KıbrısManşetSiyasetSporToplum

Suç kimde?

Genellikle gazete patronları hükümetin, gazeteciler de patronun kucağında büyümeye çalışıyorlar. Patron salt gazetecilik yapmayıp devlet ihalelerine katılınca yandaş cinsinden neydi olacağı!

Gerçek olay; Gazete patronu ‘Birinci Sayfa’ toplantısının yapıldığı odaya dalar. O dönemde yok şimdiki gibi medya teknolojisi filân yok. Fotoğraflar masa üzerine saçılmış durumda. Önündeki fotoğrafı alır, inceler ve oradaki müdürlerine; “Bu fotoğrafı göbekte üç sütuna koyalım, hatta sürmanşetten verelim. Yok, yok! Bu fotoğraf direkt manşetten verilmeli diye düşünüyorum. Ne dersiniz?” diye sormuş. Orada bulunan müdürler ise ilgili fotoğrafı elden ele gezdirmişler, incelemişler ve hep bir ağızdan “Yarın manşete cuk oturur” demişler. Bunun üzerine patron ayağa kalkmış ve ilgili fotoğrafı yırtıp çöpe atmış. Arkasından da sinirli bir şekilde odayı terk etmiş “Yalaka müdürlerim” diye söylene söylene.

E’ee, n’aprsın, ekmek parası derdinde olan garibim çalışanlar patrona karşı mı geleceklerdi! Yeni Medya düzeninde olağan işler bunlar. Genellikle gazete patronları hükümetin, gazeteciler de patronun kucağında büyümeye çalışıyorlar. Patron salt gazetecilik yapmayıp devlet ihalelerine katılınca yandaş cinsinden neydi olacağı!

Ya bizim memlekette durum ne? Hapşurma nezle misâli Türkiye Modeli hâkim bizde de. Sorgulama veya itiraz mı? Pat kapı dışarı edilen gazeteci, yorumcu çok bizde de.

Fi tarihiydi; BRT’de program yapıyorduk. Konu spor turizmiydi. O dönemde de Kıbrıs Türk Hava Yolları yeni iflas etmişti. Hâl böyle olunca da fahiş uçak biletleri fiyatlarıyla spor turizminin büyümesi beklenemezdi. Bendenizin çözümünü sordular. Ben de “Bana değil, Derviş Bey’e (Dönemin Başbakanı Dr. Derviş Eroğlu’na) sorun” dedim. Hâl böyle olunca da programın son bölümü oldu dönemin BRT yöneticisi sayesinde.

Neyse, ya seve seve, ya da seve seve adama yazı yazdıran patronlar da biliriz yersen. Yurdum spor gazeteciliği mi? E’ee, o da genellikle giderek birçok kurumda değersizleştirilmekte ve yok sayılmakta! Böyle olunca da yarı zamanlı spor gazetecileri bazen Behzat Ç., bazen de Coşkun dalgalarında debelenmekte.

Hani şu meşhur Ankara polisi Behzat Ç. sorgu odasında zanlıyı sıkıştırırken; “Cinayet saatinde ner’deydin” diye sormuş. Zanlı da; “Maç seyrediyordum” deyince, “Golleri kim attı?” diye kontra bir soru sormuştu ve cevap alamayınca da zanlının tepesine binmişti. İşte, bizim de hâlimiz bu yönde! “Maçtaydım” diyen bir gariban spor gazetecisinin genellikle sadece bedeni orada. Maçın skoru ile ilgilenen çok arkadaş yok. Behzat Ç. gelse içeri atacak birçoğumuzu. Yurdum birçok spor gazetecisinin iş doyumu maalesef tükenmiş durumda. Suç kimde?

Diğer Haberler

Başa dön tuşu