Usanmadan bıkmadan neredeyse her on gün de bir ülkemizdeki nüfus politikasına değinmeye çalışırım, karınca kararınca..
Bu konu hepimiz için yaşamsal öneme haiz.. Zira hepimiz de birebir yaşayarak görüyoruz ki bu coğrafyayı aşan ve hatta bu coğrafyanın hiçbir anlam da kaldıramayacağı rakamlarda nüfus alıyoruz.. Bunu yaparken, hiçbir alt yapınızın olmadığını veya var olanın da uygun olmadığını ya hesaba katmıyorlar, ya da bunu bilinçli olarak göz ardı ediyorlar.. Dolayısıyla sürdürülemez olan bu durumun yakın bir gelecekte vahim sonuçlara yol açacağını öngörmemek saflık olur.
Düzenli ülkelerde, oturma izni verilenlere kurallar silsilesi uygulanır, vergiler ona göre düzenlenir. Vatandaşlık, çok özel bir kavramdır. Ona göre yasalar yapılır, haklar belirlenir, uygulamalar ciddi bir şekilde takip edilir. Hiç kimse kafasına, gücüne ve pozisyonuna göre yaşayamaz.
Bizim burada yapıldığı gibi olursa, kaos ve bundan beslenenler ortaya çıkar. Kendini o halkın üstünde görmeye başlar bu kişiler. Bunun sonucunda ülke içinde her alanda anlaşmazlıklar, güvensiz ilişkiler, yasalarla aykırı icraatlar ve buna benzer davranışlarla pişkinlikler körüklenir hoyratça. Zaten yaratılan fakirleştirme planı çerçevesinde ortaya çıkan psikoloji ile boğuşuyor ve büyük bir ayakta kalma savaşı veriyor bu halk.
Şimdi bizim halk olarak tüm bu yaratılan kaotik ortam ile mücadele etmemiz mümkün mü? Elbette değil..