KıbrısManşet

Yüzleşmek

Şeftali kebabının bannasını bile sindirebilen bir toplum her şeyi sindirebilir görüşü hakim oldu yine/yeniden bu aralar

Bir defa peşinen söyleyelim; Şeftali kebabının bannasını bile sindirebilen bir toplum her şeyi sindirebilir görüşü hâkim oldu yine/yeniden bu aralar. Kapılar açıldı ki açılması gerekirdi. Niye mi? E kapalı bir adada ekonomik açıdan yaşamak ne mümkün. Ama yok da böyle! Paldır küldür içimize aldık virüsle kol kola kurtlarla pardon virüsle dans adlı filminin ikinci versiyonu başladı ki bu defa ki korkunç hâller’e gebe maalesef. Hâl böyle olunca da marketlerde yine bir hareketlilik başladı ki gün gelir tuvalet kâğıdı para kâğıdından daha pahalıya mal olur ki yakın geçmişte yaşadı bunu elin oğlu. Yine sağlam tüketim işlerine girmeye hazırlanıyoruz koli koli tuvalet kâğıtları havada ne tuhaf ve de ne âlâka maalesef.

Neyse, tüketim toplumu tüketime toplumsal bir şekilde alıştırılmış bir toplum durumu. Bu çerçevede 8 saat uyku, 8 saat çalışmak ve 8 saat boş zaman olayı yok artık. Kitle iletişim araçlarının enformasyon bombardımanı sayesinde tüketim manyağı olduk klasik. Kredi kartlarımızı ‘kılıç kalkan ekibi’ gibi sallamaca yanında, ha’bire çek yapraklarını ütülemecede birçoğumuz.

Ya gösteriş merakımıza ne demeli? Maşallah son model arabalar daha Avrupa’da showroom’lara düşmeden ‘Dereboyu cam cam, izler bizi amcam’ modunda yol alıyorlar. Alsınlar da ama maalesef bir çoğunda benzini göstergesinin sarı ışığı yanıyor. Herkes mutluysa sıkıntı yok. Ya değilse? Değilse hâl böyle olunca da ‘fazla mesai, ikinci iş, hatta üçüncü iş yükü’ arasında kaşar peyniri gibi eriyip, kayısı pestili gibi ezilen bir halk olduk.

Tüketim, doğal ihtiyaçların rasyonel olarak tatmin edilmesi midir? Daha çok tüketim, ilerleme ve mutluluk anlamına mı gelir? Yoksa tüketimin yaygınlaşması sınıf farklarının giderilmesi midir? Neyse, uluslararası markaların tüm dünyaya yayıldığı, yeni alışveriş merkezlerinin en geleneksel toplumların tüketim alışkanlıklarını bile değiştirdiği gerçeği mâlum a dostlar.

İnsani ilişkilerin yerini giderek nesnelerle ilişkiye bıraktığı ve kitle iletişiminin tüm bu süreci yönlendirdiği çağımızı sorgulayan bir düşünür olan  Jean Baudrillard’ın Tüketim Toplumu adlı kitabını şiddetle tavsiye ederiz.

İnsanoğlu, doğadaki tüm canlılar gibi yaşamı boyunca sürekli olarak tüketir. Ancak, diğer canlılar sadece fiziksel gereksinimlerini giderme amacıyla tüketirken, insan psikolojik ve sosyal gereksinimlerini de tüketim faaliyetlerine yansıtmaktadır. İşte bu merkezde boş zaman yönetimi fantezisini çoktan geçtik, uykuya bile gereken özeni göstermiyoruz. İş dönüşü günün tek öğünü ve abuk bir dizi ile anjiyo arifesinde geberik sürünmece.
Düşen göz kapaklarına ısrarla birer çubuk ve dizi film sonunda uykuya dalış. Hele hele yanda da Facebook/Instagram/Youtube açıksa o gecenin tadından yenmez. Sindirim mi? ‘Şeftalinin bannasını bile sindiren bu toplum, herşeyi sindirir’. Yüzleşmeye devam. İyi uykular değerli okuyucum…

Diğer Haberler

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu