ManşetSiyasetSpor

Sporumuzun ‘Bakanlar’ Kurulu

Sporumuzun Bakanlar Kurulu’nda temsiliyeti yok mâlum. Geçmişte vardı ama artık bu temsiliyet Elye’deki Barış Ateşi ile yandı, bitti, kül oldu. Neyse, sonuçta büyük demokrasi kararını verir. Beğenen beğenir, beğenmeyen ayrı yatar ama büyük demokrasideki milletin iradesi vûkû bulur

Sporumuzun Bakanlar Kurulu’nda temsiliyeti yok mâlum. Geçmişte vardı ama artık bu temsiliyet Elye’deki Barış Ateşi ile yandı, bitti, kül oldu. Neyse, sonuçta büyük demokrasi kararını verir. Beğenen beğenir, beğenmeyen ayrı yatar ama büyük demokrasideki milletin iradesi vûkû bulur. Demos-Kratos yani halkın iktidarı çok da tartışma kabul etmez. Egemenlik kimin? Tabiî ki de Allah’tan milletin. İşte bu egemenlik dahilinde de; “Zaman icraat zamanı hayalleri, vaatleri ve diğer projeleri gerçekleştirme zamanı” dediler ya, hade neyse!

Geçmiş CTP hükümeti, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nı ortadan kaldırmıştı ama yerine alternatif bir spor yönetim merkezi koymadı. Üzerine çalışılmış ve tüm mevzuat ile ilgili kriterleri sonlandırmış bir yönetim merkezi hazırlanmıştı. O hayalet kurum, daha araziye inmeden içerden-dışardan bertaraf edildi. Doğmadan öldürülen çocuğun adına “Ulusal Spor Konseyi, Spor Üst Kurulu, KKTC Spor Konseyi veya Koltuk Konseyi” denildi. Adı her ne halt ise; Tüm mevzuatı dünya spor teşkilatları incelenerek ve ülkemizdeki tüm spor birliklerinden görüş alınarak uzun süre yapılan çalışmalardan sonra hazırlanmıştı. Beğenen beğendi, beğenmeyen topyekün reddedip fırlatıp attı. Haa! bir kısım spor bilimci de yapılacak bir ince ayarla yeni oluşumu mükemmel buldu.

Spor eğitimi ve yönetimi çerçevesinde yapılan sohbetlerde hep söyleriz; “Spor, sadece sporculara bırakılmayacak kadar ciddi bir iş” deriz. İçerisinde ‘spor hukukçusu, finans uzmanı, toplum mühendisi, dış ilişkiler uzmanı, kamu yönetimcisi, yerel yönetimlerin temsilcisi, sivil toplum örgütlerinin temsilcisi ve spor federasyonlarının temsilcisi’ var olmalıdır. Bu bağlamda, müstakbel müsteşarın liderliğinde, ülke sporunun yönetimine yeni bir misyon ve buna bağlı çağdaş stratejik çözümleme acilen reorganize edilmelidir. Bu çerçevede Spor Dairesi Genel Yönetim Kurulu da oluşumu tam bir vitrin demokrasisi. 3 atama ve 3 seçimle (ki seçimle gelenlere kimsenin lafı olamaz) gelen üye ancak başkanı Spor Dairesi Müdürü veya Başbakan tarafından siyasi atama ile icralar gerçekleşir. Biliyoruz ki 4 her zaman 3’ü yener. Daha da tehlikelisi, oluşum her dönem şimdiki gibi bilirkişilerden oluşmayabilir. Siyasetin sporu bu olsa gerek.

Büyük demokrasi oluşumu seçimle gelmiştir. Ama artık kendi vizyonundaki spor danışmanlarından oluşacak bir ‘takımla’ İlerlemelidir. Seçimle ancak ayağınıza pranga bağlarsınız. Aksi takdirde her atakta Aristo Mantığı ile ikna etmekten yorulur ve daha da önemlisi sinirleriniz bozulur. Bu süreçte ‘gençlik’ konusu da ayni şekilde değişim ve dönüşüme tabi tutulmalıdır. Gençler, spor dünyasının hedef kitlesi içerisinde. Boykot altındaki gençliğimize artık yeni dünya fırsatları var.  Dünyadaki beş kıtada da, dünya kadar gençlik örgütü ve ortak faaliyetleri var. Bu örgütler, gençliğimiz için daha da çok yeni açılımlar yaratabilir veya yaratması için girişimler başlatılabilir.

Siyasi partiler, özel mülk değil, aksine kamusal yapılardır. Aslolan her icraat, kamunun yaşam kalitesi ve refahı içindir. Önümüzdeki günlerde sporun yönetimi konusunda parti programları dahilinde birçok gabaklar kesilecek ama unutulmasın ki ‘yönetici yetkisini devredebilir ancak sorumluluğunu devredemez’. Sporumuzun Bakanlar Kurulu’daki temsiliyeti şart. Aksinde sıkıntı büyük. Hayırlısı bakalım.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu