arpa, çavdar, mısır, vb. hububatın satıldığı, Hayvan Pazarı’ndan keçi, koyun, vb. küçükbaş, inek, öküz, eşek, katır, vb. büyükbaş hayvanların el değiştirdiği, Büyük Pazar ile çeşitli zahire, ev eşyası ve kişisel ihtiyaçların karşılandığı, dokuma elbise, ayakkabı, vb. eşyaların tüketici ile buluştuğu, değerli eşya ve mücevherlerin alınıp satıldığı Bedesten’le de Lefkoşa’nın ve Ada’nın varlıklı kesiminin temel ve lüks ihtiyaçlarının karşılandığı yerler olarak değerlendirildiği tespit edilmiştir. Balık Pazarı’yla da balıkçıların küçük teknelerle avladıkları balıkları, Lefkoşa’ya getirip, pazarlarda sattıkları da görülmüştür.”

İfade edilen bütün pazar yerlerinin Lefkoşa’nın surlar içi bölgesinin merkezinde olması, pazar alanının yaklaşık 500 m2’ye tekabül etmesi ve Arabacılar Caddesi’ne yakın bir bölgede konumlanmasının, ticareti daha da yoğunlaştırıcı bir etki yaptığının anlaşıldığına dikkat çekilen açıklamada, elde edilen ticarî emtianın pazar yerlerine getirilmesine veya buradan tüketiciye satılmasına at arabalarının (garrotsa) büyük hizmet ettiği kaydedildi.

Bu arabaların dizildiği Arabacılar Caddesi’nin, Lefkoşa’nın en gözde yeri ve hareketli mekânlarından biri olduğu ifade edilen açıklamada, Sultan II. Abdülhamit’in haritalarında Lefkoşa için ayırt edilebilecek başlıca unsurun, şehrin idarî dinî ve ticarî faaliyetlerinin ve bunlarla ilgili alanların birbiri içine geçmesi gösterildi.

Bu durumun, şehrin canlılığını ve insan topluluklarının birbirine entegre olmasını beraberinde getirdiği vurgulanan açıklamada, Lefkoşa için kalbî şehir demenin mümkün olduğu ve Lefkoşa’yla ilgili haritalarda işaretlenen yapıların pek çoğunun devlet daireleri, konakları, resmi ve önemli yapıları, dinî mabetler, su yapıları ve ibadethaneler şeklinde olduğu kaydedildi.

Haritada yolların, binaların, caddelerin, burçların, surların, vb. alanların gösterildiğine de şahit olunduğu kaydedilen açıklamada, haritalarda Lefkoşa Kazası’nın surlar içi bölgesinin ayrı bir şekilde ele alındığı, bugün Sarayönü olarak adlandırılan bu meydanın, Hükümet Meydanı olarak ifade edildiği belirtildi.

Lefkoşa’da surlar içi bölgesinde taşınmazların bulunduğu mahalle ve/veya sokaktaki evlerin konumunun doğrudan doğruya cami, rüştiye, bahçe, kilise, pazar, çeşme, kuyu, mezarlık vb. nirengi noktaları üzerinden saptanabilineceğine dikkat çekilen açıklamada, Surlar içi bölgesinde Un Pazarı’nın karşısındaki Bedesten’in konumunun, batı ekseninde törpülendiğini ve bu alanın yola verilerek küçültüldüğünü görmenin de mümkün olduğu ifade edildi.

Sultan II. Abdülhamit’in haritalarının, Lefkoşa’daki kültür varlıklarının eski konumlarının tespitinde kolaylık sağladığı gibi Balık Pazarı, Un Pazarı veya Buğday Pazarı’nın yerinin tam ve kesin olarak saptanabildiği kaydedilen açıklamada, Sultan II. Abdülhamit’in haritalarının yapıldığı dönemde, Osmanlı İmparatorluğu’nda Arap kökenli alfabe kullanıldığından haritalardaki cadde, kaza, köy vb. isimlerinin de tamamının bu alfabeyle yazılmış olduğu, ancak Yunanca kelimelerin okunuşlarının Türkçe telaffuzuyla birlikte dile getirildiğinin dikkat çektiği belirtildi.

Köy, cadde, su yolları, kara yolları, yerleşim birimleri, limanlar, tepeler, dağlar, ovalar, araziler, burunlar, çiftlikler, dereler, ormanlar, arklar, çeşmeler vb. isimlerin, Yunanca okunuşuyla, ancak Türkçe telaffuzu ile yazıldığı kaydedilen açıklamada, Kıbrıs Türk halkının kültürel hayatına ve Kıbrıs’ın tarihine değer katağı belirtilen kitabın, dünyanın birçok araştırma ve bilim merkezine, saygın kütüphanelere ve üniversitelere gönderileceği, ardından ise İngilizceye çevrilerek bilimsel literatüre kazandırılacağı vurgulandı.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu