KıbrısManşetToplum

HP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi kadına karşı şiddetin önlenmesi için yapılması gerekenleri açıkladı

Halkın Partisi (HP) Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele günü nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde (KKTC) bu açıdan durumu ve kadına karşı şiddetin önlenmesi için yapılması gerekenleri içeren aşağıdaki açıklamayı yaptı:

KKTC’de toplumsal cinsiyet temelli şiddetin araştırılması veya değerlendirilmesi girişimi, önemli bir sosyal sorumluluk ve çok temel bir insan hakkına sahip çıkmaktır. Diğer taraftan nüfusun bilinmiyor olması veya nüfusun açıklanamaması; yasal mevzuat gereğinin yerine getirilmemesi veya yasal mevzuat eksiklikleri; toplumsal cinseyete dayalı şiddet olaylarının büyük bir kısmın raporlanmaması, veri eksikliğini ve dolayısıyla bu tür araştırmaların ayakları yere basan sonuçlarla neticelenmesini zorlaştırıyor.

Yadsınamaz gerçeğimizse, iki üç hafta önce basına yansıyan “CAN GÜVENLİĞİM YOK” haykırışıdır. Medyadan sesini duyurabildiği için haberdar olduğumuz bu şiddet olayı, polis tutanaklarına ve istatistiklerine girme şansını yakaladı.

Peki aynı veya başka türden şiddete maruz kalan ancak sesini duyuramayanların sayısı nedir? Kırkıcı kuruluş yılı yeni kutlanan devletimizin, kadına yönelik şiddetin azaltılması için ne kadar az yol aldığının çarpıcı göstergersi, bu sorunun cevapsız kalmasındadır.

Toplumsal cinsiyet temelli şiddet; fiziksel, duygusal, ve psikolojik boyutlarıyla bireylerin günlük yaşamını etkileyen bir gerçekliktir. Bu şiddet türleri kadınlar, çocuklar, mülteciler, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği normlardan farklı toplum kesimleri üzerinde, belirgin bir etkiye sahiptir. Şiddete uğrayanların günlük yaşamlarının nasıl şekillendiğini; ekonomik, sosyal ve duygusal bağlamda nasıl zorluklara yol açtığını ve toplumda nasıl derin izler bıraktığını anlamaya çalışmanın 2023’ün son çeyreğine geldiğimiz bu günlerde halen bu kadar zor olması kabul edilir değildir. Var olan tüm olumsuzluklara rağmen KKTC’de kadına yönelik şiddetin güncel durumunu anlamaya çalışma çabalarımız devam edecektir.

A. KKTC’de Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet Türlerinin Yaygınlığı
Şiddetin toplumun geneline etkilerini de gözden kaçırmadan değerlendirmeye çalıştığımız zaman, başta belirttiğimiz nüfusun soru işareti olması, nesnel ve güncel bir yaygınlık oranına ulaşmamızı engelliyor. Ancak ara ara yapılan anketler ve Polis Genel Müdürlüğü’nün kaytılı vakalar üzerinden yaptığı açıklamalardan bir takım rakamlara ulaşmak mümkündür.

1. 23 Kasım 2023’te Polis Genel Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamaya göre “01 Ocak 2023 ile 21 Kasım 2023 tarihleri kapsayan süre zarfında, kadına yönelik şiddet konularında Polis Genel Müdürlüğüne bağlı Kadına Karşı Şiddete Müdahale Şubelerine; 1’i Cinayet, 423’ü Fiziksel Şiddet, 181’i Sözlü Şiddet, 17’si Cinsel Şiddet ve 209’u Diğer Konular olmak üzere toplam 831 şikayet ve başvuru” yapıldı.

2. 2018 yılında sadece Lefkoşa Müdürlüğü bünyesinde, 2021 yılında ise Polis Genel Müdürlüğü ve tüm ilçe polis müdürlüklerinde faaliyete geçirilen “Kadına Şiddete Müdahale Birimleri” sayesinde raporlanan vakaların veritabanı oluşmaya başlamış ve şiddet vakalarının türlerine ve yerleşim yerlerine göre ayrışması mümkün olmuştur.

3. Aynı birimin 2022 yılının ilk 10 ayı için yapılan açıklamada, Kadına Şiddet Birimlerine 829 kadının başvurduğu söylenmişti. Açıklamda vakaların 9’unun cinsel tecavüz, 18’inin cinsel saldırı ve taciz gibi cinsel suçlar, 346’sının kadına yönelik fiziki şiddet, 252’sini sair suçlar oluştururken, 204 kişinin ise bilgi amaçlı polise başvurduğunu söyledi. 2022 yılı için açıklanan rapor, ek olarak şehirler göre de vakaları dağıtmış ve Lefkoşa’da polise 269, Gazimağusa ise 250 başvuru olduğunu bildirmişti.

4. Polis Genel Müdürlüğü ve ilçelerinde hizmet veren “Kadına Şiddete Müdahale Birimleri”nin kurulmuş olması oldukça değerlidir. Ancak kurulmaları 2021 yılında tamamlanan bu birimlerin verileri ancak son 2-3 yılı temsil ettiği için kadına yönelik şiddettin yıllara göre veya türlerine göre yaygınlığını tesbit etmede şimdilik yetersizdir.

5. Öğrenci master tezleri, bildiriler veya dönem dönem sivil toplum örgütlerinin yaptığı araştırma çalışmaları bize ülkedeki şiddetin fotoğrafını çekmede yardımcı olmaktadır. Bu çerçevede, Kemal ELYELİ, Dilay NECİPOĞLU, Samineh ESMAEILZADEH’nin “KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN HARİTASI: KUZEY KIBRIS’TA BİR TOPLUMSAL SORUN ANALİZİ” isimli bildirilerine göre:

“Kuzey Kıbrıs’ta 2022 yılına ait kadına yönelik ait şiddet verileri incelendiğine; ülke genelinde toplam 952 suç bildirimi kayıtlara geçmiştir. Kadınların maruz kaldıkları şiddetin; darp, telefonda tahrik edici arama/mesaj ve şiddet kullanma tehdidi gibi çeşitli şekillerle gerçekleştiği ve bölgelere göre bazı şiddet türlerinin diğerlerine göre yüksek olduğu anlaşılmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan son rapora göre kadınların en çok maruz kaldıkları şiddet türünün 2020 yılında %29.9, 2021 yılında %35.4 ve 2022 yıllında %41.3 oranında gittikçe artan miktarda darp olduğu, 2022 yılında ilk sırada gelen darbı %7.2 ile telefonda tahrik edici arama/mesaj ve %5.8 ile şiddet kullanma tehdidinin takip ettiği aktarılmıştır. 2022 yılında Kuzey Kıbrıs’ta toplam şiddet vakaları içerisinde kadınlara yönelik şiddetin şehirlere göre dağılıma bakıldığında; %34 oranında başkent ve en kalabalık ilçe olan Lefkoşa’da gerçekleşmiştir. Diğer şiddet türlerinin ilçelere göre yüzdelik dağılımı; zorla insan kaçırmanın %83 oranında Lefkoşa’da, cinsel tecavüzün %63 oranında Mağusa’da ve cinsel tacizin %36 oranında Girne’de gerçekleştiği kayıtlara geçmiştir.”
1974 sonrası demografik yapısı sürekli değişen ve gelişen toplumumuzda, başta nüfus rakamlarının resmi açıklamasının olmaması, şiddet vakalarının yaygınlığı konusunda net oranların tespitinde engeldir. Nüfustaki belirsizlik, şiddete karşı anılacak önemlerin içeriği, ekonomik kapsamı ve bütçeye yükü, eğitim ve sağlık ihtiyaçlarının gerçekçi planlanmasını engellemektedir. Özellikle raporlanmayan şiddet vakalarından dolayı kişilerin uğradığı fiziksel, psikolojik, ekonomik ve diğer zararların boyutları da aynı nedenlerden dolayı ölçülememektedir.

B. Şiddetin Sosyal, Kültürel Normlar ve Yaşam Tarzlarıyala İlişkisi

Şiddetin sosyal ve kültürel normlarla olan karmaşık ilişkisi üzerine bir değerlendirme yapmak; toplumsal yapıyı anlamak ve şiddetle mücadelede derinlemesine bir bakış açısı sunmak açısından önemlidir.
Öncelikle, sosyal normlar şiddetin yayılmasında önemli bir faktördür. Toplumun içinde bulunduğu kültürel yapının oluşturduğu beklentiler, şiddet davranışlarını belirgin bir şekilde etkiler. Bu normlar, cinsiyet rolleri, güç dengeleri, aile yapısı ve toplumsal hiyerarşi gibi pek çok alanda şekillenir. Örneğin, erkeklik ve kadınlık rollerine dair toplumsal beklentiler, şiddetin kabul edilebilir görülmesinde etkili olabilir.

Kültürel normlar da şiddetin yayılmasında belirleyici olabilir. Kültürel miras, gelenekler, dini inançlar ve değerler, bireylerin davranışlarını şekillendirir. Bazı kültürlerde şiddet, onaylanan bir tepki olarak görülebilirken, diğerlerinde şiddet kabul edilemez olarak nitelendirilir. Bu durum, şiddetin toplum içinde nasıl talere edildiğini ve yorumlandığını belirler.

Ayrıca, yaşam tarzları da şiddetin yayılmasında etkili olabilir. İnsanların tercih ettiği yaşam biçimleri, iletişim şekilleri, sosyal etkileşimleri ve ilişkileri, şiddetin gelişimini etkileyebilir. Örneğin, şiddet içeren medya içeriği tüketimi, şiddet eğilimini artırabilir ve toplumda şiddetin kabul edilmesine katkıda bulunabilir.
Bu noktada, şiddetle mücadelede toplumuzda sosyal ve kültürel normların dönüştürülmesi büyük önem taşır. Toplumsal normların ve kültürel değerlerin değişmesi, şiddetin kabul edilebilirlik sınırlarını yeniden belirleyebilir. Eğitim, farkındalık kampanyaları ve toplumsal değişim çalışmalarıyla, şiddetin köklerine inilerek bu normların değiştirilmesi ve şiddetin önlenmesi mümkündür.

C. KKTC”nin Şiddetle Mücadeledeki Politika ve Yasal Çerçevesinin Gözden Geçirilmesi
KKTC’nin şiddetle mücadele belirleyeceği politika ve yasal çerçeve, toplumun refahı ve güvenliği için kritik öneme sahiptir. Bu çerçeve, şiddetin önlenmesi, mağdurlara destek sağlanması ve suçluların cezalandırılmasını içeren geniş bir spektrumu kapsamalıdır.

Kuzey Kıbrıs’ta şiddetle mücadele politikalarının, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet ve toplumsal cinsiyet temelli şiddet gibi farklı alanları kapsayacak şekilde tasarlanması gerekmektedir. Bu politikalar, kurumlar arası işbirliği ve koordinasyonun yanı sıra, bilinçlendirme kampanyaları ve eğitim programları da içermelidir. Toplumda şiddetin önlenmesi ve mağdurlara destek sağlanması için bu politikaların etkili bir şekilde uygulanması da büyük önem taşımaktadır.

Bu noktada KKTC Meclis’inde kabul edilen uluslararası yasaların uygulama veya yaptırımlarının olmaması büyük bir eksikliktir. Bunun yanında, sık sık gündeme taşınan ancak henüz Meclis’ten geçmeyen “Ev İçin Şiddet Yasası”, kuruluş yasası 2014 yılında geçen ancak kendi henüz kurulmayan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi, şiddetle mücadelede ülkenin yasal çerçevesi olması gereken önemli yapılardır ve eksikliklerinin önemi şiddetin artış oranlarında hissedilmektedir.

Şiddeti önlemek ve suçluları cezalandırmak amacıyla çıkarılması gereken yasalar, mağdurların korunması ve adaletin sağlanması üzerine odaklanmalıdır. Özellikle, kadına yönelik şiddetin önlenmesine yönelik yasal düzenlemelerin, şiddetle mücadelede önemli adımların atılmasını sağlamalıdır.

Son dönemlerde muhafazakar tutumlarda görülen artış ve kadının toplumdaki yerinin yeniden şekillenmesi yönünde yapılan telkinler ve talepler KKTC’deki toplumsal cinsiyet temelli ayrımcılığı önleyen ve koruyan yasal çerçevenin eksikliğinden yararlanmaktadır. Kadının günlük yaşamında kadar müdahaleyi içeren bu telkin ve taleplerin 2023 yılında dillendirilme cesareti bulması ayrıca değerlendirilmelidir.

D. KKTC’de şiddeti azaltmaya yönelik çözüm önerileri ve bu alandaki gelişmeler.
KKTC’de toplumsal cinsiyet temelli şiddeti azaltma konusunda farklı boyutları kapsayan pek çok çözüm önerisi ve stratejiler ara ara gündeme gelse de uygulamaya girme ve hayata geçmede başarı oranları düşüktür. Başarı öyküsü olarak gösterebileceğimiz Lefkoşa Türk Belediyesi bünyesinde kurulan Kadın Sığınma Evi’nin örnekleri ne yazık ki çoğaltılamamıştır.

Nefret Söyleminin Ceza Yasası Kapsamına suç sayılması da başarı öykülerinden sayılabilir. Ancak ne yazık ki LGBTİ+ lara özellikle medya üzerinden yöneltilen nefret söylemlerinin önlenmesinde caydırıcı olamamıştır. Bu noktada şiddetin önlenmesi için var olan yasaların ciddiyetle uygulanması, eksik olanlarınsa bir an evvel Meclis tarafından onaylanıp hayata geçmesi elzemdir. Bu yasaların uygulanmasında görev alacak insan kaynaklarının eğitimi ve farkındalığının arttırılması, verilecek hizmetin kalitesini doğrudan etkileyecektir.

Bununla birlikte toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, şiddeti azaltmanın temel taşlarından biridir. Toplumsal cinsiyet rollerinin ve stereotipilerinin sorgulanması, eğitimden iş hayatına kadar farklı alanlarda eşitlik ve adaletin sağlanması hedeflenmelidir.

Bu doğrultuda, eğitim kurumlarında eşitlikçi yaklaşımların benimsenmesi ve iş yerlerinde cinsiyet eşitliği politikalarının uygulanması gibi adımların atılması gereklidir.

Halkın Partisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi çalışmalarını, bu açıklama çerçevesinde belirlenen eksiklikler ve hedefler doğrultusunda yürütmeye devam edecektir. Ülkede şiddetin tetiklediği tek bir çığlık kalmayıncaya kadar mücadele devam edecektir.

Diğer Haberler

Başa dön tuşu