KıbrısManşetSiyaset

Hellim mevzusu ivedilikle ele alınmalı

Burada haklarımızı koruyarak, sürece etkin müdahil olmayı başaramazsak, ürettiğimiz bir hellimi dahi satamaz duruma geleceğiz.. Dolayısıyla gerek hükümetin, gerekse muhalefet partilerinin Cumhuriyet Meclisi bütünlüğü içinde ortak bir strateji belirleyip süreci olabilecek en etkili ve hızlı şekilde birlikte yönetmeleri gerekiyor

Hellim ürününün AB tarafından Menşe İsmi Korumalı ve Korumalı Coğrafi İşaretler (PDO) ürünü olarak tescil edilmesiyle Güney Kıbrıs’ta 45 milyon Euro’yu bulan yatırım hareketliliği yaşandığı haberleri geliyor.

Hatta Yunanlı iş insanlarının da buna ilgi gösterdiği bilgisi de paylaşılıyor..

Peki Kuzey’de durum nedir?

Bunun için nasıl bir çalışma içine girildi?

İstenilen kriterlerde üretim yapmak için kısa, orta ve uzun vadede herhangi bir planlamaya gidilecek mi? Ya da gidildi mi?

Gibi konuyla ilgili birçok soru sorabiliriz.

Elbette bu hemen hayata geçirilebilecek bir mevzu değil.

Bunu anlayabiliyoruz.

Ve fakat bu yönde çalışmaların da başlaması gerektiğini biliyoruz.

Zira bu çok uzun soluklu bir hazırlık sürecini gerektiriyor. Küçükbaş hayvan cinsinden tutun, beslenme yöntemlerine varıncaya kadar birçok detayı içinde barındıran bir süreç var önümüzde.. Bu hazırlık süreci elbette konunun sadece üretim boyutu. Bunun bir de siyasi boyutu var. Nitekim Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu önceki gün BRT’ye yaptığı açıklamalarda buna dikkat çekti.

Aşıkoğlu, hellimin eş zamanlı olarak Güney Kıbrıs ile birlikte satışının sağlanması konusunda bir süre önce varılan uzlaşmaya Güney Kıbrıs’ın uymadığını ve AB Komisyonu’nun da bu konuyu görmezden geldiğini belirtti.

Şahap Aşıkoğlu, “Tüm kurum ve kuruluşlarımızla sesimizi yükseltip Brüksel’de duyulmasını sağlayamazsak, artık hellim satamaz duruma gelebileceğiz. Bu da ekonomik olarak ciddi bir sıkıntı içine girebilme riski olacak” şeklinde konuştu.”

O halde neyi bekliyoruz?

Şu çok açık ki hükümetin bu yönde bir politikası yok. Bunu Sayın Aşıkoğlu’nun serzenişinden de anlayabiliyoruz. Dolayısıyla hükümetin hiç vakit kaybetmeden, bir yandan konunun üretim ayağındaki paydaşları ile istişare içinde gerekli planlamaları yaparken, diğer yandan da konunun siyasi boyutuna diplomasi odağında Brüksel’i de dahil edip yoğun bir çalışma başlatması gerekiyor.

Zira konu hellim ticareti açısından çok önemlidir.

Burada haklarımızı koruyarak, sürece etkin müdahil olmayı başaramazsak, ürettiğimiz bir hellimi dahi satamaz duruma geleceğiz..

Dolayısıyla gerek hükümetin, gerekse muhalefet partilerinin Cumhuriyet Meclisi bütünlüğü içinde ortak bir strateji belirleyip süreci olabilecek en etkili ve hızlı şekilde birlikte yönetmeleri gerekiyor..

Diğer Haberler

Başa dön tuşu