KıbrısManşet

“Şampiyon dönüp bizi cezaevinden çıkarmayı hayal etmiş”

Altı ay boyunca cezaevinde yavrusuna hasret kalan ve oğluna sarılmayı beklerken tabutuna sarılan acılı anne Meryem Altak’ın haklı isyanı yürekleri dağladı

“Ben sonradan öğrendim Türkiye’ye şampiyon olma hayali ile gitmiş, geri dönünce bizim çıkacağımızı ümit etmiş”

“herkes enkazdan çıkıp birbirine sarılacak benim oğlum kime sarılacak diye ağlıyordum”

DEVRİM DEMİR

CEZAEVİNDE EVLAT ACISI YAŞADILAR… Altak çifti 20 yıl önce adaya geldi, ‘Kayıtsız oturum’ suçlaması ile 6 ay önce evlatlarından ve yuvalarından koparılarak cezaevine kapatıldı. Aylarca mahkemeye gidip gelen ve aleyhlerindeki suçlamayı bir türlü öğrenemeyen Mustafa-Meryem Altak çifti, cezaevinde evlat acısı yaşadı. Altı aylık tutukluluk süreçlerinde çocukları ile toplam 5 kez görüştüğünü anlatan acılı anne, “Çok özlemiştik, tutuklandıktan tam 3 buçuk ay sonra oğlumu ve kızımı gördüğüm zaman ne kadar büyüdüler demiştim” dedi. Gözündeki yaşı dindiremeyen acılı anne Meryem Altak, depremi hissettiğini ancak cezaevinde yaşadığı o çaresiz anları hayatı boyunca unutamayacağını hıçkırıklara boğularak anlattı.

KÜÇÜK OMUZLARINA BÜYÜK BİR ÖZLEM YÜKLEDİ… Görüş günlerinde hep ağladıklarını anlatan Meryem Altak, oğlu Mehmet Arif’in spora çok düşkün olduğunu anlattı. Türkiye’de havaların çok soğuk olduğunu oğlunun gitmesini istemediğini ama onun arkadaşları ile çok mutlu olduğunu anlatan anne, “Çok gitmek istedi kıramadık. Ben sonradan öğrendim Türkiye’ye şampiyon olma hayali ile gitmiş, geri dönünce bizim çıkacağımızı ümit etmiş. Öyle bir acı ki anlatamıyorum küçücük omuzlarına koca bir özlem yüklemiş. Adıyaman’a gitmeden 1 hafta önce görmüştüm, sarıldım boyumu geçmişti. Pazartesi telefon günümdü gözünü telefondan ayırma seni arayacağım demiştim şampiyon olacağını bize madalya getireceğini söyleyerek vedalaştık en son” sözlerini dile getirirken gözyaşlarına hâkim olamadı.

“OĞLUM ENKAZDA BİZ MAHKEMEDEYDİK”… Cezaevinde imkânların çok kısıtlı olmasına rağmen orada kendilerine yardımcı olanların da bulunduğunu anlatan anne, “Deprem sabahı cezaevinde herkesin yüzü değişikti. 7’de televizyon açılınca alt yazılar geçmeye başladı. Sayım biter bitmez telefon hakkım vardı koştum önce hakkımı kullanamadım sonra kızımla iletişime geçtim. Dört duvar arasında çaresizlik, klima çalışırken acaba oğlum üşür mü? Yemek yemeye çalışırken acaba aç mı susadı mı? Diye düşünürken, oğlum enkaz altındaydı ve biz yeniden mahkemeye çıkarılmıştık. Hiçbir şey öğrenemedik, Adıyaman’a gitmek için suçlamayı kabul ettik. Polis hızlıca bizi havaalanına yetiştirse de orada da zorluk çıktı ve bizi uçağa almadılar” dedi.

“SON BİR KEZ DAHA GÖREMEDİM” … Oğlunun şampiyonluğunda cezaevinde oldukları için buruk olduklarını, kaydeden anne, “Deprem sonrası çıkarılan zorluk nedeniyle gidemedik. Ben yine orada herkesin anne ve babası olacak herkes enkazdan çıkıp birbirine sarılacak benim oğlum kime sarılacak diye ağlıyordum. Çok sevdiği bir tişörtü vardı, onu orada rehber öğretmeni teşhis etti. Son teşhisi de buradaki kız kardeşi çünkü o tişörtü ile uğurlamıştı kardeşini. Her gün mezardayız, konuşunca teselli buluyoruz davanın bir an önce sonuçlanmasını dileriz” ifadelerini kullandı.

 

Diğer Haberler

Başa dön tuşu