EkonomiKıbrısManşetTürkiye

Türk Lirası’ndaki erime sürüyor, çareler hızla tükeniyor

Türk Lirası yılbaşından 25 Ağustos tarihine kadarki sürede Euro önünde yaklaşık %32 oranında, dolar ve sterlin önünde de yaklaşık %24 oranında değer kaybetti

Türk Lirası’nın geçtiğimiz yılın son iki ayında hızlanan değer kaybı bu yılın ilk yedi ayında da artarak sürerken, ortaya çıkan tablo her geçen gün vatandaşları ve iş çevrelerini daha fazla endişelendiriyor.

Kasım ve Aralık’taki kayıplarına rağmen 31 Aralık 2019 günü dolar 6 TL’nin, Euro 7 TL’nin, sterlin de 8 TL’nin altında alınıp-satılırken, bugünlerde dolar 8 TL’ye, Euro 9 TL’ye, sterlin de 10 TL’ye yol almayı sürdürüyor.

Yapılan hesaplamalara göre 31 Aralık 2019 günü 5.98 TL’den satılan ABD Doları 25 Ağustos itibarıyla %24.25 oranında artışla 7.43 TL’den satılıyordu.

KKTC’de vatandaşların ilk tercihi olan İngiliz Sterlini de benzer bir artış içinde. 31 Aralık’ta ülke piyasasında 7.83 TL olan 1 sterlin 25 Ağustos’ta %24.65’lik artışla 9.76 TL’yi buldu.

TL karşısında en çok değer kazanan döviz ise Euro oldu. 31 Aralık 2019’da 1 Euro 6.66 TL’den satılırken, Ağustos’un son haftasında 8.81’lik satış rakamıyla değerleniyor. Söz konusu süre içinde Euro’nun TL önündeki değer kazancı ise %32.28 oranında hesaplandı.

THE TIMES: TÜRKİYE’NİN SEÇENEKLERİ AZALIYOR

Öte yandan The Times gazetesi, TL’nin bu yıl içerisinde %20 değer kaybettiğini ve ekonomistlerin bu durumdan TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sorumlu tuttuğunu yazdı.

Gazetede yayımlanan “Türkiye’nin lirayı kurtarmak için önündeki seçenekler azalıyor” başlıklı haberde, Erdoğan’ın 2018 yılında başkanlık sisteminin ilk cumhurbaşkanı seçildiğinde 4.73 olan kurun bugün 7.30’un üzerine çıktığı belirtildi. (Söz konusu süre içinde dolar %66 oranında değer kazandı.)

Haberde, “Bir dönem ekonomik bir başarı öyküsü olarak övgü toplayan Türkiye, bir kur krizinin içine düşüyor… Ekonomistler, bu durumdan büyük oranda Erdoğan’ı sorumlu tutuyor. Tekrar seçildiği 2018’deki seçimlerle yürütmeye dair yetkilerin neredeyse tamamını kendi elinde toplayan bir dizi anayasal değişiklik de yürürlüğe girdi ve göreve başlamasından birkaç saat sonra damadını maliye bakanlığına atayarak ekonomi politikalarının da kontrolünü eline alma niyetini ortaya koydu. O tarihten bu yana Merkez Bankası’na enflasyonun artmasına, liranın da değer kaybetmesine karşın faiz indirme baskısı kuruyor” denildi.

The Times, dünyanın önde gelen yatırım bankalarından Goldman Sachs’ın yaptığı hesaplamalara göre, TC Merkez Bankası’nın kurdaki yükselişi engellemek için rezervlerinden sadece bu yıl 65 milyar dolarlık döviz satışı yaptığını belirterek, rezervlerin eridiği yönündeki haberlerin çıkmasının liradaki satışları tetiklediğini vurguladı.

The Times’ta şu yorum yapıldı:

“Türkiye’nin elinde çok fazla seçenek yok. Taze para girişi karşılığında şeffaflıkla ilgili ciddi düzenlemeler ve reformlar talep edileceğinin farkında olan Erdoğan, Uluslararası Para Fonu’na (IMF) gitmeyeceklerini açıkladı. Faiz artışı ve bunu takiben kredi sıkılaştırması da derin bir resesyona yol açacak ve Türkiye’nin büyümesinin üzerine kurulu olduğu balonun ortaya çıkmasını sağlayacak. Yeni bin yılın ilk dönemlerinde yaşanan kur krizinin ardından iktidara gelen Erdoğan, bu durumun kendisi için ne kadar ciddi siyasi sonuçlar doğuracağının çok farkında.”

Diğer Haberler

Başa dön tuşu