KıbrısManşetSiyaset

Labirent politikası ile bir yere kadar

Türkiye’nin yeni Kıbrıs politikasının merkezine aldığı 2 ayrı egemen devlet savı da uluslararası toplumdan gereken ilgiyi görmeyince ortada müzakere edilecek bir masanın tesis edilemeyeceği gerçeği ile karşı karşıya kalmış oluyoruz

Rum Lider Nikos Anastasiadis: “Türkiye, 25 Nisan 2021’de (Cenevre) açıkça ve ilk kez bölünme önerisini Genel Sekreterin önünde masaya getirdi. Bunu kabul etmek, AB içinde ‘Pandora’nın kutusunu’ açmak demek. Çünkü orada da benzer siyasi sorunlar ve iddialar var.”

Anastasiadis: “Kıbrıs, Türkiye’nin garantisi, etkisi ya da kontrolü altında olmayı asla kabul etmeyecek. 1950’lerden beri Türkiye’nin istediği şekilde devleti çökertecek, bizi bölecek ve Bosna ya da Lübnan’a çevirecek bir çözüme asla evet demeyeceğiz.”

Anastasiadis’in bu düşünceleri aslında Kıbrıs’ın Güney yarısındaki halkın da ezici çoğunluk olarak yaygın düşüncelerdir.

Dolayısıyla bu rota üzerinden Kıbrıs sorunu ekseninde ortak bir zemin yaratmanın imkan ve ihtimali de yoktur.

Türkiye’nin yeni Kıbrıs politikasının merkezine aldığı 2 ayrı egemen devlet savı da uluslararası toplumdan gereken ilgiyi görmeyince ortada müzakere edilecek bir masanın tesis edilemeyeceği gerçeği ile karşı karşıya kalmış oluyoruz..

Haliyle bu durum da Adada var olan mevcut durumu kalıcı hale getirecek zemini kuvvetlendiriyor. Dolayısıyla Kıbrıs’ta yakın zamanda bir müzakere masasının kurulması çok da mümkün görünmüyor!

Peki ne olacak bu işin sonu?

Açıkçası Kıbrıs’ı bir bütün yapacak siyasi çözümün askıya alınması ya da görmezden gelinmesi ile birlikte ortaya çıkan olumsuzluğun en büyük mağdurlarının Kıbrıslı Türkler olduğu gerçeğinden hareketle yeni bir politik anlayışa ihtiyacımız vardır. Hatta bu elzem hale gelmiştir.

Karşılıklı çözümsüzlük üzerine geliştirilen  argümanlar ile devam eden bu sürecin en çok etkilenenleri olarak uluslararası toplumun dikkatini ve ilgisini çekeceğimiz politikalar üretmek ve farkındalığı artırmak durumundayız. Zira asırlardır kök saldığımız bu küçük coğrafya üzerinde yok hükmünde muamele gören taraf şu veyahut bu şekilde bizler oluyoruz.

Oysa bugün mevcut durumun kalıcı hale gelmesi yönünde ilerleyen sürece rağmen en tabi hakkımız olan Kıbrıs Cumhuriyeti yurttaşlığı statüsü üzerinden bireysel  haklarımızın farkında olmadan ya da bu yönü göz ardı ederek önümüzde duran fırsatları değerlendiremiyoruz.

Bugün Kıbrıslı Türkler kim ne derse desin bireysel haklarla Avrupa Birliğinin bütünlük kapsamının içinde yer almaktadır..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu