KıbrısManşetSağlıkSiyaset

Neresinden tutsak elimizde kalıyor..

Bugün pandeminin belini kırmak ve normale yakın bir yaşama dönmek için tek bir aşıya bile ihtiyacımız varken böylesi bir ihmal nasıl yaşanabilir?

GIYNIK Gazetesi çok konuşulacak ve üzerinde hepimizin çok düşüneceği bir haber yayınladı önceki gün.

Haber şöyle: “Dünya’da bir çok  ülke aşı bulmak için adeta birbiriyle yarışırken, biz KKTC olarak, gönderilen aşıyı teslim alabilmek için sınır kapısına gümrük memuru dahi göndermeye tenezzül etmedik”

Haberi görünce dehşete düştüm.

Böyle bir şey nasıl olabilir diye..

Bütün Dünya’nın aşı tedariki için yanıp tutuştuğu ve büyük mücadele verdiği bir dönemde

Cuma günü Metehan Sınır Kapısı’na Avrupa Birliği’nin Kuzey Kıbrıs’a gönderdiği 8 bin doz AstraZeneca aşısı, KKTC yetkililerine teslim edilmek üzere Metehan Sınır Kapısı’na getirilirken, o esnada sınır kapısında görevli gümrük memuru bulunmadığı için aşılar teslim alınamadı ve geri gönderildi.

Yaşanan bu hadise karşısında elbette şaşıran sadece biz olmadık.

AB yetkilileri de bu olaya çok şaşırdılar..

Bugün pandeminin belini kırmak ve normale yakın bir yaşama dönmek için tek bir aşıya bile ihtiyacımız varken böylesi bir ihmal nasıl yaşanabilir?

Elbette bunun izahı hiçbir şekilde yok.

Lakin bu ciddiyetsizliğin bir yönetim zafiyetine işaret ettiğini hepimiz biliyoruz.

Ülkenin hiç olmadığı kadar kötü yönetildiği sır değil. Hatta ülkenin yönetildiğini söylemek de zor.

Zira her şey kendi haline bırakılmış durumda.

Maalesef hükümet edenlerin öncelikleri arasında ülkeyi iyi yönetmek de yok.

Zira onların toplumun ortak paydaları dışında farklı farklı ajandaları var.

Parti yönetimlerinin mevcut pozisyonlarını korumak adına yaptıkları icraatlar var.

Nedir bu icraatlar?

Partizanca atamalar, birilerine sağlanan kıyaklar, ayrıcalıklar ve daha sayamadığım bir sürü yüzsüzlük..

Hükümet toplumu her gün biraz daha ayrıştırıyor.

Bizden olanlar, bizden olmayanlar diye.

Ve bunun gereğini de yapıyor..

Etik, ahlak, vicdan, hak, hukuk  liyakat anlamsızlaşıyor.

Şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve yazacaklarımı iyice tartarak bir karar verin bu ülkenin yurttaşları olarak..

Cumhuriyet Meclisinde hükümet mensubu bir milletvekilinin oğlu özel kalem müdürü olarak istihdam ediliyor.

Yüklü bir maaş ve özlük haklarıyla..

Peki meziyetleri nedir bu gencin?

Milletvekilinin oğlu olmak.

Parti elemanı olmak

Başka?

Başka bir meziyeti yok.

Bu düzende zaten başka meziyete de ihtiyaç yok.

Ama nasıl olur?

Bugün yüzlerce iyi eğitim almış genç, ülkeyi imkansızlıklardan dolayı terk ediyor.

Onlarcası da ülkeden ayrılmak için gün sayıyor.

Peki neden?

Bu ülkede onlara partililer kadar eşit haklar sağlanmadığı için, fırsat eşitliği verilmediği için, onların babaları milletvekili olmadığı için, onlar X bir partinin yalakalığını yapmadıkları için.

Şimdi vicdan sahibi UBP’ li dostlara sesleniyorum.

Değerli UBP’liler bu yapılan tamam mı? Doğru mu?

Sizler bu istihdamı doğru buluyor musunuz?

Vicdanlarınız bunu kaldırıyor mu?

Lütfen sizlerden rica ediyorum, bunu enine boyuna bir düşünün.

Yüzlerce insan bugün evine ekmek götürmekte iyi eğitim almış donanımlı genç iş bulamadığı için doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kalırken, partili olmaktan başka meziyeti olmayan bir milletvekili oğlunun 19 bin TL maaşla özel kalem müdürü yapılması sizleri hiç rahatsız etmiyor mu?

Ve muhalefet.

Ya da muhalefet yaptığını zanneden değerli vekiller.

Söylemden eyleme bir türlü geçemeyenlerin artık çok net ki daha fazlasını ortaya koymalarını bekliyoruz.

Çok daha etkin bir muhalefet bekliyoruz.

Bu olanlar karşısında susmayacak, parmağının arkasına saklanmayacak, iş olsun diye meclis kürsüsünde zaman kaybetmeyecek  muhalefet istiyoruz.

Kısacası gerçekten halkın sesi olmanızı bekliyoruz..

Yoksa çok şey mi istiyoruz?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu