KıbrısManşet

Prof. Dr. Mehmet Nesip Öğün, enerji krizlerinin Türkiye ve KKTC’ye etkilerini yazdı

Akdeniz Karpaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Nesip Öğün, Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı operasyonun üçüncü haftasında, Dünya’da ve bölgemizde çok farklı gelişmeleri kaleme aldı.

Akdeniz Karpaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Nesip Öğün, Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı operasyonun üçüncü haftasında, Dünya’da ve bölgemizde çok farklı gelişmeleri kaleme aldı.

Özellikle son yıllarda kendini gösteren enerji krizleri açısından konuyu değerlendiren Öğün, Türkiye ve KKTC özelinde etkileri nasıl olur, ne gibi fırsatlar gelişir noktasında değerlendirmeler yapılacağını ifade etti.

Akdeniz Karpaz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Nesip Öğün kaleme aldığı yazının tamamı şu şekilde:

Rusya’nın Ukrayna’ya yaptığı operasyonun üçüncü haftasında, Dünya’da ve bölgemizde çok farklı gelişmeler olmaktadır. Bu yazıda, özellikle son yıllarda kendini gösteren enerji krizleri açısından konu değerlendirilecek ve Türkiye ve KKTC özelinde etkileri nasıl olur, ne gibi fırsatlar gelişir noktasında değerlendirmeler yapılacaktır. 

Doğu Akdeniz’de bulunan doğal gazın Avrupa’ya taşınması amacıyla, 2020’nin Ocak ayında, İsrail, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ve Yunanistan arasında imzalanan ve Doğu Akdeniz’de bulunan diğer ülkelerin deniz yetki alanlarının dikkate alınmadan hazırlanan, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyıya sahip Türkiye’nin dahil edilmediği, Doğu Akdeniz Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (EastMed Boru Hattı), aslında Türkiye’nin Azerbeycan’la beraber başlattığı TANAP projesiyle çökmüştü. Hatırlamak gerekirse, Eastmed Boru Hattı ile Doğu Akdeniz’de bulunan gaz kaynaklarının Kıbrıs ve Girit üstünden Yunanistan’a, oradan da İtalya’ya aktarılması planlanmaktaydı. Bu yılın başlarında ABD’nin Eastmed Boru Hattı’nı desteklemiyor şeklinde yapılan açıklamalarla bu proje resmen bitmiş duruma geldi. ABD’nin projeyi desteklememesi ile ilgili resmi bir açıklama yapılmazken, bazı yorumcular projenin çok maliyetli olduğu için desteklenmediğini belirtse de asıl sebebin Türkiye’nin içinde olmadığı bir projenin Doğu Akdeniz’de hayata geçirilmesinin çok zor olacağının bilinmesidir.

Avrupa’nın özellikle de Almanya’nın enerji konusunda Rusya’ya bağımlı olduğu, bunun için alternatif kaynakların bulunması gerektiği uzun yıllardır söylenen konular arasında. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi sonucunda ve Putin’in gazı gerekirse keseriz gibi yaptığı açıklamalar konunun ne kadar hayati olduğunu da gözler önüne sermiştir. Bu kapsamda, Türkiye ve Azerbaycan tarafından geliştirilen Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP)’ın ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmıştır. TANAP,  Azerbaycan’ın Şah Deniz sahasında üretilen doğal gazın öncelikle Türkiye’ye, ardından Avrupa’ya taşınmasını amaçlayan bir boru hattı projesidir. TANAP bu şekilde, Türkiye ve Avrupa’nın enerji ihtiyacını giderecek ve Azerbaycan, Türkiye ve AB’yi birbirine yaklaştıracak ve sunduğu potansiyelle dünya enerji jeopolitiğini yeniden şekillendirecektir. 

Biraz filmi geriye sararsak, bölgede gerçekleşen önemli doğal gaz keşifleri bölgesel ve küresel dengelerin tekrardan şekillenmesinde önemli bir rol oynamakta ve bölge ülkelerinin yanı sıra Avrupa’nın enerji gereksinimini karşılama ve arz güvenliği temininde de öne çıkmaktadır. Doğu Akdeniz’de keşfedilen yer altı kaynakları incelendiğinde 3,34 trilyon metreküp doğal gaz ile 1,7 milyar varil petrolün olduğu ve bu yer altı zenginliğinin yaklaşık olarak 3 trilyon dolar olduğu hesaplanmaktadır. Sonrasında, GKRY ve Yunanistan’ın sözde münhasır ekonomik bölge (MEB) ve deniz yetki alanları haritası ilan etmeleri, Türkiye’ye ait olan deniz yetki alanlarını Yunanistan’a aitmiş gibi göstermeleri, Türkiye ve KKTC’nin de hak sahibi olduğu enerji sahalarını kendi alanlarına dahil etme çabaları bilinmektedir. Bunun yanında, ABD de dahil olmak üzere, İsrail, Yunanistan, Mısır, İtalya, Ürdün, GKRY gibi ülkeler kendi aralarında bir takım anlaşmalar yapmakta ve 1653 kilometre ile en uzun sahil şeridine sahip olan Türkiye’nin herhangi bir ortaklıkta adı geçmemektedir. Bunun devamında ise en önemli sorun da çıkarılan doğal gazın güvenilir ve ekonomik olarak Avrupa’ya taşınmasıdır. İşte bu aşamada, iki farklı yön ortaya çıkmaktadır. İlki EastMed doğal gaz boru hattıyla İsrail, GKRY, Yunanistan ve İtalya üzerinden gazın Avrupa’ya ulaştırılması, ikincisi ise gazın önce Türkiye’ye sonra da Avrupa’ya taşınmasıdır. 

Bütün bu son gelişmeler ışığında, ABD’nin EastMed projesinden desteğini çekmesi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi, jeopolitik ve jeostratejik seviyede Türkiye’yi tekrar kilit konuma getirmektedir. Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna çatışmasında çoklu diplomasi yürütmesi, uluslararası hukuku esas alarak yaptığı görüşmeler ve en son Antalya Diplomasi Formunda Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuk yapması ne kadar önemli bir ülke olduğu gerçeğini tekrar göstermiştir. İlk olarak İsrail Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’ye ziyareti, devamında Almanya ve Yunanistan Başbakanlarının ziyaretleri ve yapılan açıklamalar Türkiye’nin hem kilit pozisyonunun hem de dış politikada yürüttüğü başarılı diplomasiyi gözler önüne sermiştir. 

Bu kapsamda, önümüzdeki günlerde, Doğu Akdeniz’de hareketli günler ve saatler yaşayacağımızı söyleyebiliriz. Kıbrıs sorununun çözülmesinde iki devletli çözüm adı altında söylem değişikliğine giden Türk tarafının elinin güçlendiği bir döneme girmiş oluyoruz. Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs’ta oldu ve bittilerin olmayacağı, Türkiye ve KKTC’nin olmadığı bir denklemin çözülemeyeceği, bulunacak ve çıkarılacak gazın ise yukarıda açıkladığımız ikinci istikamet olan Türkiye’ye oradan da Avrupa’ya taşınacağı ve belki de TANAP projesi ile birleştirileceği projeleri görebiliriz.

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu