KıbrısManşetSiyaset

Vakıf malları bal gibi de satılmış!

Vakıflar İdaresi ya da kısaca Evkaf’ın yöneticilerine göre ve de aklımın ermediği “vakıf kuralları” gereğince “bu mallar satılamaz”…

1571’de gelenler ve 1974’ten sonra gelenler…

Bu tartışma hep yapılır!

Ve gelenlerin inatla, ısrarla “Türk” oldukları söylenir ki bu söylem, ideolojik anlamda her açıdan son derece “ayrıştırıcı” ve “ırkçı” bir söylemdir.

-*-*-

Bir kere 1571’de “Türk” değil, “Osmanlı” vardı!

-*-*-

“Türk”çülük veya “Türk” olmak, 1900’lerden itibaren başlayan bir akımdı ve 1923’te kurulan “Türkiye Cumhuriyeti” devleti ile “yasal kimlik” kazandı…

-*-*-

1571’den sonra Kıbrıs’a gelenleri “Etnik temelde” ayrıma tutmak komiktir.

-*-*-

Ama “din” anlamında, gelenler arasında çok ciddi sayıda “Müslüman” olduğu belgelenmiştir…

Bunu ispat etmek için de “kağıttan” belgeye ihtiyaç bulunmamaktadır.

-*-*-

Eski haritalara bile bakmak, yeterlidir.

Mesela, bugün adına “Tatlısu” dediğimiz eski adı ile Akatu/Akanthou’da da bir “Masjid” yani “Mescid” olduğunu haritalara bakıp görebilirsiniz…

-*-*-

Bölgeden bir Rum ile tanışmıştım…

“Bu köyde eskiden cami varmış… Türkler de mi yaşardı?” diye sorduğumda, yanıtı, “Müslüman Kıbrıslılar yaşardı ama sonra ya din değiştirdiler, ya da köyden ayrıldılar” demişti…

-*-*-

Köye 1974 sonrası Türkiye’nin dört bir yanından ve Güney Kıbrıs’tan göçmenler yerleştirildi.

Akatu ya da Tatlısu’da eskiden Mescid olan yere Rumlar 1930’larda “Bandabulya” yani belediye pazarı yaptı.

-*-*-

Bir Tatlısulu kardeşimiz, eski haritalarda yeri olan Akatu Mescidi ile ilgili olarak, “Hain ve de kalleş Rum – yunan ikilisi camimizi yıkıp yerine belediye pazarı inşat etti” demişti.

Oysa bir başka iddiaya göre, mescidin sahibi olan “Evkaf”, burayı “satmıştı”…

-*-*-

Vakıf malları satılabilir mi?

Vakıflar İdaresi ya da kısaca Evkaf’ın yöneticilerine göre ve de aklımın ermediği “vakıf kuralları” gereğince “bu mallar satılamaz”…

Sordum; bilen bir hukukçu, “… Satılabilir” dedi.

-*-*-

“Sakın adımı yazma, ben bu kavgalara giremem” diye beni uyaran aynı uzman hukukçuya göre, “Nakit parayla değil ama karşılığında mülk alıp devri yapılabilir” diye açıklaması yapıldı…

-*-*-

Demek ki neymiş?

Anlayacağımız en basit ifadeyle, “Vakıf malları takas edilebilirmiş”…

-*-*-

Maraş’ta geçtiğimiz günlerde Bilal Ağa Camii’nin açılışı yapıldı…

Mevcut görüntülere bakıldığında, “Cumhurbaşkanlığı” görev süresi dolduğu zaman, TC Diyanet İşleri Başkanlığı’nda kesinlikle danışmanlık yapabilecek olan Cumhurbaşkanımız, geçtiğimiz Cuma günü o camide, TC Lefkoşa Büyükelçisi ile namaz kıldı. Allah, orada namaz kılıp dua eden herkesin dualarını kabul etsin…

-*-*-

Nereden çıktı bu Bilal Ağa Mescidi veya camisi?

Orada mıydı?

-*-*-

Evet oradaydı…

Bazı kaynaklara göre, 1813 yılında inşa edildi.

Neden inşa edildi?

Herhalde içerisinde güreş tutulsun diye değil!

Elbette bölgedeki “Mohammedan” unsurun ibadet ihtiyaçları için!

-*-*-

“Mohammedan” nedir?

İngilizler, İslam Dini mensuplarına, “Muhammed’e inananlar” diye açıklayabileceğimiz bu kelimeyle hitap ederler…

İslam Dini Peygamberi Hz. Muhammed’e inananlar, Maraş’ta bu mescidi kullanıp ibadetlerini yerine getirmiş.

-*-*-

Peki sonra ne olmuş?

Maraş’ta Osmanlı mülkü var mıydı yok muydu?

Bilal Ağa Mescidi veya camisi, “Osmanlı” mülküydü!

En az beş Mağusalı’ya sordum; “hiç haberimiz yoktu” dediler.

Evet, o cami, 1974’ten sonra kapalı tutulan Maraş’ta kalmıştı ve unutulmuştu…

-*-*-

Ayrıca, yine bazı iddialara göre, 1813’te inşa edilen bu dini mekan, 1933’te Maraşlı (aman ha, Kahraman Maraş ile karıştırmayın, Varoşa, Varosha, Famagusta, Mağusa, Ammochostoslu) bir Ermeni’ye “satıldı!”…

-*-*-

Nasıl yani?

Tıpkı Tatlısu’daki mescid gibi mi?

Evet, o mescid Akatu’lu Rum ahaliye satılmış!

Maraş’taki Bilal Ağa da bir Ermeni’ye!

-*-*-

Vakıf malı satılabilir mi satılamaz mı?

Tartışmaya gerek yok!

-*-*-

Takas edilmiştir, Kıbrıslı deyişiyle “uygun bir şeylere trampa edilmiştir”!!!

-*-*-

Hukuk ne derse o!

Evkaf bu konuda uluslararası mahkemelere mi başvurmuş?

Evet vurmuş!

Sonucu beklemek kesinlikle şarttır ama şahsi inancım, bu konuda “pek umutlu” olmamamız gerektiği yönündedir!

-*-*-

Asıl yapılması gereken; gerçekten vakıf malları satılamazsa, bunların, hangi şartlarda, hangi koşullarda tapulandırıldığının ortaya çıkarılmasıdır…

-*-*-

Bu arada bir bilgi daha paylaşayım; “Bilal Ağa Camisi veya mescidi”nin 1933 yılındaki fiyatı 20 Sterlin!!!

Yazı ile de belirtelim ki rakamı yazarken hata yapıldığı sanılmasın: “Sadece yirmi İngiliz Sterlini!”

-*-*-

Maraş mı?

Neden Maraş’ı paraya çevirmiyoruz?

Paraya ihtiyacımız olmadığından mı?

Gelin, kapalı Maraş’la ilgili bir anlaşma yapalım…

Diyelim ki, “… Biz hukuka sonuna kadar inanan insanlarız, Kapalı Maraş’ı yasal sahiplerine iade ediyoruz; tek bir şartımız var; yeniden inşa aşamasında fifty fifty! Ok?”

-*-*-

Kavga etmek, çözümsüzlük için garip garip açıklamalar yapmak yerine; inşaattan kazanmak!

Yüzde 50 – 50 ortaklık!

İşsiz kalmaz, aşsız kalmaz ülkede!

Maskesini takan, ihaleye başvurabilir!

Dediğim gibi, tek şart, “yüzde 50 ortak KKTC vatandaşı müteahhit olacak ve malzemelerin yüzde 50’si de Mağusa Limanı’ndan ülkeye girecek!”…

-*-*-

(Bu arada sizler bu yazıyı okurken, yeni bir haftaya başlıyoruz; belki yeni bir de sayfa falan açacağız!

Haydi hayırlısı!)

Diğer Haberler

Başa dön tuşu