EkonomiKıbrısManşetSiyaset

Biz neden böyleyiz?

Süregelmiş anlayışların ortaya çıkardığı yanlışlar üzerinden bugün doğru bir sistem kurmak mümkün mü?

Süregelmiş anlayışların ortaya çıkardığı yanlışlar üzerinden bugün doğru bir sistem kurmak mümkün mü?

Elbette değil.

Hani deveye sormuşlar boynun eğri diye, o da nerem doğru ki demiş gibi bir durumla karşı karşıyayız.

Neresinden tutsak elimizde kalan bir yapı var.

Bu yapı içinde herkesin rahatlıkla görebileceği gibi çürümüşlük var.

Sürdürülemez ama ısrarla sürdürülmeye çalışılan  bir anlayış var.

Peki nasıl olur da istisnasız herkesin bir birine dert yandığı şikayet ettiği  böyle bir yapıyı 40 yıldır düzeltemiyoruz?

Düzeltmek istemediğimizden olabilir mi?

Kesinlikle öyle.

Biz bu bozuk düzeni değiştirmekten korkuyoruz.

Zira mevcut düzenin fayda sağladığı belli kesimler var.

Bu kesimlerin menfaatleri toplumun üzerinde olduğu için de 40 yıldır gözle görünen yanlışlar, doğruya çevrilemiyor.

Ve maalesef bu yanlışlar olağanlaştırılıp normalleşiyor hayatlarımızda!

ülkemiz için şu an en gerekli olan şey  kararlı bir yönetim anlayışının zikzaklar çizmeden ortaya konmasıdır. Zira  kararlı ve sürdürülebilir politikalar üretilmesi gereken bir dönemdeyiz.

Bizim hamaset dolu ırkçı yaklaşımlara hiç ama hiç ihtiyacımız yoktur.

Hele de küresel dayanışmanın elzem olduğu bu günlerde.

Lakin maalesef çok üzgünüm ama bunu idrak edemeyen sığ bir siyasi anlayışla yönetiliyoruz.

Bu hepimiz için büyük bir talihsizliktir.

Nitekim Dışişleri Bakanımızdan tutun da Cumhurbaşkanımıza varıncaya kadar aynı anlayışın hüküm sürdüğü bir dönemden geçiyoruz. Atama Başbakanımız tarafından atanan seçilmemiş Dışişleri Bakanımız Tahsin Ertuğruloğlu Rumlar üzerinden gelecek aşılara ihtiyacımız yok diyecek kadar kişisel ideolojisini egosuyla birleştirip halkın menfaatlerinin önüne koyabilecek yetiyi kendisinde görebiliyor.

Oysa böyle bir dönemde ki halen dünyada 130 ülkeye aşı dahi ulaşmamıştır ve bu ihtiyacının yaşamsal öneme haiz olduğu aşikardır, aşı tedariki için elimizdeki tüm imkanları zorlamak varken, ondan gelecek aşıyı istemeyiz, bundan gelecek aşıya ihtiyacımız yoktur deme lüksüne kimse sahip değildir.

işte tam da bu nedenlerle Avrupa Birliğinin yurttaşları için ayırdığı veya planladığı aşıların Kuzeye daha çok miktarda gelmesi adına  Güney Kıbrıs yetkilileri ve  tabii ki Avrupa Birliği yetkilileri ile ortak bir planlamaya gidilebilirdi.

Eğer tamamen  insani olan böyle bir işbirliğine Rumlar yanaşmıyorsa o zaman da AB ile doğrudan temas kurmamız hiç zor değildi.

Bu diplomatik yollarla aşılabilirdi.

Dolayısıyla aşı ortaya çıktıktan sonraki süreçte, hem Türkiye’den  tedarik edilecek aşılar, hemde AB den alınacak aşılar ile ilgili iki yolu da kullanabilirdik, elbette bunun yanında aşı tedarikini sağlayabilecek mali yeterliliğe sahip şirketler aracılığı ile aşıya erişim devlet denetiminde yapılabilirdi ve  her üç yoldan da aşı tedariki sağlanabilirdi. Bunların akabinde de halk sağlığı endişesi büyük ölçüde giderileceği gibi ekonomide de önümüzü görme imkanına sahip olabilirdik.

Dolayısıyla bugünün yönetim anlayışı ile ekonomide günü kurtarmak yeterli değildir.

Herkese bilecek ki iktisadi alanda pandemi sebebiyle duran çarkların yeniden  çalıştırılmaya başlanması ile durma öncesine dönme imkanı yoktur.

Haliyle kim ne derse desin, hangi sektör işletmesini durdurmak zorunda kalmış ise büyük bir darbe yemiştir. Bunu insan sağlığı üzerinden ele alacaksak, kısmi felç geçirmiş bir hasta örneğini gösterebiliriz.

Zira uzun bir tedavi süreci gereklidir.

Ülkeyi yöneten iktidarların  her bütçe açığında protokoller imzalayarak Türkiye’den kaynak alıp günü kurtarması Kuzey Kıbrıs ekonomisinin sürdürülebilirliği açısından yeterli değildir.

Biz kurultaylara odaklanalım, seçimlere motive olalım, yandaşlarımızı partizanlarımızı devlet  kadrolarına atamaya devam edelim zaten Türkiye bizim kamu çalışanlarının hak edişlerini ödüyor rehavetinde olmak, gelecek ile ilgili projeler planlamamak Kuzey Kıbrıs  halkının ve işletmelerinin direncini kıracak ve büyük oranda zayıflatacaktır.

Önümüzde duran bir örnek var.

Turizm sektörü..

Lokomotif sektör diye tanımlanan hizmet sektörleri içinde en önemlisi olan turizm sektörü kim ne derse desin  2020 yılında planlama yapılmadığı için 2021 yılını kaybetmiştir.

Dolayısıyla bu sektörler üzerinden yaşamını idame ettiren hotel, restoran, bar, taksi şoförleri, otobüs işletmeleri, seyahat acenteleri, tur operatörleri ve bu işletmelerin çalışanları zannedilmesin ki herşey normale yakın bir yere döndüğünde bu işletmeler hiçbir şey olmamış,hiçbir şey yaşanmamış  gibi çalışmaya devam edeceklerdir. Hele de planlama yapılmadığı bu gibi hallerde.

Haliyle kurultay ,erken seçim,kim parti başkanı olacak kimsenin derdi değil. hayvancı, çiftçi,sanayici ,eğitim kurumları,esnaf ve özel sektörün en büyük önceliği  iktisadi koşulların direnç güçlerini artıracak şekilde yeniden tesis edilmesidir.

Malumunuz olduğu üzere Başbakan Ersan Saner  Ankara’da mali ve iktisadi anlaşma protokolünü imzalayarak adaya döndü.

Başbakan Saner, 10 milyarlık bütçenin 2 milyar 250 milyonluk kısmını Türkiye’nin karşıladığını söyledi. Bu meblağ biliyorsunuz hibe..

Bu paranın 769 milyonu savunma giderlerine ayrılacak, peki geriye kalan 1 milyar 489 milyonu ile ne yapılacak?

Altyapı için, yani bozuk yolların yapımı için kaynak ayrılacaksa ki öyle olması gerekiyor, reel sektör için nasıl bir miktar öngörülüyor?

Bu konular elbette izaha muhtaç.

Zaten imzalanan bu protokolün içeriğini sadece başbakan ve birkaç bürokrat dışında bilen yok. Nitekim Başbakan Yardımcısı, Ekonomi ve Enerji Bakanı Erhan Arıklı Meclis kürsüsünden düzeltilmiş içerik hakkında bilgi sahibi olmadığını söyledi.

Muhalefete hiç girmiyorum.

Başbakan nasılsa yetkisi dahilinde Ankara’ya gitti ve tek başına imzayı attı. Münasip gördüğü zaman imza attığı anlaşmanın içeriğini de meclisle paylaşacaktır.

O zaman bizler de öğreneceğiz.

Tabi bu arada tahmin edildiği gibi 20 bin doz aşı da ambulans uçakla Başbakan Ersan Saner ile eş zamanda adaya gönderildi.

Türkiye’nin elbette bu önemli ve yaşamsal  katkıları takdire şayandır. Teşekkür ediyoruz..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu