Güney KıbrısKıbrısManşetSiyaset

Gerçekçi tezler üzerinden ilerlemiyoruz ki..

um tarafı bu haksız ve siyasi karardan güç alıp konfor alanını sağlamlaştırırken, uzlaşmazlığını sürdürmekte, zamana oynamaktadır. Bu karar çözümün önündeki en büyük engeli teşkil ederken, bu kararın iki taraf arasında yarattığı dengesizlik ortadan kalkmadıkça Rum tarafı hiçbir çözüme yanaşmayacaktır.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihinde aldığı 186 sayılı karara tepki gösterdi.

Tatar’ın açıklaması şöyle:

“Bundan tam 59 yıl önce, 4 Mart 1964 tarihinde, BM Güvenlik Konseyi, bugünkü sürdürülemez statükoyu yaratan 186 sayılı kararı almıştı. Kıbrıs konusu tarihinde kara bir dönüm noktası niteliğinde olan bu karar, Kıbrıs Türklerine karşı soykırıma girişen Rum saldırılarını önlemek için adada BM Barış Gücü’nü oluşturmuş, öte yandan ise iki Halkın egemen eşit haklarını icra ederek kurdukları 1960 ortaklık Cumhuriyetini, silah zoruyla Kıbrıslı Türkleri yönetimden atan Rum liderliğinin yönetimine hukuk kurallarını ayaklar altına alarak teslim etmiştir.

Birçok uluslararası platformda altını çizdiğim üzere, Kıbrıs sorununun hala daha devam etmesinin ana nedenlerinden biri de BM Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihinde aldığı 186 sayılı haksız ve siyasi kararla bir Rum devletine dönüşen ortaklık Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “Kıbrıs’ın tek meşru hükümeti” olarak benimsemesidir. Rum tarafı bu haksız ve siyasi karardan güç alıp konfor alanını sağlamlaştırırken, uzlaşmazlığını sürdürmekte, zamana oynamaktadır. Bu karar çözümün önündeki en büyük engeli teşkil ederken, bu kararın iki taraf arasında yarattığı dengesizlik ortadan kalkmadıkça Rum tarafı hiçbir çözüme yanaşmayacaktır.”

Peki bu karar alınırken masada kimler vardı? Bu kararın altına kimler imza koydu?

Garantörlerin bu kararda etkisi ne oldu?

Kuşkusuz ki doğru ve gerçekçi olacaksak her şeyden önce bunları sorgulamak gerekir. Herkes biliyor ama bir kez daha 3 garantör ülkenin adını şuraya bırakalım.

İngiltere, Türkiye ve Yunanistan. Kaldı ki bugün BM parametreleri ve uluslararası toplumun desteklediği çözüm olan federal çatıda da  Adada 2 federe devletin varlığı söz konusuydu. Eğer bunun üzerinden bir ilerleme yapılmış olsaydı, müzakereler kesintiye uğramamış olsaydı  güç yetkisi de gevşek federasyon tezi üzerinden federal çatıda oluşan dengenin dışında parça devletlerin elinde olabilirdi. Yani hani üzerine basa basa egemenlik diyoruz ya, işte o egemenliğe ulaşacak ve kendi ülkemizi yönetme yetkisine sahip olacaktık. Oysa mevcut durumda öyle mi?

Hoş olmadığını zaten hepimiz biliyoruz hatta onun da ötesinde bire bir deneyimleyerek görüyoruz..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu