
Diyetisyen Gizem Şeber; “Toplumun yarattığı zayıf olma baskısı sağlıklı kiloda bulunan kişilerde bile kilo takıntısına yol açabiliyor. Özellikle genç kızlarda ortaya çıkan bu durum, 10’lu yaşlarda başlayıp 35’li yaşlara kadar devam edebiliyor. Kişi gayet sağlıklı iken şok diyetlere, onaylanmamış zayıflama ilaçlarına, diüretiklere (idrar söktürücü ilaçlar), laksatiflere (ishal yaratan ilaçlar) yönelebiliyor. Bu durum da, gelecek yıllarda ciddi sağlık sorunlarının ortaya çıkmasını kaçınılmaz hale getirebiliyor” dedi geçen yazısında; “Obezite sadece bir sağlık sorunu olmanın ötesinde artık sosyolojik ve psikolojik de bir sorun. Özellikle obez olan kişilerde, depresyon, içine kapanma, sosyal ortamlardan uzaklaşma ve kendine güvensizlik sorunları ortaya çıkabiliyor”u da yazı sonuna eklemiş muhterem. İşte, hâl böyle olunca da ‘zayıflama isteği takıntıya dönüşüyor’.
Yağların içine düşen pardon(!) denize düşen yılana sarılır misâli her yanımız diyet listeleriyle doldu yine bu aralar. E’ee, e’eesi çok değil on beş gün sonra deniz mevsimi başlıyor, yok öyle bahar mahar havaları bizim memlekette bildik. Yine bir sabah uyanacağız ve kırlangıç sesleri eşliğinde “Yaz gelmiş” diyeceğiz. “Yo Yo Diyetleri sarmış dört bir yanımı. Ne halt edeyim” diyen biri Yo Yo Sendromu ile karşı karşıya kalacaktır; Ha bire hızlı verilen ve de yine daha çok alınan kilolara “Bi’dur yahu” diyecek olan bedenimiz derhal ‘Kıtlık Sendromu’ içerisine girecek ve daha da şişmanlamamıza neden olacaktır.
Bireye özgü olmayan, olumlu beslenme alışkanlıkları kazandırmayan ve hızlı kilo verdiren tüm uygulamalar sayesinde günü kurtarıyoruz ama yarının içerisine türlü türlü hastalıklar dahil ediyoruz. Ayda maksimum 4 kg vermek tamamdır aslında ama yaz mevsimi gelmeden abuk ve de sabuk diyetlere koşan ve bunları bir kobay gibi kendine uygulayan bireylerde sonuçlar hep aynı. Çok yazdık, yine yazalım bıkmadan usanmadan hep yazacağız; Önce tahlil işlerini halledelim ki akıntıya boşuna kürek çekmeyelim. Sonrasında temele ılımlı egzersiz koyalım. Uzmanlar önderliğinde organize edilen grup egzersizleri bu süreçte çok iyi gelecektir, yok öyle yağmur, mağmur, çamur veya soğuk zırvalamaları. Arkasına da profesyonel bir diyetisyenle kendi kendinizi kayıt altına alın.
Bu süreçte sabırlı ol a okuyucum. İnantla, inançla, sabırla ve de tüm kalbinle başaracağına inan çünkü başlamaktır aslolan. Bu yolda karşına türlü türlü dahili ve de harici unlu ve şekerli ürünler karşına çıkacaktır! Sen yine işlenmemiş olanı tüket. Unutma ki hiçbir lezzet, estetik ve sağlıktan öte değildir. California Üniversity’den Prof. Lustig, The Sunday Times gazetesindeki söyleşisini Gandhi’nin sözleriyle bitirmişti; “Önce sizi görmezden gelirler, sonra size gülerler, sonra sizinle dövüşürler, sonunda da siz galip gelirsiniz” demişti Lustig. İşte, fazla kilolarınızla aynen bu inatla savaşmaya hazır olmakta fayda var. Sabırla ve de acele etmeden.