KıbrısManşetSiyaset

Israrla duvara toslamamızı istiyorlar

Uluslararası toplumdan tamamen kopuk, demografik yapısı değiştirilmiş, söz hakkı elinden alınmış, evrensel değerlerden uzaklaştırılmış, özgürlüklerini kaybetmiş, kendi değerleri yok sayılmış, asimile edilmiş, iradesi etkisiz hale getirilmiş  bir toplum yaratılmak isteniyor

“Egemen eşitlik temelinde iki devlet” politikası Kıbrıs’ın kuzey yarısını yalnızlaştırmaya devam ederken burada esas amacın adada Türkiye’nin tahakkümünü daha da etkin hale getirmek olduğu çok açık bir şekilde görünüyor..

Uluslararası toplumdan tamamen kopuk, demografik yapısı değiştirilmiş, söz hakkı elinden alınmış, evrensel değerlerden uzaklaştırılmış, özgürlüklerini kaybetmiş, kendi değerleri yok sayılmış, asimile edilmiş, iradesi etkisiz hale getirilmiş  bir toplum yaratılmak isteniyor.

Buna karar veren ve uygulamaya koyanlar ise kendilerine sağlanan makamlar üzerinden güç zehirlenmesi  yaşayan ve dalkavuklukla pozisyonlarını güçlendirmeye çalışan kişilerdir.

Haliyle onlar “atanmış” memurlardır.

Önlerine ne koyarlarsa doğru/yanlış  onu harfiyen uygulamakla mükellef olan memurlar..

Dolayısıyla BM, AB ve Kıbrıs sorununa ilgi duyan diğer uluslararası aktörler de bunun farkında.

Nitekim  egemen eşitlik temelinde iki ayrı devlet tezinin fikir babası olan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin üç garantör ülkesinden  biri Türkiye’nin Kıbrıs Türk otoritesi eliyle masaya sürdüğü bu politikanın uluslararası toplum nezdinde hiçbir şekilde kabul görmediği biliniyor.

Başta Birleşmiş Milletlerin 5 daimi üyesi olmak üzere ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin’in konuyla ilgili tepki koydukları ayrı ayrı yapılan açıklamaları var. Yine aynı şekilde  AB’nin tepkisini dile getirdiği açıklaması var.

Dolayısıyla Kıbrıs’ta çözüm şeklinin federasyon temelinde olması ve Maraş konusunun da BM kararları esas alınarak hareket edilmesi yönünde uluslararası camianın ortak görüşü ve uyarıları mevcut.

Hal böyleyken bu tezin sürdürülemez olduğunun aslında Türkiye de farkında.

Fakat buna rağmen devam eden ısrar Maraş mevzusuyla daha farklı bir zemine çekilmek isteniyor.

Peki o zaman murat edilen nedir?

Kıbrıs’ta çözümsüzlük.

Mevcut statükonun kalıcı hale gelmesi.

Bu nedenle çatışma eğilimine girildi.

Herkesi kınayan, laf yetiştiren, kavga eden bir ortamı benimsediler.

Dünyayı karşılarına alarak egemen eşit iki ayrı devlet çıkmazına bilerek oynuyorlar.

Böylelikle Dünyadan tecrit edilen Kıbrıs’ın kuzeyinde oluşturulan yapı içinde illegal ortamı meşrulaştırıp kurdukları çarpık düzeni sürdürebileceklerini düşünüyorlar..

Bu artık çok net olarak görülüyor.

Fakat bunun öyle basit olmadığı da ortada.

Nitekim Avukat Murat Metin Hakkı Yenidüzen gazetesine verdiği mülakatta Maraş konusundaki sıkıntıların konuyu daha karmaşık hale getirdiğine dikkati çekti. Hakkı, Taşınmaz Mal Komisyonu ile ilgili “üç büyük sıkıntı” olduğuna vurgu yaptı. Peki nedir bu üç büyük sıkıntı?

“Ödenmesi yıllar alabilen tazminatlar; geç gelen görüşler veya kapalı Maraş gibi hiç işleme konulmayan başvurular ve AİHM’in olası yeni ve menfi kararı” olarak açıkladı.

Özetle Ödemesi uzayan tazminatlar,  İşleme alınmayan başvurular ve olası yeni AİHM kararı”

Ki en önemlisi yarın AİHM’in oturup Kuzey’de hukuk yolu olarak işaret edilen ve AİHM meşrutiyetinde görev ifa eden TMK’yı uluslararası hukuk dışına çıkararak doğrudan AİHM’nin muhatap olarak gösterilmesi söz konusudur. Bütün bu olasılıklar ortada dururken Kıbrıs’ta agresif bir siyaset ile oldu bittilere fırsat verilmeyeceği de aşikardır.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu