KıbrısManşet

Umut mu? Sadece bir isim

Sürdürülebilir bir futbol dünyamız; gerek tesisleri, gerek sporcu/hakem/antrenör eğitimi ve yeteneği, gerekse finansal yapısı ile elbette endüstriyel futbol dünyasına katılım için hazır mıyız? Hayır. Kısa zamanda hazır olur muyuz? Hayır. E mâlum altı ayda gabak bile yetişmez

Çetinkaya neden küme düştü? Neden düşmesin ki; İlk 9 haftada sıfır çeken bir takım sonrası iki haftalık yeni bir teknik insan istihdamı ve görevden alınışı. Sonrası bir hışımla yeniden toparlanma merkezli yeni bir teknik insan; Kesmedi yeniden eski/yeni bir teknik insanla düşüş ki neydi olacağı. Futbolcuların sürekli cezalı duruma düşmesi, yabancıların sürekli formsuzluğu, pandemi esnası bir grup yöneticinin müthiş ilgisizliği ve maddi imkansızlıklar dahilinde Çetinkayacılar da bu düşüşe el verince neydi olacağı! Neyse, bu konuya tekrardan geri döneceğiz.

Fi tarihinde doktora dersindeydik; Yarı zamanlı olarak Ankara Üniversitesi’nden gelip Eğitim Hukuku dersimize giren sevgili hocamız Prof. Dr. Levent Köker; “Kıbrıs Sorunu sadece kimlik sorunuyla sınırlı değildir. Kaldı ki nasıl kimlik sadece kimlikten ibâret değilse, Kıbrıs da sadece Kıbrıs’tan ibâret değildir” demişti iyi saatte olsun. Değerli hocamız külliyen ve de afili biçimde haklı. ‘Kıbrıs m? biraz Ortadoğu, biraz EOKA, biraz TMT, biraz Rum, biraz Türk, biraz Garantör Devlet, biraz Federe Devlet, biraz Akdeniz, biraz Lübnan, biraz Filistin, biraz New York, biraz Londra ve Zürih, biraz Lozan, biraz Avrupa, biraz askeri üs, biraz askeri alay, biraz Fener’in alayı,  biraz Mutlu Barış Harekâtı, biraz mutsuz savaş harekâtı, biraz Helenizm, biraz Bizans, biraz İngiliz sömürgesi, biraz Osmanlı, biraz Türkçülük, biraz Kıbrıslı, biraz Annan, biraz su, biraz doğalgaz, biraz da Birleşik Kıbrıs’ değil mi? İşte bu farklı açılımlar ve de melez yapıda ada futbolu da sürekli dönüştü. Rumlar ileri, biz de son sürat geri geri gittik. “Asla tanımayız” dedik/dediler ama bir baktık ki Kuzey’den Güney’e onlarca Türk takım geldi ve de gözlerimizin pasını silip gitti. Hele hele son kafileyi getiren uçak Türkiye’dan kalktı Yunanistan’ı teğet geçti direkt Kıbrıs’a indi. Yakında tepemizden geçip Uluslararası Lefkoşa Havalimanı’na kapak yapacaklar da haberimiz yok!

Yakın geçmişti ki hatırlarsınız; Şu anki Sertoğlu Yönetimi, futbolun eski patronları Hazreti Blatter ve de Hazreti Platini ile resmi siteye birlikte fotoğraf pozu vermişlerdi; Nerden nereye. Rahmetli Topcan’ı (ki kendi ifâdesidir) eski Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Juan Antonio Samaranch, Ahmed (Ahmet değil) Sami Bey’i arka kapıdan alıp 15 dakika dinlemişler ve yine Rumlar görmeden arka kapıdan göndermiş.

E şimdi durum ne? E hade KOP şemsiyesini filan geçtik. Özel izinle maç da kesmez bizi artık. Daha önceki Luton ve de Muton Town garagözlüklerini de geçtik. Sürdürülebilir bir futbol dünyamız; gerek tesisleri, gerek sporcu/hakem/antrenör eğitimi ve yeteneği, gerekse finansal yapısı ile elbette endüstriyel futbol dünyasına katılım için hazır mıyız? Hayır. Kısa zamanda hazır olur muyuz? Hayır. E mâlum altı ayda gabak bile yetişmez. Bundan sonra umudumuz var mı? Umudumuz Şaban da filan bir filmdi ya neyse. Son söz mü? Futbolumuzun Amiral Gemisi Çetinkaya su almaya başladıysa gün artık ağıt değil, icraat zamanıdır. Umut mu? Sadece bir isim.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu