KıbrısManşet

Bileğimizi bükemezler

UBP’nin kilit ve önemli isimlerinden Bakan Hasan Taçoy, “Sayın Başbakan’ın attığı her adım bir cesaret örneğidir” dedi

“HER BABAYİĞİT AYNI ADIMLARI ATAMAZ” … “Sayın Başbakan’ın attığı her adım bir cesaret örneğidir. Her babayiğit aynı adımları atamaz. Eğer biz bir hedef koyduysak ve cumhurbaşkanlığına gideceksek bu partinin tümünün başarısıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemlidir. Siz iktidarda kalmayı hedefleyeceksiniz. Bu seçimde de UBP’nin başarı öyküsü kaçınılmaz olmalıdır”

“UBP’DE DE KARARLARI SADECE BAŞKAN VERMEZ”… “Hiçbir siyasi parti diğerinin kolunu alıp da arkaya bükemez, zorla bir şey yaptıramaz. Bükerse de kolu kırılacak dahi olsa “evet” veya “hayır” demekten çekinmez. UBP’de de kararları sadece başkan vermez. Kararlar UBP grubundaki tartışmaların ürünüdür. Bakanlar Kurulu sözcüsü başbakan yardımcısıdır ve açıklamaları o yapıyor diye kararları o alıyor anlamında bir kaide yoktur.”

“BEN TABANIN SESİNİ DİNLERİM” … “Her milletvekili basamakları adım adım yukarı çıkmak ister. Eğer münhal mevki oluşursa, tabanın sesini dinleyerek aday olup, olmayacağımızı değerlendiririz. Geçmiş kurultayda da adım çıktı aday olarak ama ben tabanın sesini dinledim ve çekildim. Ersin Bey’e de destek verdim. Şu an adaylığı konuşmak için çok erken…”

“DELEGE SİSTEMİNE GERİ DÖNÜLMELİ” … “Partide üye çoğunluğuna gidildi, delege yapısı ortadan kalktı ve tartışma pozisyonu yayılınca mahremiyet de ortadan kalktı. Delege sisteminde geri dönüş şarttır. Hiyerarşi için… Seçilen kişiler de mahremiyete daha fazla dikkat edecek…”

GİZEM ÖZGEÇ – GIYNIK MANŞET

“MAHREMİYETİN KALKMASI SİYASETİ ENGELLER”

SORU: Yıllardır UBP içerisindeki en önemli en güçlü ve kilit isimlerden birisiniz… Son zamanlarda UBP içerisindeki sancılar su yüzüne çıkmaya başladı… Eski bir partili olarak nasıl hissediyorsunuz?

CEVAP: Tabi ki siyasetin mahrem olan kısmı da namahrem olan kısmı da var. Gerçek anlamda mahremiyetin korunması gerektiği noktalar var. Biz de o taraftayız. Siyasette en önemli şey istihbarat olması gerekirken ve karşı tarafın hamlesinin ne olduğunu öğrenmek gerekirken bunun olmaması istihbaratı da ortadan kaldırır. Partide bazı şeylerin su yüzüne çıkması siyaseti engeller. Atacağınız adımın kozunu karşıya vermekle kendi elinizi zayıflatırsınız ve o zayıflığı karşı tarafa hissettirdiğiniz zaman da kozların karşıya verilmesi anlamına gelir.  Mahremiyetin en üst noktada, tepeden en alttaki kişiye kadar korunması gerekir ve ona göre tedbir alınması gerekir. Bugünkü şartlarda maalesef siyasette bir iş yaptığını farz edip de bunu söyleyen ama mahremiyeti bozan kişiler, tartışmaya sebebiyet verir ve bunun da sisteme hiçbir faydası olmaz. Özellikle UBP’de mahremiyetin ortadan kalkması demek, artık büyüklüğün gizeminin de ortadan kalkması demektir.

“DELEGE SİSTEMİNE GERİ DÖNÜŞ ŞART”

SORU: UBP’de bir bozulma mı var? Karakter çürümesi gibi…

CEVAP: UBP’nin örgütsel yapısı bozuldu, partide üye çoğunluğuna gidildi ve delege yapısı ortadan kalktı.  Tartışma pozisyonu yayılınca mahremiyet de ortadan kalktı. Delege sistemine geri dönüş şarttır. Hiyerarşik düzenin yeniden kurulabilmesi için. Delege seçimleri yapılarak, kendi içlerinden seçilebileceğini ve süzgeçlerin ulanması gerekir. Seçilen kişiler de mahremiyete daha fazla dikkat edecek. Yaptıkları görevin daha fazla anılır olduğunu görecekler. Herkesin eşit olmadığı bir noktada iş yaptıklarını görecekler ve işler farklılaşacak. Delege yapısıyla disiplin yeniden sağlanacak.

“KORKMAYA GEREK YOK”

SORU: Yani “hata yaptık” diyorsunuz…

CEVAP: Kesinlikle hata yaptık. Yaşanan bir olaydan sonra, tüzük değişikliği yapılınca bu duruma geldik. Parti içi mekanizmaların seçiminde delege yapısı var olmalıdır. Eskiden 25 oya bir delege, 100 oya bir kurultay delegesi vardı. Şimdi 12 bin 500 üyenin yarısı yetişip bir günde oy kullanabiliyor. Bunu hesaplarsak yine 6 bin civarı delege sayısıyla sınırlandıracak bir sistemi de oluşturabiliriz. Kimse delege yapısından korkmasın. Bu kendi içinde kontrol ve disiplin sağlar ve sözlerin dışarına çıkması olayını da elimine eden bir sistemdir. O yüzden bu sisteme dönüş şarttır.

“SİYASETİ BÜYÜKLERİMDEN ÖĞRENDİM, EROĞLU’NA TEŞEKKÜR”

SORU: Kabineden bazı isimler, “Taçoy akıllı adamdır, hamlelerini ne zaman yapacağını iyi bilir” diyorlar… Neden? 

CEVAP: Siyaseti ben büyüklerimden öğrendim. Önce atam, babam, abilerim ve tabi ki sabrı ve zamanlamasıyla Sayın Doktor Derviş Eroğlu’na teşekkür ederim. Onların yaptıklarını birleştirince, sabır ve zamanın gerçek anlamıyla ne olduğunu görebilme noktasıdır.  Bir sır daha var…Onunla birlikte adımın ne zaman atılacağını izleyerek ve takip ederek görmenin olduğunu söylerim. Siyasette tartışma, rekabet, kavga, rakip her şey var ama siyasette sabır da var…En büyük ilaç budur…

“EROĞLU DÖNEMİNİ HAYRANLIKLA TAKİP EDERDİM”

SORU: UBP’nin en başarılı dönemi ne zamandı sizce?

CEVAP: Ben Sayın Eroğlu’nun dönemlerini hayranlıkla takip ederdim.

“SİYASET VATANDAŞ İÇİN YAPILIR”

SORU: Özlüyor musunuz peki o günleri?

CEVAP: Her dönemde UBP’nin ayrı güzelliği var. 70’li yıllarda tek başına iktidarlığı da tatmıştır. UBP’nin içindeki ekiplerin yaklaşan zamana göre seçim kararlarının alınması, en detayına kadar vatandaşın ne beklediği gören ve ona göre hareket eden bir yapısı olduğunu da gördüm. Hayat tek düze değil. Siyaset bir kazanma sanatıdır. İnsanlar başarılı olmak için siyaset yapar. Bu doğrultuda atılan adımlar da çok önemlidir. Sizin alacağınız karar, gerçek anlamda size gönül verenleri ve geleceği de kapsar. Siyaseti kendiniz için yapmamalısınız ve yapılan en büyük hata odur. Bugün tüm siyasi partilerde yaşanan da budur. Siyaseti kendimiz için yapıyoruz. Siyaset vatandaş için, ülke için yapılır. Siyasetçi her zaman liderdir. Seçilmiş KKTC’de 51 lider var, 1’i cumhurbaşkanı ve 50 milletvekili… Bunlar halkın önünde kalkan olan kişilerdir. Dr. Salih Miroğlu’nun sözüyle söyleyeyim: “İlk önce vatandaş olacaksın, sonra tüm vatandaşı sen kendinden yapacaksın” derdi. O düşünceyle hareket etmek gerekir.

“İRSEN BEY’İN UYGUNSUZ BAHANESİ…”

SORU: Ülkede jet krizi yaşandı… Ünal Bey gitti… Yapılan hamleler doğru muydu?

CEVAP: Bunlar zor sorular… Genel başkan, başbakan kendi ekibini kendisi seçer. Buna hiçbirimizin karşı gelme lüksü yoktur. Ben 22 yıllık milletvekillik yaşantımda, son 1 yıl hariç, 32 aylık bakanlık tecrübem var. 22 yıllık dönem içinde sadece 32 ay… Bu şundan gelir; Genel başkan sizi ülkeye hizmet edecek olan parti için, vatandaşa hizmet edecek partinin temsilcisi olarak size bir görev verir. 7 yıl gençlik kolları başkanlığı, 11 yıl da ilçe başkanlığı yaptım. Benim oralarda daha başarılı olacağımı düşündüler ki, benim orada olmamı sağladı ve önüme başka görev koymadı ki daha başarılı süreci kendisi de devam ettirsin. Bu süreç aynı şekilde gelişti. Bir dönem beni görevden alabilecek bir başbakan geldi. Bunu bilerek kabul ettim. İlkay Kâmil ve Nazım Çavuşoğlu arkadaşımla bu durumu paylaştım ve dedim ki “Sizin istediğinizi yapacağız ama şunu bilin ki İrsen Bey’in 6 aylığına geçici sürede yapacağı icraat ilk olarak beni kabineden almak, 2. icraatı da 6 ay sonra başbakanlığa adaylığını koymak olacak” … Onlar da bana destek vereceklerini söylediler. İrsen Bey’in hayatta bana uyan ve uymayan davranışları oldu. Uyan davranışı; genel başkan kendi çalışacağı adamı seçer. 2.si ise görevden alırken ortaya koyduğu mazeret şanssızdı; “şaibeli” demişti. Meclise gidip kendi hakkımda soruşturma açılmasını istedim ve savcılığa gidip dokunulmazlığımın da kaldırılmasını talep ettim. Bu benim için geleceğe yönelik bir adım olmakla birlikte kendi adımın aklanması için yaptığım bir hareketti.

“ÜNAL BEY MÜCADELE ETMELİ…”

“Keşke UBP milletvekilleri de o gün benim dokunulmazlığımın kaldırılması için oy verseydi de bu soruşturma yapılsaydı. Bu yapılmadı. Bugünle bunu kıyaslarsam, felsefemde hiçbir değişiklik yok. Genel başkan çalışabileceği insanları seçer. Hatta ben espri yapıp, “direkten döndüm” dedim. Çünkü genel başkanın gözünden bakınca potansiyel güçlü kişilerdensin, genel sekretersin, öyle kalmam istenmedi zorunlu bir bakanlık verildi ve bunu MYK ile birlikte genel sekterliği bırakıp bakanlığa geçmem talep edildi. Tüm unsurlar kullanılarak, o günkü heyecanla yapıldı. Bence yanlış bir hareketti. Bu şekilde olması gerekirdi ve ben genel sekreterlik yapmak istemişimdir.  Bu görevimden 7 aylık bir serüvenden sonra ayırılıp, bakanlığa getirildim. Fazla ses çıkaracak, tartışacak, kavga edecek bir durum yok. Çünkü parti içinde verilen görevin ne olursa olsun yapılacağına ilişkin verdiğiniz bir yemin var.   Teşkilatım her zaman teşkilatımdır ama ben bununla yola devam ederim. Bugün yanlışları söyleyip, doğruları alkışlamak da benim de görevimdir. Ancak ben yaptıklarımı sosyal medyada paylaşmam. Birçok arkadaşın öyle bir merakı var ki; her şeyi paylaşıyor.  Bu; mahremiyetle eşdeğer bir yaklaşımdır. Sayın genel başkanın yaptığı hareket kendi tercihidir ve Anayasanın, yasaların kendisine verdiği yetkiyle kabinenin 5’ine kadar olan sayıyı değiştirme yetkisi olduğunu da biliyoruz. O bunun içerisinde istediği gibi hareket edebilir. Şaibe konusunda ise, olayın kişiyi rencide ettiğine inanıyorum. Suçu tespit edilmeyen bir kişinin suçlu olarak addedilmesini kabul etmiyorum. O yüzden ben Ünal Bey’in maruz kaldığı suçlamaları kendisini ispat edebilmesi için mücadele vermesi gerektiğini söyler ve talep ederim. Siyasette bir yere gelmek kolay değildir. Büyük mücadele gerektirir ve sonucu ya başarı olur ya da başarısızlıkla sonuçlanıp, erken biter. Bugün milletvekili olanlar için bu başarı öyküsüdür ve bu devam etmelidir. Mevcut milletvekillerinin adını ne kadar ileriye taşıyabilirlerse taşımaları çok önemlidir.”

“İKİNCİ ATEŞTE NE OLACAĞINI BİLEMEZSİNİZ”

SORU: Başbakan Ersin Tatar, Faiz Sucuoğlu gibi, Hasan Taçoy’u koltuktan almaya kalksaydı oturmaya devam eder miydiniz?

CEVAP: Hayır. Kesinlikle etmezdim. Tabancayı çektiniz, bir kere ateş ettiniz mermi ateş almadı, ikinci kez ateş ettiğinizde ne olacağını bilemezsiniz.

“UBP BUGÜN DE YARIN DA İKTİDARDIR”

SORU: Peki UBP… Bu süreçten çok mu yaralı çıkacak? Hükümet dönemi, Tatar’ın kararları, kırdıkları…

CEVAP: Siyaseti kendi adımıza değil, ülke adına yapmalıyız. Bunu yapan da siyasi parti olmalıdır. Hem devlet hem vatandaş arasındaki ortasındaki noktasınız. Hem kendi yandaşımıza hem halkımıza karşı sorumluluğumuz var, o da ülkeyi en iyi şekilde idare edebilmektir. Burada vizyon ve görüş her şeyden önemlidir. Hep şunu sorarım ben; “COVID 19 Mart 14’den itibaren alınan tedbirler ve yaşananlar bir başarı öyküsü müdür?” Muhalefetten de iktidardan da aldığım yanıt “evet, öyledir.” Takdirle karşılıyorlar. Bu çerçevede UBP oy mu kazandı? Oy mu kaybetti?  Siz eğer başarılı süreç geçirirseniz, muhakkak ki oy kazanmanız gerekir. Biz oy kazanma yoluna gittik ve oy kazanırken de bunun gereğinin ne olduğunu sergilemeye çalıştık. Bizi bozmaya çalışan dışarda birçok unsur var. Bunların üstesinden gelebilmek, bir idarecilik ve liderlik gerektirir. Bunu yakalayabilmektir önemli olan. Ben iddia ediyorum ki; UBP yerine başkası olsaydı, bugün başarılı olamazdı. Öyle cesareti olmazdı. Çünkü tutun ki sağlıktan ekonomiye kadar cesur adımlar attık. İş yapmazsanız, eleştirilmezsiniz. UBP çok büyük bir siyasi partidir. Bugün de yarın da iktidardır. UBP çok büyük bir siyasi partidir ve bu ülkenin kaçınılmaz varoluşundaki tek faktördür. Bu süreçten yara almaz.  UBP’nin üst kadroları, yaptıkları işe daha fazla sahip çıkarlarsa, başarı kaçınılmaz olur.

“HER BABAYİĞİT AYNI ADIMLARI ATAMAZ”

SORU: Sayın Ersin Tatar’ın aday olup olmayacağı tartışılmaya başlandı…

CEVAP: Tabi ki Tatar’ın olumsuz faktörleri de var yaptığı hareketlerin. Ama attığı her adım da bir cesaret örneğidir. Her babayiğit aynı adımları atamaz.  Eğer biz bir hedef koyduysak ve cumhurbaşkanlığına gideceksek bu partinin tümünün başarısıdır. UBP her seçimde olduğu gibi bu seçimde de iddialıdır ve 2. tura kalacak bir siyasi konjonktüre sahiptir. Bu kendi için değil devlet ve parti içindir. Çünkü gördük… Seçime giderken Sayın Akıncı’nın tavırlarını gördük. Sizi biraz zayıf hissetti, hemen bir manevra yapıp, kim ayından önce almaya kalktı seçimleri.” Ben bir tokat atabilir miyim UBP’ye” düşüncesini akla getirdi. Bu da karşınızda olan diğer muhalif siyasi partileri tarafından atılmayacak bir adım mı? Hayır. O yüzden sizi seçime zorlayıp, muhalefette 5 yıl tutmak isteyen bir ordu insan var. Burada yapmak gereken, devleti temsil eden siyasi partinin mutlak başarısını ortaya koymaktır. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemlidir. Siz iktidarda kalmayı hedefleyeceksiniz. Bu seçimde de UBP’nin başarı öyküsü kaçınılmaz olmalıdır. Kişiyle özdeşleşen değil, devlete hizmet edecek bir partiye oy vereceğinizi hiçbir zaman unutmamalısınız.

“MÜNHAL MEVKİ OLUŞURSA…”

SORU: Hasan Taçoy önümüzdeki kurultayda, başkanlığa aday olur mu?

CEVAP: Münhal mevki olursa ben tüm düşüncelerimi Ersin Tatar’la görüştüm, konuştum… Her milletvekili basamakları adım adım yukarı çıkmak ister. Haliyle bu bende de var… Eğer münhal mevki oluşursa, tabanın sesini dinleyerek aday olup, olmayacağımızı değerlendiririz. Geçmiş kurultayda da benim adım yine aday olarak çıktı aday olarak ama ben tabanın sesini dinledim ve çekildim. Ersin Bey’e de destek verdim. Şu an bunu konuşmak çok erken. Sabır önemli…

“HİÇBİR PARTİ, DİĞERİNİN KOLUNU BÜKEMEZ”

SORU: UBP’nin, hükümet ortağı HP’ye çok fazla teslim olunduğunu düşünüyor musunuz?

CEVAP: Hiçbir siyasi parti diğerinin kolunu alıp da arkaya bükemez, zorla bir şey yaptıramaz. Bükerse de kolu kırılacak dahi olsa “evet” veya “hayır” demekten çekinmez. Her siyasi parti kendi kararlarını kendi üretir. UBP’de de kararları sadece başkan vermez… UBP grubundaki tartışmaların ürünüdür. Karşılıklı talepte bulunursunuz, ortak bir anlaşmaya varılır. Bakanlar Kurulu sözcüsü başbakan yardımcısıdır ve açıklamaları o yapıyor diye kararları o alıyor diye bir kaide yoktur kesinlikle. Biz bedenimiz kadar ağırız ve kendi kararlarımızı kendimiz veririz.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu