EkonomiKıbrısManşetSiyaset

Yalan değil çare üretin

Asgari ücretin belirlendiği Şubat ayında  sizlerin de malumu olduğu üzere Asgari Ücret 380 Sterlin iken bugün 319 sterline gerilemiştir

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı 4,121 TL’dir. Yani bu açlık sınırıdır. Sadece temel ihtiyaçlara yönelik bir harcamadır bu. Lakin halihazırda yürürlükte olan net asgari ücret  3.828.00 TL’dir.

1 Şubat 2020 itibariyle geçerli olan ve 22/1975 sayılı Asgari Ücretler Yasasındaki tanımı ile ‘işçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçi ile eşinin ve bir veya iki çocuğunun yeterli beslenme, ki bundan kastedilen temel  gıdadır, sağlıklı konut, giyim, aydınlatma ve ısıtma, ulaşım, çağdaş düzeyde sağlık servisi, eğitim kültür, dinlenme, eğlence ve benzeri temel gereksinmelerini geçerli fiyatlar üzerinden karşılamaya yetecek miktarda olmak üzere Asgari Ücret Saptama Komisyonu tarafından belirlenen 3.828.00 TL’lik net asgari ücretin de açlık sınırının altında olduğunu göstermektedir.

Haliyle Türk Lirasının büyük oranda değer kaybetmesi,  mal ve hizmet fiyatlarının sürekli artması ile  halkın alım gücü gözle görülür şekilde düşmesiyle birlikte durum daha da sıkıntılı bir hal alıyor.

Asgari ücretin belirlendiği Şubat ayında  sizlerin de malumu olduğu üzere Asgari Ücret 380 Sterlin iken bugün 319 sterline gerilemiştir.

Yani asgari ücretlinin gelirinde  61 sterlinlik  bir azalma olmuştur. Asgari Ücret  Tespit  Komisyonunun  toplanıp yeni asgari ücreti  belirlemesinin aciliyeti bu kadar elzem bir ihtiyaç oluştururken, maalesef 22 günden bu yana Çalışma Bakanlığı makamı boştur.

Oysa Anayasanın 108. Maddesine göre herhangi bir nedenle boşalan bir bakanlığa on gün içinde yeni atama yapılması gerekirken UBP-DP-YDP Hükümeti Anayasayı ihlal ederek ayaklar altına almışlardır.

Günlerdir parti içi denge kurma  hesapları nedeniyle, Çalışma Bakanı atanamıyor.

Başbakan Ersan Saner’in, Çalışma Bakanı atamasının yapılmasına yönelik “Bakan atamakla ilgili sorunumuz yok, Cumhurbaşkanının adaya dönmesini bekliyorum” yönündeki yalan ifadelerinin üzerinden de bugün itibarıyla 10 gün geçti. UBP hükümet ortağı DP ile imzaladığı koalisyon protokolüne şartlar değişmiştir gerekçesi ile uymamaktadır. Peki değişen şartlar nedir?

UBP’nin iddiası o ki , o günkü koşullarda oluşan protokolde DP’nin hükümete destek veren milletvekili sayısı 3’tü. Lakin bu sayı Serdar Denktaş’ın desteğini çekmesiyle 2’ye düştü.

Hal böyle olunca UBP’de azınlık hükümetinde  küçük ortaklarından biri olan DP’ye 2 milletvekili ile 2 bakanlık size çoktur diyor. Yaklaşım bu..

Elbette hükümet içinde oluşan sıkıntıların toplumu olumsuz etkilemesi kabul edilebilir bir durum olmamakla birlikte içinde bulunduğumuz pandemi döneminde salgınla mücadele ederken bir asgari ücretlinin sadece temel ihtiyaçlarını gidermek için bile yeterli olanağa sahip değilken temizlik ve hijyen sağlayabilmek adına erişmesi gereken malzemeyi alması da çok kolay görünmüyor.

Fakat maalesef bunların idraki içinde olan bir yönetim anlayışından yoksunuz.

Şimdi de Sayın Başbakan ve hükümeti daha önce el uzattığı hakların Mahkeme Kararıyla iade edilmesinden sonra bu hakları  vermek zorunda kalıyor; lakin şark kurnazlığı ile bunu , “artış” diye lanse ediyor.

Bu arada aynı anlayışın iktidarı akaryakıta bir okkalı zam daha yaparak 2 ay içinde 4. zam(ı) da gerçekleştiriyor. Ki bu ekonomik yaşamın her alanına sirayet ediyor..

Velhasıl hükümet güven vermiyor.

Başbakan maalesef böyle bir makamın sorumluluğunu taşıyamadığı gibi sürekli yalana başvurarak çok kolay yalan söyleyebildiği izlenimini veriyor..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu