KıbrısManşetSiyasetTürkiye

Kıralp: Doğu Akdeniz’deki durum çok daha karmaşık!

YDÜ Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevki Kıralp, Doğu Akdeniz’in hem enerji arayışlarında hem de egemenlik ve güç mücadelelerinde önemli ve gerilimli bir alan haline geldiğini ifade etti

GIYNIK ÖZEL – AHMET VAMIK

Türkiye’nin Karadeniz’de doğazgaz rezervi keşfi sonrası bölgede yaşanması beklenen gelişmelere ilişkin öngörülerini ve değerlendirmelerini GIYNIK Gazetesi ile paylaşan ve sorularımızı yanıtlayan YDÜ Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevki Kıralp, Doğu Akdeniz’in hem enerji arayışlarında hem de egemenlik ve güç mücadelelerinde önemli ve gerilimli bir alan haline geldiğini ifade etti.

Siyaset Bilimci Şevki Kıralp, Kıbrıs’taki iki tarafın, Türkiye, Yunanistan, Mısır, İsrail, Fransa ve ABD gibi pek çok devletin yanı sıra Exxon, Eni, Noble, Shell ve Total gibi pek çok şirketin Doğu Akdeniz’deki mücadelenin aktörleri halinde olduğunu kaydetti. Doç. Dr. Şevki Kıralp, Türkiye Cumhuriyeti’nin Karadeniz’de bulduğu doğalgaz rezervlerinin büyük ihtimalle Türkiye’nin kendi ihtiyaçları için kullanılacağını ve ihraç edilmesinin beklenmediğini belirtti. Bulunan doğalgazın Doğu Akdeniz’deki oyuna doğrudan ve köklü bir etki yapmasını öngörmediğini ifade eden Kıralp, Türkiye’nin Mavi Vatan politikasını uyguladığını ve bu politikanın Karadeniz’de ayrı, Akdeniz’de ayrı koşullarda uygulanmakta olduğunu söyledi.

“TÜRKİYE’NİN ENERJİDE DIŞA BAĞIMLILIĞI AZALACAK”

Kıralp, “net olan şu ki, keşfedilen doğalgaz rezervleri Türkiye’nin doğalgaz ithalatını ve enerjideki dışa bağımlılığını azaltacaktır. Türkiye’nin yıllık doğalgaz tüketimi 45-50 milyar metre küptür ve Türkiye bu miktarın tamamını dışarıdan almaktadır. Bulunan rezervler 320 milyar metre küp olduğuna göre Türkiye önümüzdeki yıllarda doğalgaz alanında dışarıya daha az bağımlı olacaktır” şeklinde konuştu.

“DOĞU AKDENİZ’DEKİ DURUM ÇOK DAHA KARMAŞIK”

Doğu Akdeniz’deki durumun Karadeniz’den çok daha karmaşık olduğunu belirten Kıralp şunları aktardı: “Doğu Akdeniz’de birbirleriyle deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması yapmamış ülkeler vardır. Örneğin Türkiye’nin Mısır ve İsrail ile böyle bir anlaşması bulunmuyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege sorunu haliyle Doğu Akdeniz’e de yansıyor. Öte yandan Kıbrıs Sorununun çözümsüzlüğü devam ettiği için Kıbrıs denizleri de büyük ölçüde ihtilaflı durumda. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’in ihtilaflı bir bölge olduğu aşikâr”. Kıralp sözlerini şöyle sürdürdü: “Doğu Akdeniz’de olduğu gibi Karadeniz’de de doğalgaz mevcut. Ancak Karadeniz’de Doğu Akdeniz’deki gerilime benzer gelişmeleri duymuyoruz. Bunun sebebi basit. Karadeniz’deki kıyıdaş ülkeler bölgedeki münhasır ekonomik bölgeleri hakkaniyetli bir biçimde paylaştılar. Türkiye’nin doğalgazı bulduğu Tuna 1 Türk münhasır ekonomik bölgesinde yer almaktadır. Tuna 1 Romanya’nın münhasır ekonomik bölgesine oldukça yakındır ancak iki ülkenin münhasır ekonomik bölgeleri net bir sınırla ayrılmaktadır ve bundan dolayı bir ihtilaf ya da gerilim söz konusu değildir.”

“ÇÖZÜM, YA DA DOĞAL GAZ İÇİN BİR ARA ÇÖZÜM ŞART”

Türkiye, Kıbrıs Türk tarafı ve Libya hükümeti bir blokta yer alırken Mısır, İsrail, Yunanistan, Kıbrıs Rum tarafı ve Fransa’nın diğer blokta yer aldığına dikkat çeken Kıralp şöyle devam etti: “Türkiye’nin Libya ile deniz yetki alanlarını sınırlandırma anlaşması var fakat Mısır ve İsrail ile yok. Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının her ikisinin de Mısır ile anlaşması var. Anlaşmaların yapılması ihtilafları çözer ancak gerekli anlaşmalar yapılmadığı müddetçe ilgili taraflar deniz hukukundan dolayı karşılıklı olarak hak sahibi olmaya devam eder, iddiaları birbirleriyle zıtlaşır ve bundan dolayı gerilim yaşanır. Dolayısıyla, Doğu Akdeniz’in huzura ulaşması için tüm ilgili tarafların birbirlerini dışlamadan uzlaşmaları ve elbette Kıbrıs Sorununun çözülmesi ya da Kıbrıs doğalgazının paylaşımına dair bir ara-çözümün bulunması gerekmektedir”.

“TEK ÇIKAR YOL; UZLAŞI”

Kıralp, deniz hukukuna göre bir ülkenin kıyılarından 370 km açığa kadar Münhasır Ekonomik Bölge ilan etme hakkı bulunduğunun, kıtasahanlığının ise 563 km’ye kadar ulaşabileceğinin altını çizdi. Kıralp sözlerini şu şekilde noktaladı: “Bırakınız 370 km’yi ve 563 km’yi, Kıbrıs ile Türkiye’nin arasındaki mesafe sadece 70 km’dir. Bu probleme uluslararası hukukun çözüm bulması da çok zor çünkü Kıbrıs Rum tarafı 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesini imzalamıştır ancak Türkiye imzalamamıştır. Yani, bu sözleşme iki devleti birden aynı sisteme bağlı hale getirmemektedir. Ayrıca, Kıbrıs denizlerindeki doğal zenginliklerde Kıbrıslı Türkler de pay sahibidir ve söz sahibi de olmalıdır. Bu tabloda Doğu Akdeniz’deki tüm ilgili tarafların ortak bir zeminde buluşup uzlaşıp anlaşmaları haricinde çıkar yol görmüyorum”.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu