GenelGüney KıbrısManşet

Rum yönetimi ile Barış Gücü arasındaki gerilimde anlaşma polemiği

Çetinkaya Spor Kulübü’ne ait Taksim sahasının yeniden kullanılması maksadıyla sahada başlatılan çalışmalar nedeniyle, Rum yönetimi ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi ve Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart’ın arasındaki ilişkiler gerildi.

Barış Gücü, Taksim sahasındaki çalışmalar konusunda Rum yönetimi ile anlaşmaya vardıklarını, Rum yönetimi ise bu konuda herhangi bir anlaşma olmadığını, Barış Gücü’nü Rum yönetiminin “bölgedeki egemenliğini şaibeye sokmakla” suçluyor.

Haftalık Kathimerini “BM Çetinkaya Konusunda ‘Anlaştık’ Diyor” başlıklı haberinde Barış Gücü’nün, Taksim sahasındaki çalışmaların başladığı 17 Ekim günü Rum Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs masası şefine “sadece iki paragraflık bir yazı göndererek çalışmaların, anlaşıldığı gibi (as agreed) yürütüleceğini” bildirdiğini yazdı.

Rum Dışişleri Bakanlığı’nın Taksim sahasının Kıbrıs Türk tarafının kullanımına verilmesine karşı çıkmakla kalmadığını, cevap mektubu göndererek Barış Gücü’nün bir anlaşmaya atıf yapmasından şaşkınlık belirterek bu anlaşmanın ne zaman yapıldığına dair izahat istediğini yazan gazete bu durumun, Barış Gücü ile Rum yönetimi arasında uzlaşamama görüntüsü verdiğine dikkat çekti.

Bu durumun ayrıca Barış Gücü’nün ara bölgeyi kenti toprağı gibi yönetebileceği, istediğine: isterse spor faaliyetlerinde kullanılmak üzere KKTC’ye de verebileceği görüntüsü yarattığını savunan gazete edindiği bilgilere dayanarak özetle şunları yazdı:

“Barış Gücü Dışişleri Bakanlığı’na bazı genel düşünceleriyle ilgili bilgi vermiş, Lefkoşa da sahanın iki toplumlu etkinlikler için kullanılması ve güven yaratıcı önlem olarak algılanması şartıyla ve karşılık alacağı beklentisiyle olumlu yaklaşmıştı. Diplomatik kaynaklara göre anlaşma yok. Dışişleri Bakanı da Barış Gücü temsilcilerinden önerilerini yazılı sunmalarını istedi ancak bunun yerine, 17 Ekim günü iki paragraf boyutunda bir ‘anlaşıldığı gibi (as agreed) çalışmalar başladı’ denilen bir bilgilendirme yazısı gönderdi. Bunun sonucunda Dışişleri Bakanlığı, anlaşma yapıldığını kabul etmeyerek, Barış Gücü’nün kötü niyetine bağladığı çalışmaların derhal durdurulmasını ve bölgenin eski haline getirilmesini talep ettiği bir mektupla cevap verdi”

Gazete Barış Gücü’nün ara bölge konusunda sergilemeyi seçtiği bu tavrının KKTC’nin, askerî kuvvetler statü sözleşmesi (SOFA) imzalanması talebiyle alakalı olduğu yazdı, Barış Gücü’nün “Taksim sahasını KKTC’ye vermesinin” askerî kuvvetler statü sözleşmesinde ısrar etmeyip pratik bir çözümü kabul etmesi için “hapı yaldızlama çabası olarak algılandığı” yorumunu yaptı.

Stewart’ın Barış Gücü ile KKTC arasında mektup teatisi mantığında hareket edilmesini (pratik çözüm) tercih ettiğini, bunun ilişkilerin özerkleşmesine ve dolayısıyla KKTC’nin statüsünün yükselmesine neden olacağını yazan gazeteye göre, Stewart Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ile telefon görüşmesinde “pratik çözüm” hakkında bilgi verdi.

Stewart’ın, Barış Gücü’nün Mağusa ve Lefke’deki kamplarından çıkarılmaması için uygulanmak istediği pratik çözümü dinleyen Rum yönetimi gelişmelerin “yine Kıbrıs Türk tarafının lehine gelişmesinden kaygı duyuyor.”

Öte yandan Fileleftheros Kasulidis’in 13 Ekim’de RİK’e yaptığı açıklamada, uluslararası unsuru, Barış Gücü’nün KKTC ile işbirliği konusunda uluslararası unsuru ikna etmelerinin zorluğuna dikkat çektiğini yazdı.

Gazeteye göre Kasulidis BM’nin tavrı konusunda “bizi rahatsız edecek ve sahte devletin tehditlerine (Barış Gücü’nün KKTC’de dolaşımına izin vermeme) boyun eğilirse bize büyük mesele çıkaracak” dedi. “Onlara, bırakın sizi tehdit etsinler, yapmayacaklar dedim. Bana, fakat biliyorsunuz ki onlarla birlikte çalışmak istiyoruz dediler” sözleri ile de BM’nin peşinen KKTC’nin talebini yerine getirmek niyetinde olduğunu kabul etti.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu