KıbrısManşetSağlıkSiyaset

Kralın çıplak olduğunu herkes biliyordu

Ve nihayetinde  Sınırüstü'nde yaşananlardan hepimiz dersler çıkarmalıyız.. Sosyal devletin gereklerini daha çok konuşmalı, öneri geliştirmeli ve icraat ortaya koymalıyız

Empati yoksunu bir toplum olduk.

Bana dokunmayan yılan bin yaşa diye diye gözlerimizi kapattık, kulaklarımızı tıkadık.

Üç maymunu oynamayı seçtik etrafımızdaki onca insan bu sistemsizliğin mağduru olurken. Yaşlı bakım evinde ortaya çıkan görüntülerle hep birlikte üzüldük, kahrolduk, utandık, yerin dibine geçtik..

Vicdanı olan herkes, bu görüntülerden sonra, bu duyguların hepsini aynı anda yaşadı..

Sözün bittiği, insanlığın öldüğü,

vicdanın başını alıp gittiği bir dönem yaşıyoruz. İnsanların empati yapmaktan kaçındığı, hırsın ve egonun ortak ürünü olan kişisel çıkarların öne çıktığı toplumsal birlikteliğin giderek yok olduğu bir dönem.

Yazık… Bir avuç ülkede bu  insanlara bunu reva görenlere de Yazıklar olsun!!

Takdir edersiniz ki; burada yaşayan insanlar gökten zembil ile bu bakımevine inmediler.

Onların da bir ailesi muhakkak vardı.

O ailelere yazıklar olsun.

Elbette kimsesiz olanlar da vardı.

Burada görev yapan yönetici ve personel olanlara da yazıklar olsun.

Bu gibi yerleri denetleme yükümlülüğü olan merkezi ve yerel yönetimlere, onlara da onlarca kez yazıklar olsun.

Ve elbette ben de  dahil olmak üzere bugüne kadar bu gibi merkezlere bir kez olsun merak edip gitmeyenlere de yazıklar olsun. Olay ortaya çıkmasından sonra yüzlerce paylaşım okudum sosyal mecra alanlarında.

Öfkeli paylaşımlar..

Bende bütün bu yazılanlara ek olarak belirtmek isterim ki maalesef biz bu kadarız!

Sistemsizliğin hakim olduğu bir düzen yarattık hep birlikte.  Denetimsizlik bir yana  sorumluluk üstlenmekten kaçmaya da alıştık. Toplum olarak bugüne kadar bir şekilde geldik. Üstelik kralın çıplak olduğunu bilerek, görerek! Ve fakat patır patır dökülüyor artık bu düzen.

Onca uyarıya kulak tıkayarak baş edemediğimiz sistemin içinde yok oluyoruz birer ikişer ve aslında bu çarkın hem birer tarafı hem de mağdurları oluyoruz farkında olmadan. Kuşku yok ki ülkeyi yönetenlerin öncelikleri arasında zayıfı, yaşlıyı, güçsüzü korumak vardır. Söz konusu bakım evinin bulunduğu bölgede devlet neden yoktu sorusunun cevabını sadece burada çalışanların işine son vermekle bulamayız. Nitekim aynı oranda bu bölgede devleti temsil eden makamların da ciddi ihmalleri olduğu anlaşılıyor.

Dolayısıyla bu konunun her bir  sorumlu veyahut sorumlulardan hesap sorulmalı ve gereken yapılmalıdır.

Ve nihayetinde  Sınırüstü’nde yaşananlardan hepimiz dersler çıkarmalıyız.. Sosyal devletin gereklerini daha çok konuşmalı, öneri geliştirmeli ve icraat ortaya koymalıyız.

Bu ülkede yaşlılar, engelliler ve kendisine bakım sağlayabilecek aile yakını olmayan insanların da yaşadığı gerçeğini hepimiz idrak etmeliyiz. Devletin anayasada da belirtildiği üzere yükümlülüğü gereği, herkesin ister vatandaş olsun ister olmasın fark etmeksizin beden ve ruh sağlığı içinde yaşayabilmesini ve tıbbi bakım görmesini sağlaması esastır.

Ve fakat yaşanan bu olayda yaralar sarılırken sorumlululardan da hesap sorulmalıdır.. Başta vakıf yönetimi sorumludur. Vakıflar sorumludur, Sosyal Hizmetler Dairesi sorumludur, Çalışma bakanı sorumludur, bölgenin yerel yönetimleri de sorumludur.

Herkesin sorumlu olduğu ve kılını kıpırdatmadığı bir durum söz konusudur bu tatsız hadisede.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu